Okur Merkezli Kuramlar
Okur Merkezli Kuramların Çeşitleri Nelerdir Hakkında Kısaca Özet Bilgi?
a) Duygusal Etki Kuramı
Bu kurama göre sanat esrinin işlevi, sanata ait üst seviyedeki oluşuma vücut vermektir. Sanat eserinin okuyucu, seyirci veya dinleyici ile buluşmasının ardından zevk, haz, estetik değer uyandırabiliyorsa bu eser sanatın işlevini yerine getiriyor demektir.
Sanat eserinin zevk vermesi temel prensiptir. Zaten bu esere iltifat eden okuyucu da, örneğin edebî eseri eseri zevk vermesinden dolayı okur. Okuyucuda başka âlem tahayyüllerinin (hayallerinin) oluşması, haz ve heyecanın oluşması ve hatta dramatik yahut trajedik sahneler karşısında arınmanın yaşanması, duygusal etki kuramına göre, sanat eserinin verdiği ve vermesi gerektiği zevkten kaynaklanmaktadır. Bu zevki muhatabına yaşatabilen sanat eseri, sanatın işlevini yerine getirmiş sayılmaktadır.
Duygusal etki teorisinin kurucusu I. A. Richards’a göre, sanat eserinden alınacak zevk ve estetik değer ise okuyucunun dünyasına bağlıdır. Ancak, bir şiirden her okuyucunun alacağı haz, duyacağı estetik değer ve zevk değişiklik gösterebilir. Richards’ın bu duruma getirdiği değerlendirme ise, “Şiir bir yaşantılar öbeğidir, ama şairinkine en yakın olan yaşantılardır söz konusu olan.” şeklindedir. Bu değerlendirmeye bakıldığında bilimsel açıdan çok sağlam bir dayanak olarak gözükmemektedir. İnsani bir duygulanma hâlinin aktarımı olan sanat eserindeki zevk, haz ve estetik gibi değerlerin sanatkârın aktarmak istediğine en yakın olan okuyucuyu değerlendirmesidir gibi bir çıkarım, saptanması güçlükler getirecek bir ölçüttür.
Richards, sanat eserinin bilgi vermek ya da eğitmek gibi işlevlerini tamamen reddederek sadece duygulanma oluşturan işlevini ön plana almaktadır. Bu duygu hâli ise, tamamen okuyucunun dünyasına yönelmektedir. Ölçüt, okuyucuda oluşan zevk ve haz değeridir. Eğer okuyucuda bu değerler ortaya çıkıyorsa sanat eseri işlevini yerine getirmiş sayılmaktadır. Belirlenmesinin yukarıda bahsettiğimiz okur cephesindeki “kaygan zemine” dayanması sebebiyle çeşitli güçlükleri olması bakımında sanat eserinde verimli bir şekilde tatbik edilmesini zorlaştırsa da, ortaya koyduğu bu kuramı ile Richards, Yeni Eleştiri’nin zeminine kaynaklık etmiştir.
b) Alımlama Estetiği Kuramı
Bu kuram, direkt olarak sanat eserinin muhatabı olan dinleyici, okuyucu ya da eserin türüne göre izleyicisine yönelir. Alımlama, muhatabın kavrayışı noktasıdır. Muhatap, “Eseri nasıl algılar, hangi şartlarda nasıl anlamlar çıkarır?” gibi durumlarda direkt olarak sanat eseri ile etkileşime geçen kişiye yönelir. Bu kişinin sanat eserini kavrayışı önemlidir. Sanat eserinden gelen “anlam” önemlidir. Bu anlamın, eserle iletişime geçendeki tezahürü ne şekildedir? Bu tezahürün sonuçları nasıldır? Bu bağlamda, duygudan ziyade bilgi ve kavrayış noktasında sanat eserinin işlevini arayan bu kuram, duygusal değil bilgisel bir zeminde yürür.
Alımlama Estetiği Kuramının Temsilcileri Kimlerdir
Wolfgarıg İser, Hans-Robert Jauss ve Stanley Fish’tir.
Not: Kaynaklarda adı geçen, “tarafsız eleştiri”, “açıklamalı eleştiri”, “lengüistik eleştiri”, “restorasyon eleştirisi” “derin bilgi eleştirisi”, “gazete eleştirisi”, “yeniden kurma eleştirisi”, “karşıtlıklar eleştirisi” gibi bazı eleştiri anlayışlarının uzun araştırmalara muhtaç olduğu bilinmelidir.
Not: Nesnel yaklaşımı olan pozitivizm anlayış, hayat hikâyesini öne alan biyografik yöntem, sübjektifliği orijinal bir değerlendirme ile sunan manevi ilimler yöntemi, Goethe’nin morfolojik yöntemi, tarihî metot içindeki kronolojik yöntem, bir temel motif ve arketipi takip eden arketipçi eleştiri gibi metotların varlığından da haberdar olunmalıdır. Poststrüktüralizm, feminist yaklaşım, postcolonial yöntem, deconstruction gibi daha önce ele aldığımız temel kuramların birer devamcısı sayılan yönelişlerin incelenmesi gerektiği de bilinmelidir.