Kaside

Kaside Nedir

Kaside adı verilen nazım biçimi, genellikle din ve devlet adamların methetmek “kastıyla” şairler tarafından kaleme alınır.  Kaside nazım biçimi başlangıçta Araplar tarafından geliştirilmiş, klasik Arap şiirinin en yüce örneği olarak bilinir. Arap edebiyatında, kasideler genellikle birkaç bölüme ayrılarak yazılırdı.

Herhangi bir kasıt ya da maksat güdülerek kaleme alınan uzun manzum şekilde yazılan divan şiiri türlerindendir. Kaside ilk defa islamiyet öncesi dönemde cahiliye Araplarında yazılan şiirlerdir. Sonrasında ise İran’a ve İran’dan da 11. yüzyılda Türkler de kullanılmaya başlamıştır.

Arap edebiyatının en sık kullanılan manzum şekli olan kasidenin milattan önce beşinci asıra kadar uzandığı kesinlik kazanmıştır. Hicretin ilk senelerine dek Arap edebiyatında iki farklı nazım biçimi bulunuyordu. İlki “recez”, ikincisi ise “kaside”ydi. Recez, nazım biçimi bir anda gelen ilhamlarla, aniden söylenirdi, yani doğaçlamaydı.

Kasidenin içeriğinin genişlemesi ve bir nazım biçimi olarak çok fazla önemi atfedilmesi, İran edebiyatı bölgesinde meydana geldi. Sasaniler devletinde görülen saray edebiyatı, daha sonraları Türklerin kurduğu devletlerde de görülmeye başladı.

Kasidenin Özellikleri Nelerdir

  1. Kasidelerin beyit sayısı en az 15, 30, 33 ile en çok 99 arasında değişebilir. Bu beyit sayısı kasidenin konusuna, şairin kullandığı ölçüye ve yazım sürecine göre değişebilir.
  2. Kasidenin ilk beyiti matla beyit olarak adlandırılır. Bu beyit kasidenin ana temasını ve konusunu özetler. Şair matla beyiti, kasidenin diğer beyitleriyle uyumlu bir şekilde yazmaya özen gösterir.
  3. Kasidenin son beyiti ise makta beyit olarak adlandırılır. Bu beyitte şair kendisini ve kasidenin konusunu özetler. Makta beyit, genellikle matla beyitiyle uyumlu bir şekilde yazılır.
  4. Şair, kasidenin başındaki matla beyitini tekrar ederse buna tecdid-i matla denir. Bu durum, şairin kasidenin ana temasını vurgulamak ve okuyucunun dikkatini çekmek istediği anlarda kullanılır.
  5. Şair, matla beyitini birden çok kez tekrar ederse buna zat-ül metali veya zül metalidir denir. Bu durum, şairin matla beyitindeki konuyu vurgulamak için yaptığı bir tekniktir.
  6. Şairin mahlasının yer aldığı beyite “taç beyit” denir. Bu beyit, şairin kendini tanıttığı ve kasidenin kendisine ait olduğunu belirttiği bir beyittir.
  7. Kasidenin en güzel beyiti beyt-ül kasid olarak isimlendirilir. Bu beyit, kasidenin konusunu en iyi şekilde yansıtan ve şairin dil becerilerini en iyi sergilediği beyittir.
  8. Kasideler, aruz ölçüsüyle yazılır. Aruz ölçüsü, her bir beyitin belirli bir hece sayısı ve hecelerin belirli bir düzeni içinde yazılmasını sağlar. Bu sayede kasidenin ritmik yapısı sağlanır.
  9. Kasidelerin uyak düzeni, gazellerle aynıdır. Yani aa, ba, ca, da, ea, fa şeklinde olur. Ancak gazelden daha uzun bir nazım şeklidir. Kafiye düzeni, şairin yazdığı kasidenin ritmik yapısını korumasına ve okuyucunun kolayca anlamasına yardımcı olur.
  10. Kaside, başlangıçta din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılsa da zamanla kaside biçimi farklı konuları ele almak için de kullanılmıştır. Örneğin, aşk, doğa, tarih, insanlık gibi konular kaside biçimiyle işlenebilir.
  11. Araplar tarafından geliştirilmiş olsa da zamanla diğer kültürler de bu biçimi benimsemiş ve kullanmıştır. Özellikle İslam dünyasında, kaside hala popüler bir şiir biçimidir.

Kasidenin Bölümleri Nelerdir?

1. Nesip (Teşbib): Kasidenin başlangıç bölümü olan nesib ya da teşbib, genellikle 15 ile 20 beyit arasında değişen bir uzunluğa sahiptir. Şiirin bu kısmında, genellikle sevgiliden ya da doğanın güzelliklerinden bahsedilir. Övgü veya methiyeler yerine, daha çok doğayı, güzellikleri, insanı ve hayatı anlatan beyitler yer alır.

Nesib bölümü, kasidenin en önemli bölümüdür ve şiirin diğer bölümlerinden farklı olarak övgü ve methiyeler içermez. Şair, genellikle doğanın güzelliklerinden veya sevgilisinden bahsederek, okuyucuyu büyüler. Nesib bölümü, kasideye giriş yaptığı için şiirin tonunu ve temasını belirleyen kritik bir bölümdür.

Nesib, kasidenin açılış beyitlerini oluşturur ve şairin yaratıcılığını göstermesi için bir fırsattır. Bu bölümde, şairin sevgilisi, aşkı, doğa, mevsimler, hayat ve dünya hakkındaki duyguları ve düşünceleri beyan edilir. Nesib bölümü, şiirin diğer bölümlerine göre daha uzun olduğu için şairin en çok fikir beyan ettiği ve okuyucuyu etkilediği bölümdür.

Bu bölüm, kaside biçiminin önemli bir parçasıdır ve kasidenin güzelliğini ortaya çıkaran unsurlardan biridir. Şair, nesib bölümünde okuyucuyu büyüleyen ve şiirin diğer bölümlerine geçiş yapmak için zemin hazırlayan bir atmosfer yaratır. Bu bölüm, kasidenin genel yapısı ve teması için önemli bir yapı taşıdır.

2. Girizgah: Kaside yazımının önemli bir bölümü olan “Girizgah”, kasidenin başlangıç bölümündeki beyitlerden oluşur. Bu bölüm, şairin övgü sözlerine başlamadan önce bir hazırlık yapması için gereklidir. Giriş bölümünden sonra şair, okuyucunun ilgisini çekmek ve konuya uygun bir zemin hazırlamak için birkaç beyit kullanır. Bu beyitler genellikle şairin sevgilisinden ya da doğa güzelliklerinden bahseder. Girizgah bölümü, kaside yazımının önemli bir unsuru olarak, kasidenin genel yapısını belirleyen ve şiirin akışını sağlayan önemli bir role sahiptir.

3. Methiye: Kasidenin ana konusu olan övgünün yapıldığı kısım “Medhiye” olarak adlandırılır. Şair bu bölümde, kasidenin matla beytinde belirtilen kişiyi övmeye başlar. Şair, övülen kişi için çok abartılı bir şekilde benzetme ve sanat yaparak, onun değerini ve önemini vurgular. Bu bölüm, kasidenin en uzun bölümlerinden biridir ve genellikle 15 ila 20 beyitten oluşur. Şairin, övülen kişi hakkında yaptığı övgüler, dilin en güzel ve yaratıcı kullanımlarından biridir. Medhiye bölümü, kaside şiirinde en önemli bölümlerden biridir ve övgüde kullanılan dil ve sanatlar, kasidenin kalitesini ve etkisini belirleyen unsurlardır.

4. Tegazzül: Kasidenin içinde yer alan ve tecdîd-i matla‘ ile başlayan bir tür gazeldir. Bu bölümde, kasidenin matla beyitini tekrar ederek övgüye bir giriş yapılmaktadır. Tegazzül bölümü, kasidenin tamamına dahil edilebileceği gibi, bazı kasidelerde yer almaz.

Tegazzül bölümü, genellikle beş-on iki beyit arasında değişen uzunlukta olabilir. Bu beyitler, şairin övgüsüne devam etmesi için bir fırsat yaratır ve konuya dair daha fazla ayrıntı sunar. Kasidenin başında ya da sonunda yer alabilen tegazzül, kasidenin genel yapısını tamamlar ve okuyucuya güzel bir şiir deneyimi sunar.

Bazı şairler, kasidenin içinde tegazzül kullanmayı tercih etmeyebilirler ve bu durumda tegazzül bölümü olmayan kasideler ortaya çıkabilir. Bu kasidelerde, şair matla beyitiyle övgüye başlayabilir ve övgüyü sürdürerek makta beyitine kadar devam edebilir. Bu tarz kasidelerde, tegazzül bölümünün yerine, övgüyü sürdüren bir nesib bölümü de yer alabilir.

5. Fahriye: Fahriye bölümü, kasidenin şairin kendisini övdüğü ve arzularını dile getirdiği kısmıdır. Bu bölüm, kasidenin diğer bölümlerinden farklı bir tarzda yazılmıştır ve beyit sayısı şairlerin tercihine göre değişebilir. Bazı kasidelerde fahriye bölümü olmazken, bazılarında ise çok uzun olabilir.

Türk kasideciliğinin önde gelen isimlerinden biri olan Nef‘î, fahriyelerinde sanatsal bir üslup kullanmıştır. Beyit sayısı oldukça fazla olan bu bölümde, Nef‘î kendisini övmüş ve hayallerini dile getirmiştir. Ancak fahriyeleriyle sınırlı kalmamış ve diğer bölümleri de büyük bir ustalıkla kaleme almıştır.
Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölümdür. Fahriyeyi en çok seven şair Nefi’dir.

NOT: Tegazzül ve Fahriye bölümleri tüm kasidelerde olmak zorunda değildir.

6. Dua: Kaside nazım şeklinin son bölümü olan dua bölümü, övgü yapılan kişi ya da şey için yapılan dua ve iyi dileklerden oluşur. Kaside şairleri, bu bölümde övgüsü yapılan kişinin yüceliğine, güzelliğine, erdemlerine ve değerlerine vurgu yaparak ona dua ederler. Dua bölümü, kaside nazım şeklinin bir nevi kapanışını oluşturur ve kasidenin son beyitleri arasında yer alır. Bu bölümdeki beyit sayısı genellikle üç ile altı arasında değişir. Dua bölümü, kasidenin diğer bölümleri gibi aruz ölçüsüne uygun olarak yazılır ve kaside şairleri tarafından sıkça kullanılan bir tekniktir.

Konularına Göre Kaside Türleri

Kasideler konularına göre de değişik adlar alır:

1. Tevhid

Kasidede yer alan tevhid bölümü, Allah’ın birliğine ve tekliğine dair derin bir anlatım sunar. Bu bölümde, Allah’ın zatı, sıfatı ve fiilleri üzerinde durularak, O’nun kudretinin, yüceliğinin, sonsuzluğunun ve benzersizliğinin altı çizilir. Ayrıca, kâinatın ve tüm yaratılmışların Allah karşısındaki aczi ve yalnızca O’na muhtaçlığı da vurgulanır. Bu nedenle, insanın sadece Allah’a sığınması gerektiği vurgulanır.

Kasidedeki tevhid bölümünde, kelam ve akaid ilminin metotları kullanılarak anlatım yapılır. Bu sebeple, medrese eğitimi görmüş ya da tekke geleneğinden gelen şairlerin, konuya yeterli bilgi birikimine sahip olmaları etkili olur. Bu sayede, Allah’ın birliği ve tekteliği hakkında derin bir anlatım yapılır ve okuyucuya bu konuda kapsamlı bir bilgi sunulur. Bu bölüm, kasidenin en önemli bölümlerinden biridir ve İslam edebiyatının en etkili ve güçlü şiirlerinden bazılarında bu bölüm büyük bir önem taşır.

2. Münacaat

Kaside nazım şekli, münacatlarda farklı bir yapıya sahip olabilir. Bu tarz şiirlerde nesib, tegazzül ve fahriye bölümleri yerine farklı bir düzenleme söz konusu olabilir. Şiirin başında Allah’ın selbi ve sübuti sıfatlarına dikkat çekilerek başlanır. Bu sıfatların yeryüzündeki tecellileri anlatılarak, peygamberlerin hayatları ve mucizeleri hakkında bilgi verilir. Peygamberlerin kahramanlıkları, mücadeleleri ve Allah’ın izniyle gerçekleştirdikleri mucizeler, münacatların önemli birer parçasıdır.

Şair, sıradan insanların zayıflıklarını ve acziyetlerini vurguladıktan sonra, Allah’a yakarışta bulunur. Havf ve recâ duyguları arasındaki çekişmeyi dile getirerek, duygusal bir derinlik oluşturur. Şairin iç dünyasındaki çatışma, münacatların lirizmini oluşturan en önemli unsurlardan biridir.

Münacatlarda, genellikle insanların dünyevi isteklerinden uzaklaşıp, Allah’a yönelmeleri hedeflenir. Bu nedenle, şairlerin Allah’a yakarışları, samimi ve içten olmalıdır. Münacatların sonunda, dua edilerek şiir kapatılır. Bu dualar, övgüsü yapılan kişi veya şeyin iyiliği için dilenen dualardan oluşur.

3 Na’at

Kaside nazmıyla yazılan naatlar, İslam’ın ilk dönemlerindeki önemli şahsiyetlerin yanı sıra on iki imam için de yazılır. Divan edebiyatında sıkça rastlanan naatlar genellikle Hz. Muhammed için yazılır ve bu şiirlerde O’na duyulan derin sevgi, saygı ve özlem ifade edilir. Şairler, Hz. Peygamber’in yüce ahlakına, doğruluğuna, cömertliğine, adaletine ve kutsal hayatına dikkat çekerek O’nu övmek için en güzel sözleri sarf ederler. Naatlar, İslam dünyasında pek çok farklı dilde yazılmış ve okunmuştur. Bu şiirler, Müslümanların kalplerindeki sevgi ve saygının bir ifadesi olarak kabul edilir ve İslam edebiyatının önemli bir parçasıdır.

4. Methiye

Kaside nazım şekliyle yazılan methiyeler, övgüye dayalı bir tema taşır ve genellikle din ve devlet büyüklerine yönelik bir methiyedir. Methiyeler, büyük ölçüde nesîble başlar ve din ve devlet büyüklerinin kişilik özellikleri, başarıları ve katkıları hakkında övgü dolu sözler içerir. Kahramanlık, savaş ve mersiye türü kasidelerde ise nesîb bölümüne daha az yer verilir, çünkü bu tür konular için nesîb uygun bir başlangıç sayılmaz. Methiyelerde yer alan övgüler, büyük bir beceri ve ustalıkla yazılmış şiirlerdir ve bu nedenle genellikle medrese eğitimi almış şairler tarafından kaleme alınır. Methiyelerde, övgüyü ifade etmek için birçok sanat tekniği kullanılır ve bu sayede metinler daha etkileyici hale getirilir.

5. Mersiye

Ölüm temalı kasidelerdir. Divan edebiyatında önemli bir yere sahip olan mersiye, özellikle sevilen bir kişinin ölümü sonrasında duyulan üzüntüyü, acıyı ve ölen kişinin hatıralarını anlatan, onun övgüsünü yapan şiirlerdir. Mersiyelerde, ölen kişinin hayatı, kişiliği, özellikleri ve hayatındaki önemli anıları anlatılır.

Bu şiirler genellikle kederli ve hüzünlü bir dille kaleme alınır ve okuyuculara yoğun bir duygu yüklüyor. Mersiyeler, ölüm törenleri gibi kutsal günlerde okunur ve bu törenlerde mersiye okuyan kişiye de “mersiyehan” denir. Mersiye okuma geleneği, Türk kültüründe ve İslam toplumlarında oldukça yaygındır ve hala devam etmektedir.

Manzum mersiyeler, ölen kişinin övgüsüne yoğunlaşarak onun ölümüne ilişkin duyguları yansıtan bir edebi türdür. Bu şiirler, terkib-i bend, kaside ve terci-i bend gibi farklı yazım biçimlerinde kaleme alınabilir. Lirik bir anlatımın hakim olduğu manzum mersiyeler genellikle müzikal bir ritimle okunur ve birçok Divan şairi tarafından yazılmıştır.

Bu şairler arasında Taşlıcalı Yahya Bey, Sami, Fünuni, Rahmi, Fazli, Nisayi ve Müdami gibi isimler yer alır. Ayrıca, Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa için yazılmış mersiyeler de öne çıkar. Bu tür şiirler genellikle özel günlerde, ölüm törenlerinde veya yas dönemlerinde okunur ve mersiyehan adı verilen kişiler tarafından icra edilir.

Hicviyye

Divan edebiyatında eleştiri yönü ağır basan hicviyye, yergi içerikli şiirler olarak bilinir. Nef’i’nin ustalıkla kaleme aldığı hicviyyeler, diğer Divan şairlerinin hicviyye yazma konusundaki ilgisini artırmıştır. Hicviyye kasidelerinde eleştirilen konular genellikle toplumsal, siyasi veya edebi konular olabilir. Şiirlerde kullanılan mizahi dil, okuyucuya eleştirinin yanı sıra bir eğlence sunar. Hicviyye türü, Divan şiirindeki diğer adlandırmaları da içerir.

Hezl, tehzil, müzah, latife, mutayebe, mülatafa ve tariz gibi terimler, hicviyyenin farklı türlerini ifade eder. Günümüz edebiyatında ise bu tür şiirler genellikle satirik adıyla anılır. Hicviyyelerdeki eleştirinin hedefi, bir kişi, bir grup, bir durum veya düşünce olabilir. Başlıklarda kullanılan “Hicviyye der Hakk-ı (…)” gibi ifadeler, eleştirinin konusunu belirtmenin yanı sıra, hicviyyenin türünü de tanımlar.

Bu kaside biçimi halk edebiyatında taşlama, Batı edebiyatında satirik şiir, Cumhuriyet dönemi edebiyatında ise “yergi” adını alır.

Cülusiye

“Cülûsiyye” terimi, Osmanlı şehzadelerinin tahta çıkışı üzerine yazılan şiirler için kullanılır. Bu şiirler genellikle kaside nazım şekliyle yazılır ve yeni padişahın övgüsünü içerir. Ancak, bazı incelemelere göre, Valide Sultan veya Vezir Mehmet Paşa gibi diğer kişilere yazılmış “Cülûsiye” başlıklı şiirler de mevcuttur. Bu şiirler genellikle sarayda, özel günlerde veya kutlamalarda okunur. Osmanlı edebiyatında “selamlık” olarak adlandırılan bu tür şiirler, dönemin sanatçıları tarafından ustalıkla kaleme alınmıştır.

Kasidelerin İşlediği Temalar

Allah’ın birliğini anlatan kasidelere tevhit, Allah’a yalvarıp yakarmak için yazılanlara münacat, Hz. Peygamber veya dört halifeyi övmek için yazılanlara naat, devlet büyüklerini övmek için yazılanlara methiye, ölen bir kişinin ardından duyulan üzüntüyü dile getirmek için yazılanlara mersiye, padişahların tahta çıkışları sebebiyle yazılanlara cülusiye, bir kişiyi eleştirmek için yazılanlara hicviye, bayramda sunulan kasidelere iydiyye adı verilir.

Kaside Örnekleri

Kaside Örneği

Kaside kaside
osmanlica su kasidesi örneği

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir