idealizm Akımı
Dünyayı ve varoluşu bilinç ve düşünceye öncelik vererek açıklama öğretisinin temel olduğu felsefi akımın edebiyattaki uzantısıdır. İdealist felsefenin tüm özellikleri edebi eserlerde de görülür. 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır. Bireyci dünya görüşü ve simgecilik akımına yani sembolizm akımına bir tepki olarak doğmuştur. Çağcıl yaşamın artık makineleşen toplumları ve alabildiğine serpilip gelişen kentleriyle bireyi topluluk içinde yaşamaya zorladığını vurgulayan idealizm, bir arada yaşamanın yarattığı ortak kanı ve duyguları dile getirmeyi amaçlayan edebi akımlardan biridir.
İdealizm akımı, değerlendirme bir yaklaşım olarak gerçeğin doğasını ve yorumlamayı anlamak için önemli bir teoridir. Bu teoriye göre, gerçeklik yalnızca fiziksel cisimler dünyasında değil, aynı zamanda maddi olmayan varlıklarda da bulunabilir. İdealistler, nesnel gerçeklik fikri, us veya tin gibi soyutlama kavramlarıyla çalışanlardır.
Buna karşılık, materyalizm ve natüralizm, gerçeğin yalnızca varlıklarınla sınırlı olarak kabul ederler. İdealizm, gerçeğin maddi zenginlikleri yüzey düzeyiyle sınırlı kalmadığını iddia eder ve maddeyi düşüncesinin (tinin) bir görünüş biçimi olarak ele alır.
İdealistler, dünya görüşlerinde madde yerine, yapılandırmanın ve kavramların rol oynadığını savunurlar. Onlara göre, gerçeklik, düşüncelerimizin yaratıcısı olan tinin içinde yatıyor. Bu görüşe göre, gerçeği anlamak için fiziksel dünyayı değil, zihnin iç dünyasını incelemeniz gerekmektedir.
İdealizm, metafiziksel bir bakış açısıdır ve varlık sadece gözle görülebilen cisimlerle açıklamaz. Bunun yerine, gerçeği anlamak için soyutlama kavramlarını ve ilkelerini kullanır. Bu teoriye göre, dünya görüşümüz ve zihnimizin içerik gerçeğinin doğasını belirleyen. Bu nedenle, gerçeklik, bizim kavrayışımıza bağlıdır ve onun gerçek gerçeklik algısı farklıdır.
Toplumsal bilinç ve onun etkisi varoluşu varoluşu, yaşamının bazı manevi gerçekleri ön planda tutan bir akım olan “ulusal bilinççilik” (transliterasyon: nationalisme) Fransız yazar Jules Romains tarafından en iyi şekilde temsil edilmiştir. Bu düşünce akışının kökenleri, Romains ve Chenneviere tarafından yazılan Şiir Üzerine Küçük Bir İnceleme adlı eserde ve Georges Duhamel ile Charles Vildrac tarafından kaleme alınan Şiir Tekniği Üzerine Notlar adlı eserde ortaya konulmuştur.
Uluslararası ölçekte, toplumun birlik ve geneline odaklanan bir ulusal bilinççilik, özellikle 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın ortalarında birçok Avrupa ülkesinde yaygın bir akım haline geldi. Bu akım, ulusal güvenlik korumasını, geleneklerin devamını ve güvenilir bir arada çalıştırmayı teşvik etmeyi hedefliyoruz.
Uluslararası ilişkiler ve siyasi görüşler açısından değerlendirme, ulusal bilinççilik akışı, tüketicilikle elden çıkarma. Ancak milliyetçilikten farklı olarak, ulusal bilinççilik daha çok toplumsal bir konuya odaklanmaktadır ve milliyetçilik gibi agresif ve baskıcı olmaktan, barışçıl bir yaklaşım benimsemektedir.
Uluslararası kültür ve sanat alanında, ulusal bilinççilik, özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında, birçok ülkede edebiyat, müzik ve sinema gibi alanlarda etkili olmuştur. Bu etkiler özellikle Jules Romains gibi yazarların bileşenlerinde kendini gösterir. Bu yazarlar, ulusal bilinççilik akımının temellerini işleyerek, toplumsal bütünlüğü ve dayanışmayı öne çıkaran eserler üretmişlerdir.
Gerçekçilik, materyalizm ve natüralizm gibi felsefi kavramların tam tersidir. İdealizm, dünyayı anlamadaki en önemli görevin, bilince veya maddi olmayan zihne odaklanan bir gerçeklik teorisi geliştirmek olduğunu öne sürer. Makale, metafizikte idealizmin, tüm fiziksel nesnelerin tamamen zihne bağlı olduğunu ve metafizik anlamda bilinçli bir zihin olmadan varoluşun olmadığını öne sürdüğünü açıklıyor. İdealistler, doğanın ve nesnelerin, varoluşun birliğini yaratan tek bir gücün veya enerjinin geçici tezahürleri olduğuna inanırlar. Gerçeği anlamanın ancak entellektüel bilinçle mümkün olduğunu öne sürerler ve gerçekliği “fikir” olarak tanımlarlar.
Antik dönem Ksenophanes ve Parmenides gibi filozoflar idealizmi savunmuşlardır. Platon ise gerçek varlığın fikri olduğunu ve düşünülür dünya ile duyular dünya arasında bir ayrım olduğunu söylemiştir. George Berkeley ve David Hume gibi filozoflar da idealizmin yöneticiliğini desteklemişlerdir. Ancak idealizmin en önemli katkısı, Immanuel Kant tarafından yapılmıştır.
Berkeley, kendi şiirini “madde tanımazlık” olarak nitelendirmektedir. Ona göre gerçek varlıklar iki türdür: zihinler ve fiziksel nesneler. Fiziksel nesneler, duyusal fikirlerin toplamından oluşur ve sınırlı bir zihin tarafından algılanmadıkları için var değillerdir. Berkeley, fiziksel gelişimi yalnızca ideal olarak var olmaya savunur ve fiziksel varlıkların varoluşunun algılanmaya devam ettiğini ileri sürer. Onun görüşlerine göre, varolma yaratma gücü Tanrı’dır ve fiziksel nesneler Tanrı’nın hafızasında değişirler.