Tarih Öncesi Çağlar

İnsanlığın İlk İzleri:

Yazının icadı öncesine Tarih Öncesi Çağlar, sonrasına ise Tarih Çağları adı verilmiştir. Tarih Öncesi Çağlar; Taş ve Maden Devri olarak iki ana kısma ayrılmıştır. Tarih öncesi çağlar dünyanın her yerinde aynı anda başlayıp bitmemiştir. Örneğin Anadolu’da Tunç Devri’nin yaşandığı sırada Mezopotamya tarihî devirlere geçmiştir. Dünyada insanın var oluşuyla başlayan tarih; yazının icadı esas alınarak, Tarih Öncesi Devirler ve Tarihi Çağlar olmak üzere ikiye ayrılır.

Tarih Öncesi Çağların Özellikleri

* Tarih öncesi devirlerin başlama ve bitiş tarihleri bölgelere ve toplumlara göre farklıdır. Yani bütün toplumlar bu devirleri aynı zaman diliminde yaşamamışlardır.
* Kullanılan araç – gereçler tarih öncesi devirlerin birbirinden ayrılmasında ölçüt olmuştur. Maden devrinde kolay işlenir olduğundan en çok bakırdan alet ve eşya yapılmıştır.

* Toplumlararası etkileşim zayıf olmakla birlikte alt kültürdeki toplumlar üst kültürdeki toplumlardan (Göç, Savaş, Ticaret vs.) etkilenerek bazı devirleri yaşamadan bir üst devri yaşamışlardır.
* Tarih öncesinde yaşayan insanlar sırasıyla Taş-Toprak-Maden’den yararlanarak aletler yapmışlardır.
* Mezopotamya’da yazının bulunmasıyla dünyada ilk defa tarih öncesi devirler Sümerler Dönemi’nde sona ermiştir.

Tarih Öncesi Çağlar

Bilim insanlarının genel kabulü üzerine 14 milyar yıl önce “Bigbang” adı verilen büyük patlama sonucu meydana gelen Evren içerisinde Dünya 4, 5 milyar yıl ile tarihlendirilirken; bu 4, 5 milyar yıllık Dünya geçmişi içerisinde insanın varoluşu 2-2, 5 milyon yılla sınırlandırılmaktadır. Prehistorik- Tarih Öncesi Çağ insanoğlunun varoluşundan M. Ö. 3200’de yazının bulunuşuna kadar geçen evre olup kendi içerisinde;

TAŞ DEVRİ

Kabataş – Paleolitik Çağ ‹

Ortataş – Mezolitik Çağ ‹

Cilalı – Neolitik Çağ

MADEN DEVRİ

Taş-Bakır – Kalkolitik Çağ

Tunç Çağı

Demir Çağı şeklinde sınıflandırılmaktadır. Tarih öncesi dönemlerin kendi içinde devirlere ayrılmasında dönem insanları tarafından kullanılan araç-gereçler dikkate alınmıştır.

Taş Çağı ( Taş Davri MÖ 2.500.000-5500)

İnsanlık tarihinin en uzun evresini oluşturan bu çağda Dünya buzullarla kaplıdır. İlk insan atalarının ortaya çıktığı bu çağda ilk aletlerin üretimi de gerçekleştirilmiştir. İnsanlar mağara ağızları, kaya altı sığınakları ve ağaç kovuklarında yaşam sürmüşlerdir. Besin üretimine geçilmeyen bu çağda insanlar geçimlerini avcılık ve toplayıcılıkla sağlamışlardır.

Anaerkil bir yaşamın hüküm sürdüğü bu evrede basit yapıda cinsiyete dayalı iş bölümü yapılmış olup; erkekler avcılıkla, kadın yaşlı ve çocuklarsa toplayıcılıkla bu iş bölümüne ortak olmuşlardır. Dönemin en büyük gelişmeleri arasında ateşin keşfi ve sanatsal faaliyetlerin doğuşu yer almakta olup, ateş bu dönemin sonlarına doğru keşfedilmiştir.

İlk sanatsal faaliyetleri ise mağara duvarlarına çizilen resimler ve günümüzden 32 bin yıl önce yapılmaya başlayan, ana tanrıçaları veya doğurganlığı simgeleyen ve abartılı biçimde tasvir edilen “venüs” tipi kadın heykelleri oluşturmaktadır. Paleolitik Çağ’a ait dünyadaki en önemli yerleşmeleri İspanya’daki Altamira Mağarası, Fransa’da bulunan Lasko (Lascaux), Niaux ve Trois Freres Mağaraları oluşturmaktadır. Dönem kendi içinde; Alt Paleolitik, Orta Paleolitik ve Üst Paleolitik Çağ olmak üzere üçe ayrılmaktadır.

a- Eski Taş Çağı ( Paleolitik Dönem)

Yaklaşık 600 bin yıl sürdüğü tahmin edinilen bu dönem insan ırkının en ilkel dönemidir.  Tamamen tüketici bir yapıda olan insanlar mağara ve ağaç kovuklarında yaşamayı tercih etmişlerdir. Bunun nedenleri dondurucu soğuklar ve vahşi hayvan saldırılarıdır. İklimin kısa süreli normalleştiği anlarda dışarı çıkarak geçimlerini sağlamaya çalışmışlardır. Erkekler avcılık yaparken kadınlar toplayıcılık yapmıştır. Erkek olsun kadın olsun insanlar henüz üretici değildirler. Farklı sorumluluklar toplumsal bir iş bölümünün varlığını gösterir.

İnsanlar avcılığı yaparken henüz taşları ve kemikleri daha kullanışlı hale getirmemişlerdir. Tabiatta olduğu şekliyle doğrudan kullanmışlardır. Bu, insanoğlunun henüz bilgi seviyesinin ne denli geri olduğunun göstergesidir. Mağaralarda yaşam sürdürürken avladıkları hayvanların ya da karşılaştıkları canlıların resimlerini çizmişlerdir.

Böylelikle sanat alanında farkında olmadan ilk çalışmaları başlatmışlardır. Kaba Taş – Eski Taş – Paleolitik Dönem’in sonlarına doğru insanlar ateşi bulmuşlardır. Paleolitik Dönem’deki insanların bize bıraktıkları ve mağara duvarlarına çizdikleri görseller, bu dönem medeniyetleri hakkında önemli ipuçları verir.

Not: Türkiye’deki paleolitik yerleşimler; Küçükçekmece’de Yarımburgaz Mağarası, Antalya’da da Karain ve Beldibi Mağaralarıdır.

Ateşi bulmaları da tamamen tesadüf eseri olmuştur. Taşları sivriltmek ve keskinleştirmek isterken birbirine vurdukları sırada çıkan kıvılcımdan ateşe ulaşmışlardır. Ateş, uygarlık tarihinin o döneme dek ulaşılmış en önemli buluşudur. Avlanan hayvanların pişirilmesi, ısınma, aydınlanma ve korunma ihtiyaçlarının karşılanmasında insanlığa büyük yararı olmuştur.

Paleolitik Dönem kendi içinde Alt, Orta ve Üst Paleolitik Dönem şeklinde ayrılmıştır.
Özetle: Bu dönem insanlığın en uzun dönemidir. Bu dönemde dünyanın büyük bir bölümü buzullarla kaplı olduğundan iklim şartları yaşamaya elverişli değildir. İlkel hayat tarzının yaşandığı bu dönemde insanlar, avcılık ve toplayıcılıkla geçinmişler, mağaralarda yaşamışlardır

b- Orta Taş Çağı ( Mezolitik Dönem. MÖ 10.000-8000)

‹ Paleolitik Çağ ile Neolitik Çağ arasında bir geçiş evresi olup avcı toplayıcı hayat devam etmiştir.
‹ Dönem insanları iklimdeki yumuşamaya bağlı olarak mağara ve ağaç kovuklarının yanı sıra akarsu ve göl kenarlarına yaptıkları göçlerle ilkel barınaklarda da yaşam sürmüş, yaptıkları zıpkınlar sayesine balık avlayarak besin zincirlerine balığı da katmışlardır.
‹ Mezolitik Çağ insanları kesme, oyma, delme, parçalama gibi ihtiyaçlarını gidermek adına “Mikrolit” adı verilen ve birkaç santimden oluşan taş aletler yapmışlardır.
‹ İnsanlığın gelişim sürecinde önemli adımlardan biri olarak kabul edilen hayvan evcilleştirme sürecini başlatan dönem insanları ilk olarak köpeği evcilleştirmeyi başarmışlardır.
Özetle: Avcılık ve toplayıcılık ile üreticilik arasındaki geçiş dönemidir. Bu dönemde buzul çağının sona ermesiyle iklim şartları yaşamaya daha elverişli hale gelmiştir. Â Ateşin bulunmasıyla insanların yaşamı kolaylaşmıştır.

NOT: Göller yöresinde Baradız, Ankara’da Macunçay ve Samsun’da Tekkeköy mağaralarında bu döneme ait eserler bulunmuştur.

ANADOLU’DA MEZOLİTİK ÇAĞ’A AİT YERLEŞMELER
• Antalya Beldibi, Öküzini ve Kızılin Mağaraları
• Samsun Tekkeköy Mağarası
• Burdur Baradız Mağarası
• Konya Pınarbaşı Mağarası
• Gaziantep Şarklı Mağara
• Ankara Macunköy
• Şanlıurfa Söğüt Tarlası, Birecik, Suruç ve Biris Mezarlığı oluşturmaktadır.

Yontma Taş (Mezolitik) Çağının Özellikleri Maddeler Halinde

• Avcılık ve toplayıcılığa dayalı yaşam ve tüketici kimlik egemendir.
• ihtiyaçlar (özellikle savunma amaçlı) için kaba aletler görülür.
• Hayvan derilerinden elbiseler giymişlerdir.
• En büyük gelişme ateşin bulunuşudur.
• Mağara duvarlarına hayvan figürleri yapmışlardır.
• Bu döneme ilişkin Anadolu’da Antalya’daki Karain Mağarası en önemli yaşam alanlarındandır.

c- Yeni Taş Çağı ( Neolitik Dönem MÖ. 8000-5500)

Çağ kendi içerisinde “Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ ve Çanak Çömlekli Neolitik Çağ” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İnsanlığın gelişim sürecinde en önemli basamaklardan birini oluşturan bu çağda alet yapımı gelişmiş, kabaca yontularak yapılan taş aletlerin yerini daha özenle işlenip cilalanarak yapılan aletler almıştır.

Ilk defa Avusturalya’lı Arkeolog Gordon Childe tarafından “Neolitik Devrim” olarak tanımlanan bu dönemde çok yönlü gelişmeler yaşanmıştır. Besin amaçlı hayvan evcilleştirme sürecini başlatan dönem insanları koyun, keçi, domuz ve sığır gibi hayvanları evcilleştirmeyi başarmışlardır. İlk defa tarımsal faaliyetler başlamış o döneme kadar devam eden tüketim ekonomisi yerine üretim ekonomisine geçilmiştir.

ANADOLU’DA PALEOLİTİK ÇAĞ’A AİT YERLEŞMELER
Ülkemizde Paleolitik Çağ’a ait en eski yerleşme İstanbul Küçükçekmece Yarımburgaz Mağarasıdır. Antalya
Karain Mağarası ise ağırlıklı Orta Paleolitik Çağ’da kullanılmakla birlikte Paleolitik Çağ’ın bütün evrelerini süreklilik halinde gösteren tek merkezdir. Anadolu’daki diğer Paleolitik Çağ yerleşmelerini;
• Antalya Belbaşı, Beldibi, Öküzini, Karapınar Çarkini ve Kızılin Mağaraları
• Adıyaman Palanlı ve Şehremuztepe Mağaraları,
• Hatay Mağaracık, Tıkalı ve Üçağızlı Mağaraları,
• Gaziantep Dülük Şarklı Mağara,
• Konya Dursunlu Mağarası
• Şanlıurfa Siverek ve Birecik Havzası
• Hakkâri Gevaruk Mağarası oluşturmaktadır.

Tarımın geliştiği ilk yer, Orta Doğu’da Verimli, Bereketli veya Mümbit Hilal adı verilen bölgedir. Bu bölge Filistin’den başlayarak Batı ve Kuzey Suriye’yi, Kuzey Mezopotamya’yı, Diyarbakır, Urfa ve Dicle Nehri’nin doğusunda kalan Zagros Dağları’nın batı eteklerini kapsamaktadır. Anadolu’da yer alan Verimli Hilal kapsamındaki yerleşmelere Malatya Caferhöyük, Batman Hallan Çemi, Diyarbakır Çayönü ile Şanlıurfa Nevali Çöri ve Göbeklitepe örnek gösterilebilir.

Hayvan evcilleştirme ve tarımın doğması beraberinde mülkiyet anlayışını doğurmuş, toplumsal çekişmeler hız kazanmıştır. İlk defa tam yerleşik hayata geçilerek köyler kurulmuş, geçici doğal barınaklardan kalıcı köysel yaşama geçilmiştir. Kalıcı yerler kurmaya başlayan insanın geçici kulübelerden dayanıklı konutların yapımına geçmesiyle birlikte ilk mimari de ortaya çıkmıştır.

‹ Dönemin ilk köy yerleşmelerine Diyarbakır Çayönü ve Batman Hallan Çemi’de rastlanılmaktadır. İhtiyaç fazlası üretime bağlı olarak takasa dayalı ticaret doğmuştur. Yüzlerce yıl boyunca insanlığın ihtiyaç duyacağı tekerlek ilk defa bu çağda icat edilmiştir. Dokumacılıkta gelişen insanlar bitki liflerinden elbiseler dokumuşlardır. Genellikle ölüler evlerin tabanına hoker duruşta gömülmüşlerdir. Anıtsal mezar yapıları kabul edilen ve örneklerine ağırlıklı olarak İngiltere, Fransa ve Türkiye’de rastlanan Menhir ve Dolmen örnekleri vermişlerdir.

Cilalı Taş (Neolitik) Çağının Özellikleri Maddeler Halinde

• Buzul çağının sona ermesi sonucu mağara hayatının sona erip, insanların akarsu kıyılarına yerleşmeye başladığı görülmüştür. Böylece toprağın ekilip biçilmesi yani tarım faaliyetleri başlar.
• Üretici yaşam ve anlayış önem kazanmaya başlar, o ilk defa köyler kurulmuş ve toplu yaşam başlamıştır. Bu döneme ilişkin Anadolu’daki Konya Çatalhöyük insanlık tarihinin ilk şehir yerleşim alanıdır.

• Ateş ve topraktan kaplar yapma geleneği seramikçilik alanında î gelişme olduğunu gösterir, o Bitki liflerinden elbiseler giymişler, keten ve kenevir üretmişlerdir.
• Pürüzsüz aletler yapmışlardır.
• Dokumacılık faaliyetleri, insan gereksinimlerine göre birikimlerinin giderek arttığını da gösterir.
• Üretim fazlası ürünlerin ticareti takas usulü ile sürdürülmüştür.

Not:  Tarım ilk defa Bereketli Hilal bölgesinde, kısa bir süre sonra da  Çin’de yapılmıştır.

Özetle: Tarımsal üretim başlamış, su kenarlarında oluşan yerleşimler zamanla ilk köylere dönüşmüştür. Üretimin artmasıyla takas usülü ticari faaliyetler başlamıştır. Hayvanlar evcilleştirilmiş ve bitki liflerinden elbiseler yapılmıştır. Seramik sanatı (çanak ve çömlekler) ortaya çıkmıştır. B

u döneme ait olan Anadolu’daki yerleşim yerlerinden; Diyarbakır Çayönü, Türkiye’de ve Güney Doğu Avrupa’da ilk tarımsal üretim merkezidir. Parlak bir uygarlığın yaşandığı Konya Çatalhöyük ise dünyada ilk şehir yerleşkesi olarak kabul edilmektedir.

ANADOLU’DA NEOLİTİK ÇAĞ’A AİT YERLEŞMELER
• Diyarbakır Çayönü
• Konya Çatalhöyük
• Şanlıurfa Nevala Çöri
• Şanlıurfa Göbeklitepe
• Mersin Tarsus Gözlükule
• Batman Hallan Çemi
• Elazığ Norşuntepe
• Gaziantep Sakçagözü
• Malatya Caferhöyük
• Burdur Kuruçay
• Aksaray Aşıklıhöyük

Göbeklitepe’nin Önemi Hakkında Kısaca Bilgi

Göbeklitepe, Şanlıurfa sınırları içinde bulunan, önemli bir arkeolojik alandır. Dünyanın bilinen ilk dini yapıları burada bulunmakta olup, günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlendirilmektedir. O 1995’te başlayan kazılarda, Göbeklitepe’de inşa edilmiş 20 adet yuvarlak biçimde dinsel yapı bulunmuştur.

O Bir yerleşim yeri niteliği taşımayıp dini ve ayinsel amaçla inşa edilmiş Göbeklitepe’de taş aletler, heykeller ve bitki kalıntıları da bulunmuştur. O Göbeklitepe, henüz daha tarımsal üretimin ve yerleşik hayatın başlamadığı bir zamana ait olduğundan insanların, tarım ve yerleşik hayattan sonra tapınaklar yaptığı şeklindeki yaygın görüşün tartışmaya açılmasına da neden olmuştur.

Maden Çağı (Kalkolitik Dönem MÖ.5500-1200) (Maden Devirleri)

Kalkolitik Çağ’da toprağın işlenmesi sırasında insanlar madenlerle tanıştılar. Bakır, altın ve gümüş madenlerini bulan insanlar çeşitli ihtiyaçlarını bu madenlerle karşıladılar. Ticarette ölçü birimleri kullanılmaya başlandı ve toplumsal ayrışmalar – sınıflaşmalar ilk kez bu dönemde ortaya çıktı. Tarih öncesi dönemlerde Taş Devirlerinden sonra Maden devirleri başlamıştır. Maden devirleri sırasıyla Bakır, Tunç ve Demir olarak üç devirde incelenir.

Maden Devirlerinin Adları Nelerdir

Bakır Çağı

En çok bakır kullanıldığı için bu adı almıştır. Altın ve gümüşe oranla bakırın daha çok olması ve daha kolay işlenebilmesi dönemin adının bakır olmasında etkilidir.  Altın ve gümüş ilk keşfedilen madenlerden olmasına rağmen tabiatta az bulunduğundan ve işlenmesi bakıra oranla daha zor olduğundan alet yapımında değil, süs eşyası yapımında kullanılmıştır.

Toplu yerleşim alanları gelişmiş ve şehircilik faaliyetleri artmıştır. Bu dönemde Anadolu’da, Asur Koloniler Çağını yaşamıştır. (M.Ö. 2500 – 2000) Asur kolonilerinin etkisiyle Anadolu ile Mezopotamya arasında ticari faaliyetler başlamıştır. Türkiye’de bu döneme ait yerleşim yerleri arasında Çorum’da ALACAHÖYÜK, Denizli’de BEYCESULTAN, Çanakkale’de TRUVA bulunmaktadır.

Tunç Çağı

Bakır ile kalayın karışımı sonucu elde edilen madenin daha sert ve dayanıklı olması yapılan araç ve gereçlerin tunçtan yapılmasına neden olmuştur. Ayrıca bu dönemde insanlar ilk şehir devletlerini kurmuşlardır. Bu şehir devletlerine site denilmiştir. Sitelerin çevrelerine surlar örülmüştür. Anadolu, Asur tüccarları vasıtasıyla yazıyla tanışmıştır. Tunç devri Anadolu’da tarihi devirlere geçiş dönemidir. Anadolu’da Tarih Öncesi Çağlar, Tunç Çağı’nda sona ermiştir.

Demir Çağı

Demirin bakır ve tunça göre daha dayanıklı olması özellikle av ve savaş aletlerinin demirden yapılmasına neden olmuştur. İlk imparatorluklar bu dönemde ortaya çıkmıştır. Sümerler, Demir Devri içerisindeyken yazıyı bulmuş ve Tarih Öncesi Çağlar böylece sona ermiştir. Yalnız, yazıyı bilen sadece Sümer toplumudur. Dolayısıyla Tarih Öncesi Çağlar sadece Sümerler için son bulmuştur. Diğer topluluklar henüz yazı ile tanışmadıklarından onlar için halâ Tarih Öncesi Çağlar geçerliydi.

Şehir devletlerinin yerini büyük devletler almaya başlamıştır. Denizcilik faaliyetlerinin bu dönemde başladığı görülmektedir. Devrin sonlarına doğru yazı bulunarak “Tarihi Devirlere” geçilmiştir.

NOT: Genel olarak maden devirleri M.Ö. 5.500 ile 1.200 yıllarını kapsamasına rağmen, Anadolu’da bu devirler M.Ö. 2500 ile 1.200 yılları arasını kapsamaktadır. Bu durum, Tarih Öncesi Devirlerin, dünyanın her yerinde aynı zamanda yaşanmadığını gösterir. O Tarih öncesi dönemlerde zamanla daha kullanışlı ve dayanıklı araç ve gereçlerin yapılması insanların bilgi birikiminin giderek arttığını göstermektedir.

NOT 2: Tarih Öncesi Çağları birbirinden ayıran temel unsur araç ve gereç yapımıdır. Tarih Öncesi Çağların ortak paydası yazının bilinmiyor olmasıdır. Tarih Öncesi Çağları aydınlatmada yazı ile ilişkisi olan yardımcı bilimlerden yararlanılamaz. Tarih Çağlarını birbirinden ayıran unsur evrensel nitelikli olaylardır. Aynı zaman dilim

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir