Ön Türkçe
Ön Türkçe Dönemi Hakkında Kısaca Özet Bilgi
Milattan sonra 8. yüzyılda taşa yazılmış olan Orhun Kitabeleri (Köktürk Yazıtları) Türk dilinin ilk yazılı metinleridir. İlk metinler olması sebebiyle bu metinlerin diline Eski Türkçe adı verilmektedir. Elbette Türkçenin geçmişi Eski Türkçe dönemiyle sınırlandırılamaz, şüphesiz daha önceki çağlarda da bu dil vardı. Ancak, elimizde daha önceki çağlara ait vesika olmadığı için Eski Türkçeden önceki döneme Ön Türkçe adı verilmektedir. Dolayısıyla Ön Türkçe döneminde Türkler henüz yazıyı kullanmamışlardır. Bunda en büyük etken ise Türklerin göçebe ve savaşçı bir yaşam biçimini benimsemiş olması olduğu bilinmektedir. Ayrıca bu döneme Ana Türkçe Dönemi de denir.
Ön Türkçe Dönemi:
Eski Türkçe Döneminden önceki döneme farazi olarak Ön Türkçe adı verilmiştir. 20. yüzyılın başlarında ortaya atılan Altay Dilleri Teorisi’ne göre Türkçe, Moğolca, Mançuca, Tunguzca ve Korece (Bazı görüşlere göre Japonca da) aynı kökenden gelen akraba dillerdir. Bu diller köken olarak Altaycaya dayanmaktadır.
Altay Dil Ailesi’nin başlıca özellikleri şunlardır:
• Altay Dil Ailesi’nde yer alan diller eklemeli dillerdir.
• Ön ek sistemi yoktur, son ek kullanılır.
• Arapçada olduğu gibi Erillik ve dişillik kavramları yoktur.
• Tanımlılık (harf-i tarif) yoktur.
• İsim tamlamalarında ve sıfat tamlamalarında, tamlayan tamlanandan önce gelir.
• Ünlü uyumları bulunur.
• Cümlenin ögelerinin sıralanışı özne–nesne–yüklem şeklindedir.
• Kelime başında l-r-n seleri bulunmaz.
Altay Dil Ailesi ve Türk dili tarihinde yapılan karşılaştırmalı araştırma sonuçlarına göre, Türkçenin MÖ V. yüzyılda Altay dil birliğinden koparak müstakil bir dil hâline geldiği tahmin edilmektedir. MÖ V. yüzyıldan başlayarak milat yıllarına kadar olan ve geçmişte Ana Çuvaşça ile Ana Türkçeyi birleştiren Çuvaş Türk dil birliği dönemi ön Türkçe olarak adlandırılmaktadır. Türkçenin milat yıllarından VI. yüzyıla kadar uzanan dönemi Ana Türkçe dönemidir. Bugünkü Çuvaşça’nın atası olan Bulgar Türkçesinin milat yılllarında, Yakutçanın da Ana Türkçe döneminde ayrıldığı tahmin edilmektedir. Bugün Çuvaşça ve Yakutça ile genel Türkçe arasında görülen büyük çaptaki ayrılıklar, bunların Türkçeden çok erken bir devirde ayrıldığını göstermektedir. Miladi VI. yüzyıldan sonraki gelişme ve dallanmaları çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgiler ve metinlerle izleyebilmekteyiz .