Uygur Metinleri
Uygur Metinleri (Uygur Yazısı) Hakkında Kısaca Özet Bilgi
Uygur Metinleri, Orta Asya’daki Uygur Türkleri tarafından yazılmış ve günümüze kadar kalan en eski Türkçe yazılı belgelerdir. Bu metinler, Türk dili, edebiyatı, tarihi ve kültürü hakkında çok önemli bilgiler içermektedir. Bu yazılı belgeler, 8. yüzyılın sonlarından 13. yüzyılın başlarına kadar olan dönemi kapsamaktadır. Orhun Kitabeleri’nden başka Uygurca ve Uygur alfabesi kullanılarak yazılmış Uygur metinleri İslamlıktan önceki dönemin önemli yazılı belgeleridir. Bu belgelerin çoğu dönemin önemli yazılı belgeleridir. Bu belgelerin çoğu Turfan Kazıları’nda ele geçmiştir.
Uygur Metinlerinin Özellikleri Nelerdir
* Çoğunlukla mezar taşı olarak dikilen Uygur yazıtları üslup ve hikaye ediliş bakımından Göktürk yazıtlarını andırır.
* Göktürk yazısı az da olsa kullanılmakla beraber Uygurlar dinin etkisiyle Soğd alfabesini kullanmışlardır.
* Uygurlara ait yazıtlardan ilki Uygurların ikinci hükümdarı olan Moyunçur adına dikilmiştir.
* Hem 14 hem 18 harfli Uygur alfabesi kullanılmıştır.
* Şiirleri elimize geçen ilk Türk şairi, Aprınçur Tigin’dir. Bu şairin elimizde lirik bir aşk şiiri ile dini şiiri bulunmaktadır.
* Bu dönemde “kökünç” adı verilen ilkel tiyatro yapıtları vardır.
* Mani dinini benimseyen Uygurlar, bu dinin esaslarını anlatmıştır.
Uygur Metinlerinin içeriği ve konuları
Uygur Metinleri, çeşitli konuları ele almaktadır. Bu konular arasında, tıp, astroloji, felsefe, edebiyat, şiir, hukuk ve din gibi konular bulunmaktadır. Özellikle, Budizm ve Maniheizm gibi dinlerin yayılması ve etkisi hakkında önemli bilgiler içermektedirler.
Uygur Metinlerinin Önemi
Uygur Metinleri, 1900’lü yılların başında keşfedilmiştir. Birçok metin, günümüze kadar ulaşamamıştır veya kaybolmuştur. Ancak, binlerce sayfayı bulan birçok Uygur Metni halen mevcuttur ve Türk dili, tarihi ve kültürü hakkında yapılan çalışmalarda büyük önem taşımaktadır. Uygur Metinleri, sadece Türk tarihi ve kültürü açısından değil, aynı zamanda dünya edebiyatı ve kültürü açısından da büyük bir önem taşımaktadır. Bu metinler, Orta Asya’da bir zamanlar yaşamış insanların yaşam biçimleri, düşünceleri ve inançları hakkında önemli ipuçları vermektedir.
Uygurlar döneminde yazılan eserler nelerdir
a. Altun Yaruk Ne Anlatır Özellikleri Nelerdir
Dini-ahlaki bir yapıttır. Budizm’in ilkelerini, Buda’nın yaşamını kapsar. Mahayana Budizmine ait bir sutra kitabıdır ve gerçek ismi “Altun önglüg yaruk yaltrıklıg kopda kötrülmiş nom iligidir” (Türkçe çevirisi: “Altın renkli, parlak ışıklı, en üstün sutra hükümdarı”). Orijinal metin Sanskritçe olarak yazılmıştır ve VIII. yüzyılda Çince’ye, X. yüzyılda ise Beşbalıklı Uygur bilgini Singku Seli Tutung tarafından Uygurcaya çevrilmiştir.
Kitap 10 kitaptan ve 31 bölümden oluşur ve her bölümde Buda’ya bir soru sorulur. Buda da soruya bir öykü ile cevap verir ve böylece kıssadan hisse yoluyla soru cevaplanmış olur. Örneğin, Altun Yaruk’un 10. kitabındaki “Aç Bars” öyküsünde Buda’ya bir soru yöneltilir ve cevap olarak üç prens ile aç bir kaplan arasında yaşananlar anlatılır. Yaralı kaplan, kendisini ve yavrularını besleyemeyince, kendi yavrularından birini yemek üzereyken küçük prens kendini kaplana yem eder. Burada işlenen fikir, Mahayana Budizmi’nin temel fikirlerinden biri olan, önce canlıları sonra kendini kurtarmaktır.
b. Sekiz Yükmek Hangi Lehçe Kim Çevirmiştir
Dini-ahlaki inanışlar ve pratik bilgiler vardır. Sekiz Yükmek, eski Uygur edebiyatında bulunan bir sūtradır ve Budizm ve Taoizm fikirlerini birleştiren ilginç bir metindir. Metin, insanların günlük hayatta mutlu olmalarını ve talihsizliklerden kurtulmalarını sağlayacak pratik bilgiler içermektedir. Metin, Çincede yazılmış ve sonradan Uygurca’ya çevrilmiştir. Metnin en iyi işlenmiş versiyonları Almanya, Rusya ve Japonya’daki koleksiyonlarda bulunmaktadır. Metnin çevirmeni bilinmemektedir, ancak eserin erken dönem Eski Uygur metinleri arasında sayılabileceği düşünülmektedir. Metin, ilk olarak Wilhelm Radloff tarafından incelenmiş ve daha sonra Tōru Haneda, W. Bang, A. von Gabain, G. R. Rachmati, James Hamilton ve Juten Oda tarafından detaylı bir şekilde ele alınmıştır.
c. Kalyanamkara ile Papamkara (İyi Prens ile Kötü Prens)
İyi düşünceli şehzade ile kötü düşünceli şehzade anlamına gelen ve Bin Buda mabetlerinde bulunan bu eser Çinceden Uygurcaya çevrilmiştir. Hikayede, yardımsever bir şehzadenin, tüm canlılara yardım etmek ve canlıların birbirlerini öldürmelerini engellemek için çok değerli bir mücevheri aramak için çıktığı maceralı yolculuk anlatılıyor. Şehzade gemilerle yolculuk yaparken birçok tehlikeli durumla karşılaşıyor. Ancak, sahip olduğu mücevher kötü kalpli bir kardeşi tarafından çalınıyor ve gözleri oyuluyor. Sonunda adalet yerini buluyor ve şehzade Buda’ya dönüşüyor. Sanskritçe asıllı eser 10. yüzyılda Uygurca’ya çevrildi. Hikaye akıcı bir dille anlatılırken, canlı tasvirler ve karşılıklı konuşmalar da üslubun akıcılığını artırıyor.
Kalyanamkara ve Papamkara, Budizm’in Mahayana geleneğinde yer alan iki kavramdır. Bu kavramlar, kişinin bir sonraki hayatta karşılaşacağı iyi ve kötü durumlarla ilgilidir. Kalyanamkara kelimesi, “iyilik yapanlar” anlamına gelir ve kişinin bir sonraki hayatta iyi şeylerle karşılaşmasını sağlayan olumlu eylemleri ifade eder. Örneğin, cömertlik, hoşgörü ve doğruluk gibi erdemli davranışlar, Kalyanamkara’yı artırabilir. Bu kavram, “Bodhisattva” denilen ileri derecede Budistler tarafından özellikle önemsenir, çünkü Bodhisattva’lar diğer varlıkların refahı için çalışır ve Kalyanamkara’yı artırarak bu amaçlarını gerçekleştirirler.
Papamkara ise “kötülük yapanlar” anlamına gelir ve kişinin bir sonraki hayatta kötü durumlarla karşılaşmasına neden olan olumsuz eylemleri ifade eder. Örneğin, yalan söyleme, hırsızlık yapma ve şiddet uygulama gibi kötü davranışlar, Papamkara’yı artırabilir. Bu kavram da Bodhisattva’lar tarafından önemsenir, çünkü Papamkara’yı azaltarak diğer varlıkların acılarına son vermek için çalışırlar.
Kalyanamkara ve Papamkara, kişinin karma denilen doğal yasasıyla ilgilidir. Karma, kişinin yaptığı eylemlerin sonucunda gelecekte karşılaşacağı deneyimleri belirleyen kozmik bir güçtür. Kalyanamkara’yı artırarak ve Papamkara’yı azaltarak, kişi gelecekteki hayatında daha mutlu bir durumda olma şansını artırabilir. Bu kavramlar, Budizm’in merkezi öğretilerinden biridir ve kişinin davranışlarının önemini vurgular. Kalyanamkara’yı artırarak ve Papamkara’yı azaltarak, kişi kendini ve diğer varlıkları daha iyi bir dünya için çalışmaya teşvik edebilir.
d. Irk Bitig Hangi Döneme Aittir Kim Yazmıştır
Irk Bitig, Orhun alfabesiyle yazılmış çift dilli bir el yazmasıdır. Yazma, kehanet ve falcılık konularını ele alırken, girişinde ve sonunda Çince Budist metinler de bulunur. 1907’de Çin’deki Bin Buda Mağaraları’nda keşfedilmiştir ve British Library’de bulunmaktadır. Türk tarihindeki önemi, iyi korunmuş olması ve bilinen tek tam Eski Türkçe el yazması olmasıdır. Kitabın adı Irk Bitig, yani fal kitabı ya da kehanet kitabı olarak çevrilebilir. Yazma modern bir pasaport boyutundadır ve sarı renkli, kalın, kuvvetli ve iyi bir Çin kâğıdı üzerine yazılmıştır. El yazmasının büyük çoğunluğu Göktürk alfabesiyle yazılmıştır ve içeriğinde Eski Türkçe metinler vardır.
Bu el yazması, Eski Türkçe metinlerden oluşan 104 sayfalık bir eserdir. Metin sağdan sola yazılmıştır ve kelimeler siyah mürekkeple yazılmıştır. Her kelimenin sonunda kırmızı mürekkeple daireler konulmuş ve bu dairelerin içine iki adet siyah çizgi çekilmiştir. Eserin sonundaki notta, Maniheist Taygüntan Tapınağı’nda yazıldığı belirtilir. Eserde, hayvanlar, hava olayları ve tarım gibi konulara dayanan 65 adet fal yer almaktadır. Metin, Tibet el yazmalarıyla benzerlik gösterir ve yerli Türk üretimi olduğu düşünülür. Metinde yer alan bazı transkripsiyon hataları nedeniyle, büyük olasılıkla Eski Uygur yazısından çevrilmiş daha eski bir eserin kopyasıdır.