Etiket: PDF

Paul Verlaine

(1844-1896 )Şiirlerindeki müziksellik ve kapalı üslubu, ön plandadır. Duygunun derinliği, görüntünün bütün inceliği şiirlerinde yansımıştır. Eski sözcüklere yeni anlamlar veren Paul Verlaine, Fransız edebiyatı şiirine canlılık kazan­dırmıştır. “Aşıkların Bayramı” ve “Sözsüz Romanlar” başlıca yapıtlardır. Verlaine, Sembolizm akımının öncülerindendir....

Stephane Mallarme

( 1862-1898) Sözcükleri, bilinen anlamlarının dışında kullan­mıştır. Stephane Mallarme her sözcüğün bir sembol olduğunu düşüne­rek, yorum ve anlam kişiden kişiye değişebilecek şiir oluşturmayı düşünmüştür. Fransız edebiyatı şairi Mallarme, nesneleri değil de  nesnelerin insan üzerindeki İzlenimlerini anlatmıştır. Sembolizmin en önemli temsilcilerindendir. Kendine özgü bir şiir dili ve sözlüğü vardır. “Antik Tanrılar” ve Seçmeler başlıca yapıtlarıdır....

François Rabelais

Fransız romanının kurucusu sayılır. Gargantua ve Pantagruel adlı romanlarında güçlü gülmece yeteneğinin yansımaları vardır. Papaz olmasına karşın kilisenin sansürüne uğramıştır. Rabelais, çoğunlukla vahşi fiziksel komedilerin anlık değişimlerle birleştirildiği bir şekilde eserlerini yazdı. Bu tür yazıları, dönemin yasal, politik, toplumsal ve dini kurumlarını eleştirmekteydi....

BAHATTİN KARAKOÇ

Şair. Elbistan’ın Ekinözü (Celâ) köyünde doğdu. Abdurra­him Karakoç’un ağabeyi, Babası ve dedesi de şâirdir. İlko­kulu köyünde okudu. Hasanoğlan Köy Enstitüsü Sağlık Bölümü’nü bitirdi (1949). Çeşitli köylerde sağlık memuru ola­rak çalıştı. Kahramanmaraş Verem Savaş Oispanserl’nde memur iken emekli oldu. Günümüz şairlerindendir. Önce âşık tarzında şiirler yaz­dı. Sonra serbest nazma yönelip hacimce küçük tasavvufi şiirler yazmıştır. Şiirlerini […]...

Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç Hayatı Edebi Kişiliği ve Eserleri Hakkında Kısaca Özet Bilgi (1932-2012) Kahramanmaraş’ta doğmuştur. İlkokulu bitirince bir süre marangozluk yapmış, 1958-1981 yılları arasında belediyede memur olarak çalışmıştır. Sanatçı bir ailede yetişen Abdurrahim Karakoç, şiire çok küçük yaşlarda ilgi duymaya başlamıştır. Dedesinden ve babasından dinlediği Yunus Emre, Dadaloğlu gibi usta halk sanatçılarının şiirlerinden etkilenmiştir. Halk şiiri […]...

MUSTAFA NECATİ KARAER

Şair. Kayseri’de doğdu. Konya Askerî Lisesi (1947) İle Ka­ra Harp Okulu’nu bitirdi (1949). Yurdun çeşitli yerlerinde İs­tihkâm subayı olarak görev yaptı. “ı961’de Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1969’da kendi isteği ile ordudan ayrılıp sivil hayâta geçti. Basın-İlân Kurumu Genel Müdürlüğü’nde memur olarak çalıştı. 1978’de aynı kurumun Genel Müdür Yardımcılığını yürüttü. Günümüz edebiyatçı ve şairlerindendir. 1938 yılından beri […]...

Sarmal Uyak

Şiirlerdeki bir dörtlükte birinci dize ile dördüncü dizenin, ikinci dize ile üçüncü dizenin uyaklı olmasına sarma uyak (sarmal kafiye) adı verilir. Sarmal Uyak (Kafiye) Örnekleri : Biliyorum gölgede senin uyuduğunu a Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin b Nazların aleminde yumulmuş kirpiklerin b Yüzünde bir tebessüm bu ağır öğle sonu a Biraz düşündüm de derinden […]...

Düz Uyak

Bu uyak türüne  mesnevi kafiyesi de denir. Dizelerin ikişerli olarak, art arda kendi aralarında uyaklanışına düz uyak (düz kafiye) adı verilir. Düz Uyak (Kafiye) Örnekleri: Gâh odunda vü gâh suda idi a Dün ü gün kahrile kısuda idi a Ol kadar çeker idi yükler ağır b Ki teninde tü komamıştı yağır b Nice tü kalmamıştı et ü deri […]...

Uyak (Kafiye) Türleri

Dize sonlarındaki ses benzerliğine uyak ( kafiye) denir. Uyak, dize sonlarında anlam ve görev yönün­den farklı sözcük, eklerden ya da seslerden oluşur. Kafiyenin Şiirdeki Yeri Bir şiirde kafiyenin yeri hakkında üç çeşit yorum yapılır. Kafiye; başta, sonda veya ortada bulunabilir. Başta kafiyeleniş için İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı‘nın bazı eserleri örnek gösterilebilir. Sonda kafiyeleniş, günümüzdeki en […]...

Triyole

10 dizeli bir nazım biçimidir. Önce iki dizeli bölüm, sonra dörder dizeli iki bölüm yazılarak oluşturulur. Birinci bölüm ilk dizesi birinci dörtlüğün sonunda, yine birinci bölümin ikinci dizesi ikinci dörtlüğün sonunda tekrar edilir. Dört dizeli bölümlerde, eklenen dizelerin ilk üç dize ile anlam bütünlüğü sağlaması gerekir. Uyak şeması şu şekildedir: Ab aaaa bbbb....

Kıta

Yalnız ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı iki beyitlik nazım biçimine denir. En az iki en çok on iki beyitten oluşur. Dört beyite kadar olanları kıt’a, dörttten çok olanlarına kıt’a-ı kebire (büyük kıta) adı verilir. Genellikle matla beyiti olmayan gazel biçimindedir. xa/xa şeklinde uyaklanır. Genellikle iki beyitten oluşur. Aruzun her kalı­bıyla yazılabilir. Kıt’a da şairin […]...

Tekke Edebiyatı Şiiri Nazım Biçimleri

Tekke edebiyatı ürünlerinden ilahi, nutuk, sathiye ve devriye, nazım biçimi özelliğinin değil; nazım türünün adıdır. Dinsel konulu bu ürünler, biçim özellikleri yönünden koşmadır. Bu ürünler hece ölçüsünün yedi, sekiz ve on birli kalı­bıyla söylenir. Dörtlük sayısı üçle yedi arasında değişir. Bu ürünlerin kendilerine özgü ezgileri vardır. Tekkelerde düzenlenen dinsel törenlerde saz eşli­ğinde söylenmiştir. 1. NUTUK: […]...

Mektup

Mektup; kişiler, kurumlar ve kuruluşlar arasında haberleşme amacıyla yazılan yazılardır. Mektup, yazının bulunmasıyla birlikte kullanılmaya başlanan en eski iletişim araçlarındandır. Bulunabilen en eski mektup örnekleri Mısır firavunlarına ve Hititlere aittir. İslamiyet’i yaymak amacıyla Hz. Muhammed’in Mısır, Habeşistan ve Bizans hükümdarlarına gönderdiği mektuplar türün bilinen örneklerindendir. Rönesans’tan sonra Avrupa’da mektup türü büyük gelişme göstermiş; Jean Jacques […]...

Otobiyografi (Öz Yaşam Öyküsü)

Politika, bilim, sanat-edebiyat gibi alanlarda toplumun önüne çıkan kişilerin, kendi yaşamlarını anlattıkları yazılardır. Otobiyografi, biyografi ve anı türlerinde insan yaşamları anlatıldığı için ortak yönler vardır. Bunun yanında ayrılan yönler de vardır.   Anıdaki amaç, bir dönemi yansıtmak, o dönemin siyasal ve toplumsal olaylarını gözler önüne ser­mektir. Otobiyografi ise “ben” ağırlıklıdır” yani, yazar siyasal ve toplumsal […]...

Biyografi (Yaşam Öyküsü)

Yaptıkları ya da yaşadıklarıyla okurun ilgisini çe­kebilecek; bilim adamı, politikacı ya da sanatçının yaşamlarının bütün yönleriyle İncelenerek anlatıldığı yazılardır. Yaşamöyküsü yazılanlar toplumda sıra­dan insanlar değildir. Ulusal ya da evrensel anlam­da kendini insanlara kabul ettirmiş kişilerdir. Biyografi yazarı, yaşamöyküsünü anlatacağı kişi için bir ön hazırlık yapar. Kaynaklan ve belgeleri saptar. Kişinin günlüklerini, mektuplarını, çevresin­de yaşamına dair […]...

Düzyazı Türleri

Düzyazı türlerini, düşünce yazıları ve yaşantıya – kurguya dayalı yazılar olmak üzere iki ana başlıkta toplayabiliriz: Yaşantıya – Kurguya Dayalı Yazılar Öykü (Hikaye) Roman Tiyatro DİĞERLERİ:...

Soyutlama ve Somutlama

SOMUTLAMA ve SOYUTLAMA Soyut kavramların anlatılması ve kavranması zordur. Soyut kavramları anlaşılır duruma getirmek için somut anlamlı sözcüklerden yararlanılır. Buna somutlaştırma denir.   Örneğin, “güç, hüner” soyut anlamlıdır. Bu kavramları somutlaştırmak için somut anlamlı “bilek” sözcüğün­den yararlanabiliriz. “O bileğine çok güveniyor.” dedi­ğimiz zaman “güç, hüner” kavramlarını somut bir biçimde anlatmış oluruz. Bunun tersi de mümkündür. […]...

CEYHUN ATUF KANSU

  (1919-17.111.1978) Şair, yazar. İstanbul’da doğdu. Nâfi Atuf Kansu’nun oğlu­dur. İlköğrenimini Ankara Necatibey llkokulu’nda, ortaöğre­nimini Ankara Gazi Lisesi’nde (1938), yükseköğrenimini de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde (1944) gördü. Çocuk hastalıklan ihtisasından sonra Turhal ve Etimesgut Şeker Fabrikaları hastanelerinde doktorluk, Türkiye Şeker Fabri­kaları A.Ş.’nde sağlık müfettişliği yaptı. Cumhuriyet dönemi şâir ve hikâye, makale ve deneme ya­zarlarındandır. Şiire […]...

EBUBEKİR KANİ

(1712-1792)  Divan şairi. Tokat’ta doğdu. Tokat’ta okudu ve Tokat Mevlevihânesi’nde bulundu. Şiirleri ile Hekimoğlu Ali Paşa’nın dikkatini çekti. Paşa, İstanbul’a dönerken Kânî’yi de bera­berinde getirmiş ve onu Dlvân-ı Hümâyûn kalemine memur olarak yerleştirmiştir. Silistre’de de dîvan kâtipliği yaptı. 1782’de İstanbul’a geldi. Limni adasına sürgün olarak gitti. İstanbul’da öldü. Asrının mizahî mektupları, mizahî ve satirik manzumeleri […]...

KAMİ MEHMED EFENDİ

(?-1723) Divan şairi. Edirne’de doğdu. Şeyh İbrahim Efendi’nin oğ­ludur. Edirne’de medrese öğrenimi görerek 1690’da İstan­bul’a geldi, müderrislik, kadılık, Fetva Eminliği yaptı. Üs­küdar’da öldü. Mezarı Karacaahmet’tedir. Devrinin ileri gelen şairlerindendir. Kâmî mahlası ile şiir yazarların en başarılısıdır. Nazım tekniği kuvvetlidir. Sâde Türkçe ile yazılmıştır. Eserleri: 1. Divan (elyazması halindedir), 2. Firuz-nâme, 3. Âsaf-nâme, 4. Terceme-i Salfit-ı […]...