Avrupa Hun Devleti
Avrupa Hun Devleti Tarihi Gelişimi Hakkında Özet Bilgi
Kavimeler Göçü’ne neden olan Hun kitleleri henüz Avrupa’ya doğru harekete geçmeden önce 352-370 yılları arasında Kama Tarkan önderliğinde Hazar Denizi havzasında varlık göstermiştir. Kama Tarkan’ın ardından bu Hun kitlelerinin başına Balamir geçmiştir. Balamir döneminde 375 yılında Karadeniz’in kuzeyi boyunca ilerleyen bu Hun kitleleri ilk önce Alanlarla karşılaşmış ve onu yaşadıkları bölgeden sürüklemeye başlamışlardır.
Aynı yıl karşılarına çıkan Gotları ağır bir yenilgiye uğratarak ilerleyişlerini sürdürmüş, ardından Doğu ve Orta Avrupa’ya kadar ilerleyen bu Hun kitleleri günümüz Macaristan topraklarında Balamir önderliğine Avrupa Hun İmparatorluğu’nu kurmuşlardır. Bu nedenle devleti kurucusu olarak Balamir kabul görmektedir. Avrupa’da kurulan ilk Türk devleti olan bu devletin başına Balamir’den sonra 378 yılında Alipbi geçmiştir.
Avrupalıların “Baltazar” unvanı verdiği Alipbi, döneminde Hunlar Balkanlara doğru ilerleyerek hâkimiyet alanını giderek genişletmeye başlamıştır. Bu dönemde Avrupa Hunları Tuna nehrini geçerek Trakya’ya kadar olan bölgede ilerlemeyi başarmışlardır. Alipbi’nin hükümdarlığının ardından 390’da devletin başına Uldiz geçmiştir. Avrupa Hun İmparatorluğu’nun dış siyasetini belirleyen hükümdar olan Uldiz bu dönemde Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla ortaya çıkan Batı Roma İmparatorluğu ile yakın ilişkiler kurarken, Doğu Roma İmparatorluğu’nu baskı altına almaya çalışmış; doğu yönünde akınlar yapmaya başlamıştır.
Roma’da bölünmenin yaşandığı 395 yılında “Akdeniz Seferi” adı verilen seferi tertipleyen Uldiz’in gönderdiği ordular Anadolu içlerinde ilerleyerek Urfa’ya kadar ulaşmış ardından Suriye üzerinden Lübnan’a kadar ulaşmayı başarmışlardır. Kursik ve Basık adlı iki komutan önderliğinde gerçekleşen bu seferde Avrupa Hunları büyük bir ganimet elde etmişlerdir. Bu dönemde uğradığı Avrupa Hun akınlarıyla köşeye sıkışan Bizans İmparatoru Uldiz’e bir elçi göndererek akınların durdurulmasını istemiştir. Cihan hâkimiyeti anlayışını taşıdığı bilinen Uldiz Bizans elçilerine “Güneşin battığı yere kadar her yeri zapt edebilirim” diyerek elçileri geri göndermiştir.
Barbar Got saldırıları ile zor günler geçiren Batı Roma İmparatorluğu bu dönemde Avrupa Hunlarından yardım isteyerek Radagais önderliğinde birleşerek Batı Roma İmparatorluğu’na son vermek isteyen Gotları Feasuale (Fiesole) Savaşı’nda yenilgiye uğratmıştır. Uldiz’den sonra devletin başına geçen Karaton döneminde Doğu Roma İmparatorluğu üzerine akınlara hız verilmiş ve Karadeniz bölgesi kontrol altına alınmıştır. Karaton sonrası dönemde Avrupa Hun İmparatorluğu’nda dört kardeş tarafından şekillenen bir yönetim oluşmuştur.
Buna göre; Merkezde Rua hükümdar olmuştur. Devletin Doğu kanadını Aybars yönetmiştir. Devletin Batı kanadını Oktar yönetmiştir. Başlangıçta devlet yönetiminde söz sahibi olan Atilla’nın babası Muncuk’un ölümüyle üçlü yönetim 422’ye kadar sürmüştür. Bu dönemde Doğu Roma İmparatorluğu köşeye sıkıştırılarak ilk defa Bizans vergiye bağlanmıştır. 422’de Rua’nın ölümüyle kardeşleri Aybars ve Oktar kanat idarelerini sürdürürken devleti kardeşi Bleda ile birlikte yöneten Atilla geçmiştir.
Avrupa Hun İmparatorluğu en güçlü dönemini “Tanrının Kırbacı” olarak adlandırılan Atilla zamanında yaşamıştır Hükümdar olan Atilla, başlangıçta Uldiz’in siyasetini izleyerek Doğu Roma ile mücadele edip, Batı Roma ile iyi ilişkiler kurmuştur.
Atilla’nın Doğu Roma İmparatorluğu ile Mücadelesi
Volga ve Tuna arasındaki bölgeyi hâkimiyeti altına alan Atilla Doğu Roma üzerine sürekli akınlar düzenlemiştir. Avrupa Hun akınları karşısında çaresiz kalan Bizans İmparatoru II. Theodosios teklifi üzerine taraflar arasında 434’de Margus (Konstantia) Antlaşması imzalanmıştır.
Avrupa Hun Devleti, Asya Hun İmparatorluğu‘nun tarih sahnesinden çekilmesinin ardından, 4. yüzyılın ortalarında, Alanları mağlup ederek kendi devletlerini kurma yolunda büyük bir başarıya imza atmış olan Hunlar tarafından kurulmuştur. Bu tarihi dönem, Ortaçağ Avrupa’sının şekillenmesinde önemli bir role sahiptir.
375 yılında, Hun lideri Balamir önderliğinde, İtil Nehri bölgesine gelerek Avrupa Hun Devleti’ni kurmuşlardır. Bu nedenle Avrupa Hun Devleti kurucusu olan Balamir, bu yeni devletin ilk hükümdarı olarak bilinir ve Hunlar, bu dönemden itibaren Avrupa’nın politik ve askeri sahnesinde etkili bir güç haline gelmişlerdir.
Avrupa Hun Devleti’nin Özellikleri Nelerdir Maddeler Halinde
- Avrupa’da kurulan ilk Türk devletidir. Anadolu’ya akın düzenleyen ilk Türk devletidir.
- Türk kültürünün Avrupa’daki ilk temsilcisidir.
- Bizans’la siyasi ilişki kuran ilk Türk devletidir.
- Bulgarların ortaya çıkmasında etkili olmuşlardır.
Avrupa Hun Devleti Hükümdarları
Balamir Dönemi:
Hunların, Karadeniz’in kuzeyinden batıya geçerek Tuna boylarına ulaşmaları (375) Balamir zamanındadır. Balamir önderliğinde batıya doğru harekete geçen Hunlar, önlerine çıkan kavimleri yerlerinde etmiş ve Avrupa içlerine kadar ilerlemişlerdir. Batıya ilerleyiş sürecinde Hunların bir kolu Kafkaslardan Anadolu’ya girmiş, Ankara, Antakya’yı ele geçirip, Kudüs’e kadar ilerlemiştir.
UYARI: Anadolu’ya yerleşme amacı gütmeden giren ilk Türkler Avrupa Hunları’dır.
Uldız Dönemi
Balamir’den sonra Uldız hükümdar oldu. Hunlar, Uldız idaresinde Macaristan’a girerek, Macaristan’ı Avrupa Hun Devleti’nin merkezî yaptılar. Uldız, kendisinden sonraki Hun hükümdarı tarafından da uygulanacak olan Avrupa Hun Devleti’nin dış politikasını belirledi. Buna göre “Doğu Roma İmparatorluğu baskı altında tutulurken Batı Roma İmparatorluğuyla dostluk kurulacaktır.”
(378) Hunların bir kolu Roma topraklarına girerken diğer kolu Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya girmişlerdir. Uldız’ın “Doğu Roma’nın gücünü kırmak ve Batı Roma üzerine nüfuz kurmak” amaçlı politikalarını büyük oranda başarılı kılan Attila’dır. Attila (434 – 454) batılılar tarafından “Tanrı’nın Kırbacı” veya “Tanrı’nın Kamçısı” olarak bilinir.
Attila’nın Doğu Roma’ya baskıları sonucu Attila ile Doğu Roma arasında yapılan Margos Antlaşması, Konstantia surları önünde yapıldığı için Konstantia Barışı olarak da bilinir.
Rua Dönemi
422 yılında Doğu Roma (Bizans) üzerine sefere çıkan Rua, Bizans üzerindeki Hun baskısını iyice arttırmış, Hun ülkesinden Bizans’ın asker toplamasını yasaklamış ve Bizans’ı vergiye bağlamıştır.
UYARI: Doğu Roma’yı vergiye bağlayan ilk Türk hükümdarı Rua’dır.
Attila Dönemi
Amcası Rua’nın ölümünden sonra Avrupa Hun Devleti’nin başına geçen Attila, Avrupa Hun Devleti’ne en parlak dönemini yaşatmıştır. Attila tahta çıktıktan sonra ilk iş olarak Doğu Roma İmparatorluğu ile “Margos Antlaşması”nı imzalamıştır
Margos Antlaşması şartları
Türk tarihinde Bizans’la yapılan ilk antlaşmadır. Attila, 441’de I. Balkan Seferi’ni ve 447’de II. Balkan Seferi’ni düzenleyerek Bizans’a Avrupa Hun Devleti’nin siyasi üstünlüğünü kabul ettirmiştir. II. Balkan Seferi sonucunda Bizans’la Anatolios Antlaşması’nı imzalamıştır.
- Hunlarca esir edilmiş Romalılar ile çeşitli nedenlerle ülkelerini terk eden Hunlar, Doğu Roma Devleti’ne kabul edilmeyecek,
- Romalı mülteciler ve esirlerin her biri için Avrupa Hunlarına sekiz altın fidye ödenecek,
- Romalılar, Hunların hakimiyeti altında olan kavimlerle işbirliği yapmayacak,
- Ticari faaliyetler belirli sınır kasabalarında devam edecek,
- Yapılan antlaşma devamlı olacak ve her iki taraf da uyacak,
- Romalıların, Avrupa Hun Devleti’ne ödediği 300 libre altın, 700 libre altına çıkarılacak gibi istekleri Doğu Roma’ya kabul ettirmiştir.
NOT: Margos Antlaşması; Doğu Roma’nın, Avrupa Hun Devleti’nin siyasi nüfuzunu kabul ettiğini gösteren bir belge olarak tarihe geçmiştir.
Süreç içinde Bizans’ın Margus Antlaşması hükümlerini çiğnemesi nedeniyle Atilla Bizans İmparatorluğu üzerine 441-442 yılları arasında devam eden I. Balkan Seferi’ne çıkmıştır. Atilla’nın bu sefere çıkmasında Bizans’ın Margus piskoposunun Hun mezarlarını açarak zarar vermesi de etkili olmuştur. Avrupa Hun ordularının Doğu Trakya’ya kadar ilerlemesi üzerine Bizans yeniden barış istemek zorunda kalmıştır. Yapılan bu ara antlaşma ile Attila Bizans’ın ödediği vergiyi artırdığı gibi bazı sınır kalelerini de ele geçirmiştir.
Bizans’ın I. Balkan Seferi sonunda yapılan antlaşmaya uymaması neticesinde Atilla önderliğindeki Avrupa Hunları II. Balkan Seferi’ne çıkmıştır. Bu seferde iki kol halinde ilerleyen Hun ordusunun bir kolu Yunanistan’a girip Teselya’ya kadar ilerlerken; diğer kol Sofya, Filibe ve Lüleburgaz şehirlerini alarak İstanbul Büyükçekmece yakınlarına kadar ulaşmıştır. 446’da yapılan Utus Savaşı’nda Bizans ağır bir darbe almıştır. Böylesi bir ilerlemeyi beklemeyen Bizans çaresiz kalarak yeniden antlaşma teklif etmiştir. Bizans’ın antlaşma teklifini kabul eden Atilla ile Bizans arasında 447’de Anatolyus Antlaşması yapılmıştır.
Anatolios Antlaşmasının Maddeleri Şartları
- Bizans Tuna’nın güneyinde kalan ve Tuna’ya beş günlük mesafede asker bulundurmayacak.
- Buralardaki pazar yerine, artık bir Hun şehri olan Niş’te pazar kurulacak.
- Bizans savaş tazminatı olarak 6. 000 libre altın ödeyecek.
- Bizans’ın ödediği yıllık vergi üç katına, yani 2. 100 libre altına çıkacak.
Bizans ile yapılan antlaşmalarda en ağır şart ödemeleri gereken yıllık vergi olmuştur. Bu durum karşısında Doğu Roma İmparatoru II. Theodosios sarayındaki bazı devlet adamlarının da kışkırtmasıyla Atilla’yı bir suikastla öldürerek bu işten kurtulmak istemiştir. Ancak imparatorun gönderdiği suikastçı Bigilas’ın amacını anlayan Atilla onu yakalatarak sorguya çektirmiş ve suikast girişimini itiraf ettirmiştir. II. Balkan Seferi neticesinde yapılan Anatolyus Antlaşması ile Bizans İmparatorluğu’nu etkisiz kılan Atilla bundan sonraki süreçte hedefini Batı Roma İmparatorluğu yapmıştır.
Avrupalı tarihçiler savaşın kesin bir kazananı yok demelerine rağmen, Attila bir yıl sonra “İtalya Seferi”ne çıkmış ama Batı Roma, Attila’nın karşısına bir ordu çıkaramamıştır. Başkent Roma’nın düşeceğinden endişelenen Papa I. Leo başkanlığında bir heyet 452 yılında Attila’ya giderek Roma’yı bağışlamasını istemiştir. Attila, Batı Roma’ya üstünlüğünü kabul ettirdiğini düşündüğü için bu isteği kabul etmiştir.
Attila’nın Balkanlar üzerine seferleri sonucu Doğu Roma İmparatorluğu ile Attila arasında 447 yılında ikinci bir antlaşma yapılmıştır. Anatolyos (Anatolios) Barışı ile Doğu Roma (Bizans), Hunlara ödemekte olduğu vergiyi üç katına çıkarmayı kabul etmiştir, Doğu Roma üzerindeki nüfuzunu kesinleştiren Attila, Batı Roma imparatorluğu üzerine gidebilmek için “Honarya’nın evlilik teklifi ne karşılık Batı Roma Imparatorluğu’nun topraklarının yarısının çeyiz olarak kendisine verilmesini” gündeme getirmiş ve bunu bahane ederek Galya Seferi’ne çıkmıştır.
Attila, bir yıl sonra Alpleri aşarak Roma’ya girmiştir (452). Batı Roma imparatoru, Attila’nın durdurulması için Papa’dan yardım istemiş ve Papa’nın “Roma’nın bağışlanması talebi” sonrası Attila Roma’yı yağmalamamıştır.
Attila, İtalya Seferi dönüşünde ölünce yerine sırasıyla oğulları İlek, Dengizik ve İrnek geçmiştir. İrnek Dönemi’nde Avrupa’da tutunamayan Hunlar, Karadeniz’in kuzeyine çekilmiştir.
Avrupa Hunları’nın Avrupa’da Yarattığı Etki
✓ Kavimler Göçü ve Roma’nın ikiye ayrılması nedeniyle “siyasi etki”.
✓ Günümüz Avrupa uluslarının oluşması sürecinde Kavimler Göçü’ne neden oldukları için “etnik etki”.
✓ Almanların “Nibelungen Destanı” ve Attila, ile ilgili efsaneler yolu ile etkili oldukları için “edebi etki”.
✓ Avrupalıların Hun ordularını örnek olarak atlı birlikler kurmaları, ata binmek için üzengi, eyer, pantolon, potin kullanmaları, ordularını onlu sisteme göre teşkilatlandırmalı yoluyla “askeri etki”.
NOT: Avrupa Hunları, çok güçlü devlet idareleri, ülkelerinde sağladıkları huzur ve güven ortamı ile kuzey – güney, doğu – batı arasındaki ticari ve kültürel faaliyetlere ortam hazırlamışlardır.
Atilla’nın Batı Roma İmparatorluğu İle Mücadelesi
Avrupa Hun imparatorluğu en başından itibaren Batı Roma ilişkilerini yakın tutmuş hatta Uldiz döneminde Fiesole Savaşı’nda Batı Roma ile ortak hareket edip bir anlamda Batı Roma İmparatorluğu’nu yok olmaktan kurtarmışlardır. Atilla dönemi gelindiğinde de bu siyaset sürdürülmüştür. Bu dönemde Atilla birçok kez barbar kavimlerin saldırıları ile sarsılan Batı Roma’ya yardım amaçlı ordu göndermiş ve barbar kavimlerin isyanlarının bastırılmasını sağlamıştır.
Bu dönemde Kralları Gundikar önderliğinde Belçika bölgesine saldıran Burgontlar’la da savaşan Avrupa Hunları Oktar komutasındaki orduları ile Burgontları ağır bir yenilgiye uğratmış; Gundikar dâhil yaklaşık 20 bin Burgontluyu öldürmüşlerdir. Atilla döneminde yaşanan bu mücadele Almanların ünlü Nibelungen Destanı’na konu olmuştur. Attila bu destanda “cesur kavimlerin efendisi” olarak anılmıştır.
Böylesi saldırılarla zor günler geçiren Batı Roma bölgede her geçen gün gücünü artıran Avrupa Hunları ile yakın ilişkiler kurma derdine düşmüştür. Bu amaçla Batı Roma İmparatoru III. Valentinianus’un kız kardeşi Honoria Atilla’ya bir yüzük göndererek evlenme teklifinde bulunmuş; bu evlilikle oluşacak akrabalıkla Avrupa Hunlarının desteğini almak istemiştir.
İlk etapta mektuba yanıt vermeyen Atilla bir müddet sonra bu mektuba cevap vermiş ve bazı şerhler koyarak evlilik teklifini kabul etmiştir. Atilla bu evlilik karşısında Batı Roma’dan Roma topraklarından Honaria’ya düşen kısmın yarısını çeyiz olarak vermesini veya kendisinin Batı Roma yönetimine ortak olmasını istemiştir. Bu tekliflerini reddedilmesi üzerine Atilla 451’de Batı Roma üzerine I. Galya Seferi’ne çıkmıştır. Taraflar arasında aynı yıl yaşanan Katalon Savaşı’nda (Kampus Mauriakus) her iki tarafta ağır kayıp vermiştir.
452’de II. Galya Seferi’ne çıkan Atilla bu kez doğrudan Roma üzerine yürüyerek Roma’ya yakın bir noktada savaş hazırlıkları yapmaya başlamıştır. Bu durum karşısında çaresiz kalan Batı Roma İmparatoru Atilla’nın karşısına çıkmaktan korkmuş ve Papa I. Leo’yu aracı göndermiştir. Atilla’nın huzuruna gelen Papa I. Leo Avrupa Hun hükümdarının önünde diz çökerek Roma adına af dilemiş ve Atilla’ya değerli birçok hediye sunmuştur. Bu durum neticesinde Atilla II. Galya Seferi’ni Batı Roma’nın biatını alarak yarıda kesmiştir. Böylece Doğu Roma’nın ardından Batı Roma’da Avrupa Hunlarının üstünlüğünü kabul etmiştir.
Atilla’nın ölümü üzerine güç kaybetmeye başlayan Avrupa Hunlarının başına önce Atilla’nın büyük oğlu olan ve 443-445 yılları arasında hükümdar olan İlek geçmiştir. Bu dönemde Germen kavimleri Avrupa Hunlarına karşı isyanlarını artırmış ve 445’de Germenlerle Avrupa Hunları arasında yapılan Nadao Savaşı’nda Avrupa Hun hükümdarı İlek Germenler tarafından öldürülmüştür.
İlek’in ardından Avrupa Hunlarının başına Atilla’nın diğer oğlu Dengizik geçmiştir. 455-469 yılları arasında hüküm süren Dengizik döneminde de Avrupa Hunları gerileyişlerini durduramamış; 469’da Doğu Roma ile yapılan bir savaşta Avrupa Hun hükümdarı Dengizik ölmüştür. Dengizik’ten sonra Avrupa Hunlarının başına geçen İrmek döneminde Avrupa Hunları tamamen dağılma sürecine girmiş; bundan sonraki dönemde Tingiz, Belkermek, Çuraş, Tarya, Buyan ve Çelbir gibi hükümdarlar önderliğinde varlıklarını bir müddet daha sürdürmüş ve Hıristiyanlaşarak yerli kavimler içerisinde eriyerek yok olmuşlardır.
Avrupa Hunlarının yerine Orta ve Güney Avrupa’da daha sonra Avrupa Hun soyundan geldikleri kabul edilen Macarlar ve Bulgarlar devlet kurmuşlardır. Bu anlamda Macarların Avrupa Hunlarının soyundan geldikleri günümüzde halen tartışma konusuyken; bu akrabalığı kanıtlayan birtakım deliller de mevcuttur. Bunlardan biri olan “Sihirli Geyik Destanı’nda” Hunlarla Macarlar kardeş gösterilmektedir. Öte yandan bir diğer kanıt olarak “Çaba Efsanesi” de mevcuttur. Bu efsanede de Macar Sekellerin Hunların çocukları olduğu söylenmektedir.
Avrupa Hun Devleti nin Yıkılma Sebepleri
- Orta Asya Türk Göçleriyle beslenememesi
- Bizans saldırıları
- Bağlı kavimlerin isyanları
- Başa geçen hükümdarların Attila kadar yetenekli olmaması