Çok uzun yoldan geliyorsun. Büyük ümitlerle yola çıktın. Amma her adımının sonu boşa yorgunluk, her zaferinin meyvesi acı bir hezimet oldu. Dönüp de arkana bir bak… Taş devrinden mağaralardan başka birşey göremiyorsun. Ya önünde? Önünde ne var? Çimento, dinamit ve cehennem gayyâsı… Gittikçe susamaktasın. İçtikçe susamaktasın. Fezayı keşfettin… Fezaya çıktın… Amma içinin fezasını kaybettin. Daraldın. […]...
Zenginlerin İftar Sofralarında – Ramazan Sohbetleri Ahmet Rasim “Trakya İftarları”başlığı ile yazmış olduğum makale okunmuşsa elbette onda yazılı olan: “Bu taraflarda bir anane vardır. Ramazan’a iki üç gün kala zenginlerimiz fakir düşmüş, kalmış akrabalarına, pirincinden yağına varınca erzak gönderirler… Bundan başka eve giren bütün erzak ve eşyaya fukaranın hakkı verilmeden el sürülmezdi.” satırları da okunmuş […]...
KÖŞE MİNDERİ Size bir hâtıramı anlatmakla söze başlayacağım. İstanbul’dan ayrılmazdan sekiz on gün evveldi, içimde garip bir arzu hâsıl olduğunu hissetmeğe başladım. Bu arzu benim için bir düğüm idi, bir muamma idi. Bunu tahlil ettikçe, hayretim gitgide artıyordu. (…) bu garip arzunun tesiri, hasreti altına düşmüştüm. Evimde bir köşe minderi istiyordum. Akşam saatlerinde evime döndüğüm […]...
Az öğrenci vardır, kompozisyon dendi mi ödü kopmayan, yüreği ağzına gelmeyen; özellikle sınavlarda, hani o bir-iki saatlik süre içinde, öğretmenlerin göz açtırmaz, kuş uçurtmaz denetimi altında. Cumhuriyet’in ilk yıllarına varıncaya kadar tahrir diye anılan bu yazılı işe uğraşa, sonradan kompozisyon denildi. Fransızcadan alınan bu sözcük, şöyle tanımlanıyor sözlüklerde: “Öğrencilerin duygu ve düşüncelerini, düzgün bir biçimde […]...
Yılın en uzun günlerindeyiz. Saat dört buçuğa varmadan göğü sarıveren aydınlık geç vakitlere dek sürüp gidecek, sular kararmak bilmeyecek… Erkenden uyanıp gözlerime, gönlüme taze ışık dolduruyorum. Hep aşkı, hep inançları, hep yurt sevgisini şakıyan şairler vardır, ben şair olsaydım ışığın verdiği hazları söyler, hep güneşe övgüler yazardım. Yaz insanı dinlendirir. En ağır sıcaklarda, tenimize çöküp […]...
A. Hazırlıklı Konuşma Sözlü İletişim Tür ve Tekniklerini Tanıma Sözlü anlatım günümüzde insanoğlunun yaşamında önemli bir yere ve öneme sahiptir. Sözlü anlatım en temel dil becerilerinden biri olan konuşmaya dayanır. Günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olan konuşma, çevremizdekilerle ilişkilerimizi yönlendiren bir anlaşma aracıdır. Konuşma, hazırlıklı ve hazırlıksız olmak üzere ikiye ayrılır. Bu ünitede sözlü iletişim […]...
Şükrü Erbaş Hayatı Eserleri şiirleri Hakkında Kısaca Özet Bilgi (1953-…) Yozgat’ta doğdu. Liseyi bitirince 1972’de memurluğa başladı. 1978 yılında Gazi Üniversitesinden mezun oldu. Devlet memurluğunun yanında derneklerde ve dergilerde yöneticilik görevleri üstlendi. Şükrü Erbaş’ın sanat anlayışının oluşmasında İkinci Yeni şiirinin etkisi vardır. Bunun dışında şiirlerinde Nazım Hikmet başta olmak üzere, Behçet Necatigil, Ahmet Muhip Dıranas, […]...
İsmet Özel Hayatı ve Edebi Kişiliği Hakkında Özet Bilgi (1944-…) Kayseri’de doğdu. Ankara Gazi Lisesini bitirdi. Siyasal Bilgiler Fakültesine kaydoldu ancak askere alınınca fakülteyi bırakmak zorunda kaldı. Askerlik sonrasında Hacettepe Üniversitesi edebiyat fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatını bitirdi. Çeşitli üniversitelerde Fransızca okutmanlığı yaptı. İsmet Özel daha sonraki yıllarda yayıncılık ve gazeteciliğin yanında şiir, edebiyat ve […]...
Cahit Zarifoğlu Hakkında Kısaca Özet Bilgi (1940-1987) Ankara’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. İlk şiirlerini Maraş Lisesindeyken yazan şair, bu yıllarda Erdem Bayazıt, Mehmet Akif İnan, Rasim Özdenören gibi ünlü isimlerle sıra arkadaşlığı yaptı. Cahit Zarifoğlu üniversite yıllarında iken çeşitli dergilerde şiirlerini ve yazılarını yayımlamıştır. Bu eserleriyle tanınan […]...
2. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 1) Bu tür hikâyeler 750 kelimeden az olan hikâyelerdir. Bunlar arasında tek cümlelik hikâyeler de vardır. Hacminden dolayı hikâyenin unsurlarıyla ilgili pek çok ayrıntıya yer verilmez, şiirde olduğu gibi yoğun ve imgesel anlatımdan faydalanılarak hikâye kurgulanır. Bu parçada sözü edilen hikâye türü nedir? 2) Adalet Ağaoğlu, Tomris Uyar, Nedim Gürsel, […]...
Tomris Uyar (1941-2003) İstanbul’da doğmuştur. Ortaöğrenimini Amerikan Kız Kolejinde, yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünde tamamlamıştır. Tomris Uyar, R. Tomris imzası ile yayımladığı çevirilerle tanınmıştır. 1971 yılında ilk hikâye kitabı “İpek ve Bakır”ı yayımlayarak edebiyat dünyasına adım atmıştır. 1980’e kadarki ilk dönem öykülerinde Sait Faik çizgisini sürdürmüştür. Bu hikâyelerinde İkinci Yeni şiirlerinden esinlenmiştir. 1981’den sonra 2002 […]...
Mustafa Kutlu’nun “Hayat Güzeldir” kitabında yer alan Sevinç adlı hikâyesi, taşradan yeni geldikleri konuşmalarından anlaşılan sekiz on yaşlarındaki iki simitçi çocuğun, kendi öğünleri olan simitleri parktaki güvercinlere yedirmelerinden duydukları sevinci ve mutluluğu anlatan bir öyküdür. Anlık yaşanan mutlulukların insan hayatı için ne kadar kıymetli olduğunu vurgulamak isteyen yazar, parktaki simitçi çocukların birbiriyle ve güvercinlerle yaptıkları […]...
Adalet Ağaoğlu, Ankara’da dünyaya geldi. Ankara Kız Lisesini ve DTCF Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. 1960’larda sanat hayatına şiirle başlayan Adalet Ağaoğlu; roman, deneme, tiyatro yapıtlarının yanı sıra hikâye türünde de özgün eserler verdi. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren kaleme aldığı hikâye ve romanlarıyla geniş ilgi uyandırdı. Adalet Ağaoğlu kurgu, tema ve dil bütünlüğü içerisinde […]...
A. Yazma Tür ve Tekniklerini Tanıma Yazma çalışmaları çeşitli aşamalarla gerçekleşen bir sürece dayanır: 1- Hazırlık 2- Planlama 3- Taslak metin oluşturma 4- Metni düzeltme ve geliştirme 5- Yazılan metni paylaşma Yazınızı bu aşamalara dikkat ederek oluşturmanız çalışmanızda size kolaylık sağlayacaktır. 1- Hazırlık Aşaması: Yazmaya başlamadan önce okuma, araştırma, kavram ağı, fikir haritası, beyin fırtınası […]...
SAİT FAİK HİKÂYE ARMAĞANI Sait Faik Hikâye Armağanı, yarım asrı ardında bıraktı. Bu ödülün doğuşu, Sait Faik’in, Darüşşafaka Lisesi’nde katıldığı bir edebiyat matinesinden etkilenerek tüm mal varlığının Darüşşafaka Cemiyeti’ne bırakılmasını istemesine kadar uzanıyor. Öykücülüğümüzün simgesi Sait Faik’in adını taşıyan ödül, yazarın 1954’te ölümünün ardından, annesi Makbule Abasıyanık tarafından başlatılmış, 1964’ten başlayarak Makbule Hanım’ın vasiyetine uyularak […]...
Açık Oturum Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, alanında uzman kişilerce bir başkan yönetiminde dinleyiciler önünde tartışılmasıdır. Açık oturum, bir salonda dinleyiciler önünde yapılabileceği gibi stüdyoda yapılarak televizyon ve radyo aracılığıyla izleyicilere ulaştırılabilir. Verimli bir tartışma ortamı oluşması başkanın tutumuna ve yeterliliğine bağlıdır. Konuşmacılara eşit süre tanınması, çeşitli sorularla tartışma konusunu sınırlama ya da genişletme […]...
KEREM İLE ASLI Şiraz Şahı Süruri Şah ile bunun musahipi Yehud adlı Keşiş’in çocukları olmaz. İkisi birer hırka giyip seyahate çıkarlar. Yolda bir Derviş’le karşılaşırlar; Derviş Şah’a selâm durur ve adı ile hitab eden Şah, onun kerametine hükmedip derdini açar. Derviş, bir elmayı ikiye bölüp yarısını Şah’a yarısını Keşiş’e verir; bu elmaları evde karılarıyla bölüşüp […]...
Zile; Tokat’a 70 km, Turhal’a 15-20 km uzaklıktadır. Zile’de, Hüseyin Gazi Tepesi’nin eteğinde, “Ağbaba Türbesi” bulunmaktadır. Ağbaba’daki suyun sarılık hastalığına iyi geldiği söylenmektedir. Ağbaba, bir mesire yeridir. Zile’ye 4-5 km uzaklıktaki Hüseyin Gazi Tepesi’nin eteklerinde yer alır. Buraya gelenler, türbenin yanındaki tarladan mercimeğe benzer taşlar toplayarak: — Çocuklarımızı bize bağışla, diye mercimek taşlarını tarlaya geri […]...
Necip Fazıl Kısakürek Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği ve Eserleri Hakkında Kısaca Özet Bilgi İstanbul’da doğdu. Askerî Deniz Lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünde okurken Millî Eğitim Bakanlığınca Paris’e, Sorbonne (Sorbon) Üniversitesine gönderildi. Dönüşünde bir süre memurluk, müfettişlik ve öğretim üyeliği yaptı. Necip Fazıl çeşitli dergilerde çıkan şiirleriyle Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında tanınmaya başlamıştır. Şiirlerinde halk […]...