Urartular
Urartular Hakkında Kısaca Bilgi
Milattan önce birinci bin yılla birlikte Doğu Anadolu havzasında varlık göstermeye başlayan Urartular Tevrat’ta “Araratlar” olarak geçmektedirler. M. Ö. 810’da tam manasıyla devletleşen Urartular’ın kurucusu olarak I. Sarduri kabul edilmektedir. I. Sarduri zamanında Anadolu’da daha önceden kurulmuş olan küçük devletçikler birleştirilerek Doğu Anadolu’da güçlü bir siyasal yapı oluşturulmuştur. M. Ö. 730’a kadar yaklaşık 80 yıl güçlü bir devlet görünümünde olan Urartular’ın başkenti Van Tuşpa’dır.
Diğer önemli yerleşim yerleri arasında Altıntepe (Erzincan), Erciş, Toprakkale, Çavuştepe (Van), Adilcevaz (Bitlis), Patnos (Ağrı) yer almaktadır. Kısa sürede güçlenen Urartular hâkimiyet sahalarını Doğuda Hazar Denizi, Batıda Malatya’ya, Kuzey ve Kuzey Batıda Erzurum-Erzincan’a, Güneyde Musul ve Halep’e kadar uzatmayı başarmışlardır. Siyasi anlamda en fazla Asurlular, Kimmerler ve İskitlerle mücadele içinde olmuşlardır.
Urartu Devleti, tarih boyunca büyük bir bölgeyi kapsamış ve günümüzde farklı devletler arasına yayılmış bir medeniyettir. Bu eski medeniyet, Van Gölü ve çevresini içermekte olup, günümüzde Türkiye, Ermenistan, İran ve Irak gibi farklı ülkeler arasında yer almaktadır. Urartuların başkenti, günümüz Van ilinde bulunan ve Tuşpa olarak da bilinen Van Kalesi’dir. Urartu’nun toprakları, batıda Karasu-Fırat Nehri, kuzeyde Kuzey Ermenistan Dağları, doğuda İran Azerbaycanı’ndaki Savalan Dağları ve güneyde Zagros Dağlarıyla birleşen Doğu Toroslar ile sınırlanır. Bu bölgeler içinde Urartular, birçok yerleşim yeri kurmuşlardır.
Urartu’nun bu genişlemesi ve bölgelere yayılması, stratejik bir coğrafi konumu ve güçlü liderleri sayesinde gerçekleşmiştir. Van Gölü çevresindeki bu alanlar, verimli toprakları ve bolluk sağlayan su kaynaklarıyla Urartuların tarım ve hayvancılıkla uğraşmasını mümkün kılmıştır. Başkentleri olan Tuşpa, savunma amaçları doğrultusunda yüksek bir tepe üzerine kurulmuş ve Urartu krallarının gücünü ve zenginliğini simgeleyen bir merkez haline gelmiştir.
Urartu, tarih boyunca bu geniş bölgeyi etkileyen ve bu coğrafyada önemli bir iz bırakan bir medeniyettir. Bu antik topluluğun başarıları ve mirası, günümüzde hala ilgi çekmektedir.
Urartu Devleti’nin yerleşim bölgesindeki diğer şehirler arasında Ayanis, Bastam, İshkhanu, Altıntepe, Toprakkale ve Cavustepe gibi önemli merkezler bulunmaktadır. Bu yerleşimler, ticaretin, tarımın ve askeri faaliyetlerin merkezi olarak hizmet vermiştir. Urartu kültürü ve medeniyeti, bu merkezlerde gelişmiş ve Urartu krallarının gücünü yansıtan görkemli saraylar, tapınaklar ve diğer yapılar inşa edilmiştir.
Urartu yerleşim bölgesi, arkeolojik çalışmalar ve kazılar sayesinde günümüzde daha iyi anlaşılmaktadır. Bu çalışmalar, Urartu kültürünün zenginliğini, sanatının detaylarını ve günlük yaşamın izlerini ortaya çıkarmaktadır. Urartu’nun etkisi ve varlığı, bölgede hâlâ görülebilen kalıntılar ve arkeolojik buluntularla belgelenmektedir. Bu sayede, Urartu’nun bölgeye olan katkısı ve önemi daha iyi anlaşılmakta ve geçmişin bu büyüleyici medeniyeti daha fazla keşfedilmektedir.
Urartuların Ortaya Çıkışı ve Devletin Kuruluşu
MÖ XIII. yüzyılın başlarından itibaren, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Hurri kabileleri veya beylikleri, Asur Krallığı‘nın baskısı altında yaşamışlardır. Bu baskıya karşı koymak amacıyla, IX. yüzyılın ortalarında I. Sarduri (MÖ 832-825) önderliğinde bir krallık kurmuşlardır. Başlangıçta savunma amaçlı olarak kurulan bu krallık, Sarduri ve onun halefleri tarafından zamanla genişletilmiştir. İlk olarak, sınırları kuzeyde bugünkü Ermenistan topraklarına; doğuda Aras Nehri’ne; güneydoğuda Urmiye Gölü’ne; güneybatıda ise Fırat Nehri’nin batı kıvrımına kadar ulaşmıştır.
Urartu Krallığı, başlangıçta bölgesel savunma amacı taşımış olsa da, zamanla büyüyerek büyük bir güç haline gelmiştir. Bu dönemde başkentleri Tuşpa (Van) olarak belirlenmiştir, ancak daha sonraları ikinci bir başkent olan Toprakkale’ye taşınmışlardır.
Ancak, Urartu Krallığı’nın yükselişi boyunca yaşanan iç çatışmalar, Asur Krallığı’nın baskısı ve Kimmer istilaları gibi zorlayıcı faktörler, bu büyük krallığın sonunu getirmiştir. Asurlular, Urartu olarak adlandırdıkları bu bölgeye kendi halklarından olan Bianili adını vermişlerdir. Urartu’nun yükselişi ve çöküşü, Doğu Anadolu’nun tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur ve bu dönem, arkeologlar ve tarihçiler için büyük bir ilgi kaynağıdır.
Urartular Özellikleri Nelerdir Maddeler Halinde
- Van’da kurulmuş olan Urartuların başkenti Tuşpa’dır.
- Daha çok tarımla ilgilendikleri için sulama kanalları yapmışlardır.
- Mimaride kanalizasyonlu, çok katlı evler inşa etmişlerdir.
- Maden işlemeciliğinde ilerlemişlerdir.
- Dinleri Hititlere, dilleri ise Orta Asya dillerine benzer.
- Güçlü ve daimi orduları mevcuttur.
- Asurlular ve Medlerle mücadele etmişler ve Medler tarafından yıkılmışlardır.
Urartuların Yazısı ve Dilleri
Urartu dilini ve yazısını daha iyi anlamak için mevcut arkeolojik buluntulara başvurmak önemlidir. Ancak Urartu yazısına dair buluntular oldukça sınırlıdır. Kil tabletler üzerindeki yazılar, bu alanda en önemli kaynaklardan biridir ve şu anda 22 adet kil tablet bulunmaktadır. Bunlar genellikle yönetim ve idari konuları içeren metinleri içermektedir.
Urartu yazısının diğer örnekleri, kayalara kazınmış yazıtlar şeklinde bulunmuştur. Bu yazıtlar genellikle askeri ve inşaatla ilgili konuları ele almaktadır. Örneğin, kalelerin, surların veya diğer yapıların yapımıyla ilgili talimatları içeren metinler bulunabilir.
Bunların yanı sıra, Urartu dönemine ait tapınaklarda veya sunaklarda bulunan silahlar üzerinde yazılar da yer almaktadır. Tanrılara sunulan kalkanlar, sadaklar, miğferler ve kılıçlar gibi silahların üzerinde kazınmış metinler, genellikle tapınaklardaki dini ritüellerle ilgili bilgiler içermektedir.
Tüm bu buluntular, Urartu dilinin ve yazısının anlaşılması için önemli ipuçları sağlamaktadır. Ancak daha fazla arkeolojik keşif ve çalışma gereklidir toplu olarak Urartu yazısının tam olarak çözülebilmesi ve dilin tam anlamıyla anlaşılabilmesi için.
Urartuların Dini İnanışı
Çok tanrılı inancın görüldüğü Urartular’da en büyük tanrı “Savaş Tanrısı Haldi” olmuştur. Diğer önemli tanrıları arasında Fırtına Tanrısı “Teişeba” ve Güneş Tanrısı “Şivini” yer almaktadır. Gelişmiş bir inanç sistemine sahip olan Urartular tanrılarına kurban adamış ölülerini oda mezarlara gömmüş veya yakmışlardır. Yaygın bir tapınak kültürünün de olduğu Urartular’da hem açık hem de kapalı tapınaklar yapılmıştır.
Urartu dini hakkında daha fazla bilgi edinmek için, arşivlerinde siyasi tarihlerini ve inançlarını belgeleme geleneği olmadığı için sınırlı bilgilere sahibiz. Bununla birlikte, Urartu inancını aydınlatan en önemli buluntu, Van Toprakkale’nin inşa edildiği Zimzim Dağı’nın göle bakan eteklerindeki kaya nişine yapılan ve “Meher Kapı Yazıtı” olarak adlandırılan yazıttır. Bu yazıt, İ.Ö. 9. yüzyıla tarihlenir ve Sarduri’nin oğlu İşpuini tarafından yaptırılmıştır.
Meher Kapı Yazıtı’nda, Urartu panteonunda yer alan 79 tanrı ve tanrıçanın isimleri belirtilmiş ve bu tanrılara sunulacak kurban hayvanlarının türleri ve sayıları da görülmektedir. Urartu dininde dağlar, göller ve hatta şehirlerin tanrısallaştırılarak kutsandığı anlaşılmaktadır. Yazıtta, bazı göllerin, dağların ve şehirlerin de kurban sunulması istenmektedir. Tanrılar listesinde ilk üç sırada Haldi, Teişeba ve Şuini yer almaktadır. Bu üç tanrı genellikle bir arada görülmektedir. Bu tanrılara, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde de kurban kesilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Urartu dini hakkında daha fazla ayrıntıya sahip olmamakla birlikte, Meher Kapı Yazıtı, Urartu inanç sistemi hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Bu yazıt, tanrıların adlarını, kurban ritüellerini ve Urartu toplumunun dini uygulamalarını anlamamızı sağlayan bir kaynaktır. Ancak daha fazla arkeolojik çalışma ve buluntu, Urartu dininin tam anlamıyla anlaşılabilmesi için gereklidir.
Devlet Sistemi
Eyalet sistemine göre teşkilatlanan Urartular’da eyaletlerin başında merkezden atanan ve “En-nam” adı verilen valiler bulunmuştur. Urartular tarihte bilinen ilk “Federal Devlet” kabul edilmektedirler.
Urartuların Yıkılması
Urartu Krallığı, dış düşmanlara özellikle de Asur tehdidine karşı stratejik noktalarda inşa ettikleri kalelerden oluşan etkin bir savunma ağı ile kendini korumuştur. Bunun yanında engebeli arazi ve sert geçen kış mevsimi de savunmaya yardımcı olmuştur.
Uzun kanallar ve muazzam su bentleri içeren gelişmiş sulama projeleri, Urartu tarımına hayat vermiştir.
Urartu ekonomisinin diğer bir önemli kaynağı madencilikti. Krallık içindeki bakır ve demir madenleri etkin bir şekilde İşletilmiştir. Urartulu ustaların ürettiği bronz kaplar ve tripodlar; Mezopotamya uygarlıklarına, Mısır, Anadolu ve Yunan dünyasına ihraç edilmiştir.
Urartular’ın kuruldukları bölgeden hareketle çok fazla saldırıya uğramaları nedeniyle mimaride daha çok askeri mimari gelişmiş; bu alanda birçok kale inşa etmişlerdir. Önce Kimmerlerin sonra da İskitlerin saldırılarına uğrayan Urartular, ülkenin dağlık kesimlerine çekilmişlerdir. Bu süreçte İskitlerin işgaline uğrayan Urartu toprakları Asurluların M. Ö. 612’de yıkılmalarıyla Medlerin saldırılarına açık hale gelmiş ve en sonunda M. Ö. 590’da Medler tarafından yıkılmışlardır.
Ekonomik Sistemi
Ekonominin temelini tarım, hayvancılık ve madencilik oluşturmuştur. Sulu tarıma önem veren Urartular yapmış oldukları barajlar, bentler ve sulama kanalları sayesinde yüksek verim elde etmişlerdir. Su tutmayı başardıkları için “Hidrolik Krallık” veya “Hidrolik Uygarlık” olarak da adlandırılmaktadırlar. Van’da bulunan ve Kral Menua döneminde yaptırılan “Şamranaltı (Şamran) Su Kanalı” günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Madencilikte de ilerleyen Urartular özellikle sahip oldukları toprakların zengin bakır yataklarına sahip olması nedeniyle bakır işlemeciliğinde ilerlemişlerdir.
Urartu Devletinin Dili
Anadolu’da Hititlerden sonra hem çivi yazısını hem de hiyeroglif yazısını kullanan ikinci medeniyet olan Urartular’da hiyeroglif yazısı yönetim ve din işlerinde kullanılmıştır. Çivi yazısı ise taş üzerine yazılmış kral yazıtlarında, yıllıklarda, askeri olaylardan söz eden belgelerde ve yapılar ve su tesisleriyle ilgili levhalarda kullanılmıştır. Konuşulan Urartu dili Anadolu’nun Erken Tunç Dönemi medeniyetlerinden Hurrilerin diliyle büyük benzerlik göstermektedir. Bu nedenle Hurriler ile aralarında bir akrabalık olduğu varsayılmaktadır.