Bir edebî metin, kendisinden evvelki eserlerden izler taşır; başka edebî eserlerden ve edebi türlerden etkilenir; başka sanat dallarının tesirlerini yaşatır ve bir edebî metin, herhangi bir başka metnin herhangi bir yönünü, kendi orijinal bütünlüğü içinde saklar.
Özellikle epigrafları, tarihî bilgileri, spot cümleleri, önemli dönemlerin çığır açıcı eserlerinden nakledilen iktibasları (alıntıları) ile postmodernizm sanatçılarının önemle uyguladığı metinlerarası ilişkiler metodu, metin tahlilleri için her edebî eserde başka eserlerin izlerini aramayı teklif eder.
Edebî eserlerin geçmişle bağı, son derece şaşırtıcıdır. Sadece geçmişle değil kendi zamanındaki eserlerle de alakası olan edebî eserin tek başına orijinal bir eser gibi incelenmesi yanlıştır. Diğer eserler, önemli bir ipucudur; incelemeleri bu veriler yönlendirmelidir.
Onun kendi özellikleri belirirken, başka eserlerle olan münasebetleri muhakkak anlatılmalıdır. Her eser, bir bakıma kendisinden evvelki eserlerin mahsulüdür.
Bir yazarın kendinden önceki bir yazardan, onunla alay etmek ya da ona saygısını dile getirmek, onu izlemek ya da ondan ayrıldığını bildirmek amacıyla yaptığı alıntılar, anıştırmalar (göndermeler, atıflar) ve çeşitli anımsamaların, yazarın bir işi olarak değil tümüyle metin yazınsallığının bir ölçütü olan metinlerarasına bağlı olduğu düşüncesi bu kuramın temel anlayışlarındandır. Bu husus, edebî metinler arasında tam olarak bilemediğimiz bir gizli bağıntı olduğunu düşündürmektedir.
Şimdiye kadar tüm sözcükler kullanıldığı ve her şey bir anlamda söylendiği için üretilen her yeni metin, özgün olmaktan çok, öncekilerin bir yinelenmesinden başka bir şey değildir. Dolayısıyla her metin, bir metinlerarasıdır.
Metinden hareket etmesiyle modern bir tahlil metodu görünümünde olan metinlerarası ilişkiler, eski metinlerle alaka kurması, tarihî ve kronolojik şartları öne çıkarması bakımından özellikle edebiyat tarihi oluşturmaya çalışan yaklaşımlara ve klasik edebi tenkit anlayışlarına bağlıdır.
Metinlerarası ilişkiler teorisi, tarihî eleştiri ile ortaya çıkan edebiyat tarihi disiplini içinde değerlendirildiği gibi mukayeseli edebiyatın önemli sebeplerinden biri olarak da kabul edilebilir