Mehmet Akif Ersoy
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği ve Eserleri Hakkında Kısaca Özet Bilgi (1873-1936)
Yirminci yüzyılın başlarında edebiyat dünyasında adından söz ettirmeye başlayan Mehmet Akif Ersoy, dönemin meşhur sanatkârları arasında savunduğu dünya görüşü, toplum bilinci ve edebivat anlayışı bakımından farklılaşan bir isimdir. Halkın yaşam alanlarında bizzat bulunarak bu yapının bozulmalarını, yaşanılan sıkıntıların sebeplerini tefekkür adamı hüviyetiyle idrak eder, eserlerinde ele alır. Ayrıca bkz: İstiklal Marşının 10 Kıtasının Açıklaması ve Anlamı
Mehmet Akif, farklı bir kültür dairesi olan batı ile etkileşimin arttığı, toplumun bir kesiminde yönetim ve aydın tabakalarından nakledilen yenileşme heyecanının duyulduğu, bunun yanında Balkan savaşları ve akabinde gelen I. Dünya Savaşının yıkımını da yaşayan bir topluma batıdan ilim ve tekniğin bize has hususiyetlerle alınması, ahlaki ve kültürel yozlaşmaya yol açabilecek kayıtsız şartsız batılılaşmaya gidilmemesi ve İslam toplumlarının tek yumruk olması gerektiğini savunan fikirleriyle yaklaşır.
Ona göre İslam dünyasının yaşadığı sıkıntılar; cehalet, tembellik ve dinin hurafeler esaretinde yaşanmasından kaynaklanıyordu Batıda da ilim ve teknik vardı. Bu imkânlardan faydalanılmalıydı. Ancak, millî ve manevi unsurlardan meydana gelen Türk-İslam kimliği de muhafaza edilmeliydi. Bu görüşleriyle, Akif, topluma yaklaşmış ve yaşanan sıkıntıların tespitini eserlerinde ortaya koymuştur:
Onun topluma karşı bu yaklaşımı, devlet ve millet yapısı hakkındaki düşünceleri, İslâm milletlerinin kurtuluşa erişi hususundaki “reçeteleri” Mehmet Akif Ersoy’un Safahat adlı kitabında topladığı şiirlerinde bir araya gelmiştir.
Devlet ve millet hakkındaki düşüncelerinde, İslam kültürünün kuvvetli etkisi vardır. O’na göre, yüzyılın başında büyük bir buhran yaşayan İslam toplumları, İslam’ı yanlış yorumlayıp yaşamaktaydı ve bu sıkıntıların sebebiydi. Hayatı düzenleyen prensipler olarak gördüğü İslam dini; gelişmeye, ilme, tekniğe karşı değildi ve bu prensiplerin yanlış yaşanmaya başlanması söz konusu toplumları geri kalmışlığa itmişti. Çözüm ise, çok çalışarak batı medeniyeti yakalamak ve geçmekti.
Akif, bu görüşleri ile sanatını da toplumun hizmetine vermişti. Yıkımı yaşayan bir toplumun edebiyatı, artık böylesi bir misyonu yüklenmeliydi.
Toplumun içine düştüğü duruma samimiyetle yaklaşan Akif; İstanbul’un fakir semtlerine, halkın topluca yaşadığı çarşı, cami gibi mekânlara güçlü gözlem yeteneği ile yaklaşır, buradaki durumu tetkik eder. Şiirlerinde, söz konusu bu mekânlar tam anlamıyla gerçekçi yapıda karşımıza çıkar. Kullandığı kelime haznesi Osmanlıcanın tesirinde olsa da konuşma dilinin akıcılığını ve üslubun samimiyetini başarıyla yansıtır. Manzum eseri tahkiyenin hizmetine vererek adeta kendisinin sanatını topluma adayışını tekniğine yansıtır. Divan Edebiyatı‘ndaki mesnevi ve kaside nazım biçimlerini çokça kullanmış, ahenk unsuru olarak ise aruz ölçüsünün imkânlarından faydalanmıştır.
BAŞKA BİR KAYNAK:
Şâir. İstanbul Fatih’te doğdu. Babası İpekli Tâhir Efendi’dir. İIk derslerini Emir Buharî Mahalle Mektebi’nde gördü. İlköğrenimden sonra Fatih merkez Rüştiyesi ve Mekteb-i Mülkiye’nin idâdî (lise) kısmında yaptı. Babası öldüğü için aynı mektebin yüksek kısmında değil, yatılı olarak Halkalı Baytar mektebi’nde okudu ve birincilikle bitirdi (1894). Üç-dört yıl Anadolu, Rumeli ve Arabistan’da veteriner olarak çalıştı. Halkalı Ziraat Mektebi İle Darülfünun Edebiyat Fakültesi’nde dersler verdi. 1914 yılı sonlarında Almanya’ya gitti. I. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Burdur milletvekili olarak girdi. 1925’t e Mısır’a giderek on yıl kaldı. Kahire’de Türk edebiyatı dersleri okuttu. Hastalanınca yun da döndü (1935) ve iyileşemeyerek vefat etti. Edirnekapı Şehitliği’ne gömüldü,
Âkİf, istiklal Marşınıın şairidir. Bütün şiirlerini aruz vezni ile yazmıştır. Aruzu Türkçe’ye en başarılı şekilde uygulayan şâirlerimizdendir. Şiirlerinde, din, ahlâk, vatan sevgisi ve bâzı sosyal temaları işler. Epik şiirleri davardır. İstanbul Türkçesi ile yazılan şiirlerinde toplumun dertlerini dile getirmiş, ileri ve müreffeh millet olabilmemiz için gerekli çâreleri anlatmıştır. Şiirimize realist tasviri sokan şâirlerdendir. Edebî sohbetleri ve manzum hikâyeleri de vardır. Eserlerinde İslâm birliği düşüncesini savunmuş, bunun gerçekleşmediğini görerek siyaseten ümmetçi, hissen ve fiilen de milliyetçi ve halkçı olmuştur.
Mehmet Akif Ersoy, Küfe adlı metinde halkın değerlerini ve yaşama tarzını yansıtmıştır. Sanatçı, öyküleyici bir anlatımla yazdığı bu metinde eleştirel anlatım tutumu sergilemiştir. Anlatma, betimleme ve diyalog anlatım tekniklerinden yararlanmıştır:
Eserleri:
Şiirlerini Safahat (Safhalar) umumî adı altında yedi kitap hâlinde toplayıp neşretmiş, bunlar sonradan tek kitap olarak yayımlanmıştır.
Safahat’ı meydana getiren kitaplar:
1. Safahat (1911), 2. Süleymâniye Kürsüsünde (1912), 3. Hakkın Sesleri (1913), 4. Fatih Kürsüsünde (1914), 5. Hâtıralar (1917), 6. Âsim (1919), 7. Gölgeler (1933).
[Safahat, yurdumuzda en çok satılan eserlerdendir. Mehmet Akif Ersoy’un Biyografisi ve edebi şahsiyeti konusunda altmışa yakın kitap yayımlandı. Toplu bilgi için Fevziye Abdullah Tansel’in “Mehmet Akif Ersoy, Hayatı ve Eserleri“, (1945, 1979) adlı kitabına bakınız.]
ÇOK GÜZELDİ ÇOK BEĞENDİM KEŞKE O ŞİİİRİ BEN YAZSAYDIMDA ÜNLÜ OLSAYDIM ÜNLÜ OLMAK NASIL BİRŞEY ÇOK MERAK EDİYORUM AİLEM BENİM TEMBEL OLDDUĞUMU SÖYLÜYOR AMA BUGÜNKÜ SINAVIMDAN YÜZ ALDIM BUNA NE DİYORLAR ACABA
Supperdir. Men ozum azeriyem mellimem bu wairin heyatini mene inwa olarag verib eslinde nazirliye gonderilecek inwallah turu kecerem. Ve wairin heyatini yazdigca mende fexr hissi oyandi ki men bele bir wairin heyatini yazdim. Tewekurller