Orta Çağda Tarım Ticaret ve Ekonomi
İlk Çağ’da, yerleşik yaşamla birlikte, topraklar, genellikle büyük toprak sahiplerinin, aristokratların, askerlerin ya da devletin elinde olmuş; köylü kiracı ya da ortakçı olarak toprağı işlemiştir. Köylülerin statüsü, köle ya da yarı köle biçimindedir. Ancak yasal durumları, toplumdan topluma farklılık göstermiştir. Orta Çağ’da, toplumun en geniş kesimini oluşturan çiftçi köylüler, soylu sınıfın malikânelerinde çalışarak ilkel bir yaşam sürmüştür. Bu dönemde köylülerin statülerini gelenekler belirlemiştir. Hiçbir hakkı olmayan, toprağa bağlı, karın tokluğuna çalışan ve hür köylü ile köle arasında bir sınıf olan serfler, eşya gibi alınıp satılabilmiştir. Romalıların eski gücünden uzaklaşıp, hâkim olduğu bölgeleri kaybetmesiyle, köle ve esir sayısının azalması, ayrıca köyden kentlere yaşanan göçlerle, vergi gelirlerinin azalması sebebiyle, kölelerin statüsü değişmiş ve köleler toprağa bağlı çiftçiler haline dönüşmüşlerdir. Roma İmparatorluğu’ndaki bu gelenek, tarımda köle iş gücünün yanında serbest çalışan köylüleri de ortaya çıkarmıştır.
Orta Çağ’da Ekonomik Yapısının Özellikleri
- Avrupa’da feodalite ve Kilise’nin egemenliğinde süren ekonomik yaşam tarıma dayalı olarak gelişmiştir.
- Doğu Roma’da coğrafi konumun da katkısıyla ticari faaliyetler ön plandadır
- Çin ve Hindistan’dan gelen ürünlerin Avrupa’ya sevk edilmesi, Bizanslı tüccarlar sayesinde olmuştur.
- Sasaniler, Perslerdeki gibi satraplık şeklinde eyaletlere bölerek yönettikleri ülkelerinde ticaret ve tarımla uğraşmışlardır.
- Üretimi destekleyici kanunlar çıkaran Sasani imparatorluğu, doğu-batı arasındaki ticaretin önemli güzergahlarını kontrol etmiştir.
- Moğol İmparatorluğu’nun merkezi konumundaki İç Asya’da iklim şartları tarıma elverişli olmadığı için halkın ana geçim kaynağı hayvancılık olmuştur. Hayvanlar için otlak arayışları sonucunda Moğollar, konargöçer yaşam tarzını benimsemiştir.
İlk ve Orta Çağ’da Tarımsal Üretim
İlk çağ medeniyetlerinde tohumlar toprağa delikler açılarak ekilmiş, ürünler çakmak taşından yapılan oraklarla biçilmiş ve tahıl taş dibeklerde öğütülmüştür. Topraklar önceleri ağaç bir sapın ucuna takılmış taş çapayla işlenmişse de daha sonraları tarım sabanlarla yapılmaya başlanmıştır. Tarımsal faaliyetler sulama kanalları ve hayvanların evcilleştirilmesiyle kolaylaştırılmıştır. Hayvanlar tarafından çekilen sabanlar, ilk kez MÖ IV. veya III. bin yılda ortaya çıkmıştır.
Sonraki zamanlarda sığırın yerini at almaya başlamıştır. Bir başka değişim ise demir araçlarının tarımda kullanılmasıdır. İlk Çağ uygarlıklarında tarım teknolojisinin geri olması ve ulaşımın kısıtlılığı gibi nedenlerle üretim, ticaret ve buna bağlı piyasa büyümemiş, ekonomik faaliyetler de asgari düzeyde kalmıştır. Üretim ve ticarette yeterli aşama kaydedemeyen devletler askerlik, savaş ve ganimet gibi siyasi yollarla zenginliği elde etmeye çalışmıştır.
İlk ve Orta Çağ’da Ticaret
İlk ve Orta Çağlarda Asya ile Avrupa arasındaki ticari faaliyetler genellikle ticaret yolları vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu yollarda genel olarak kervanlar aracılığıyla ipek, ipekli kumaşlar, porselen, madeni eşyalar, kâğıt, baharat, tuz, cam eşya, şarap, at, hayvan ürünleri, değerli madenler, taşlar ve ziynet eşyaları (takılar) taşınarak el değiştirmiştir. Ulaşımın hayvan gücüne dayanması seyahate katılanların sayısını kısıtlamıştır. Bu ticari faaliyetler aynı zamanda kültürel etkileşime de ortam hazırlamıştır. Denizaşırı ulaşım insan veya rüzgâr gücü ile gerçekleştirilmiştir. Orta Çağ’da üç yelkenli gemilerin, pusula ve haritanın da kullanımıyla denizciliğin ticari değeri artmaya başlamıştır.
İnsanlığın ilk dönemlerinde değer ölçüsü ve değişim aracı olarak pek çok mal kullanılmıştır. Anadolu’da yapılan kazılarda bulunan ilk para örnekleri MÖ VII. yüzyıla ait olup, bunları Lidya Kralı bastırmıştır. Krallar için para basmak, bir egemenlik sembolü olduğu kadar, aynı zamanda ekonomik açıdan da önem taşırdı. Metal sikkelerden yapılan ilk paralar genellikle altın ve gümüşten basılmıştır. Paranın üstündeki kral resmi ya da şehir sembolü parayı bastıranın gücünü ve ihtişamını gösterirdi
Orta Çağda Ticari Mekanlar
Panayır: Panayırlar şehir merkezlerindeki mekânlara göre daha geniş çaplı ticaretin yapıldığı yerlerdi. Yılın belli zamanlarında şehirlerin yakınında kurulan panayırlarda ticaret genellikle mal değiş tokuşu şeklinde gerçekleşirdi. Bayraklar ve çeşitli kutsal figürlerle süslenen panayırlar, ticaretin yanı sıra dinî bayramlara ve şölenlere de ev sahipliği yapardı.
Bedesten: Değerli eşyaların satıldığı veya saklandığı yerlerdir. Bedestenler uluslararası ticaretin yapıldığı yerlerdir.
Han: Küçük kervanların indiği, yolcuların konakladığı, malların depolandığı, atölyelerin bulunduğu ve ticaretin yapıldığı yerlerdi. Hanlarda birden fazla dükkân olursa bu hanlara çarşı da denilirdi.
Arasta: Genellikle aynı esnaf grubuna ait dükkânların bir sokak üzerinde karşılıklı sıralanması ile meydana gelir.
Ribat: İslamiyet’in ilk dönemlerinde daha çok korunma, savunma ve askerî amaçlı inşa edilerek karakol veya ordugâh olarak kullanılmıştır. Zamanla iç bölgelerde kalan ribatlar, işlev değiştirerek ticari konaklama amacıyla kullanılır.
Kervansaray: Kervanların güvenliği ve konaklaması için ana yol kenarında tesis edilmiştir. Özünü yardımlaşma ve insanlık duygusundan alan vakıf sistemi sayesinde günümüze kadar gelen kervansaraylar, yollar üzerinde kurulan ve kamu yararına çalışan ticari yapılardır.