Türk edebiyatında görülen yeni nazım biçimleri ya Batı edebiyatından aktarılmış ya da şairlerimizce bulunmuştur. Türk edebiyatında ilk kez kullanılan sone, terzarima ve triyole gibi biçimler bizim için yenidir ancak Batı’da çok eski geçmişleri vardır. Yeni Türk şiirimizdeki en önemli yenilik, anlam birliğidir. Halk edebiyatındaki nazım birimi dörtlük, Divan edebiyatındaki beyttir. Çağdaş şairler in yazdıkları şiirlerdeki nazım […]...
Şiirde hece ölçüsü ya da aruz ölçüsü kullanılmadan serbest ölçüyle (serbest vezin) yazılan şiirlere denir. Uyağın kullanılıp kullanılmaması, dizelerin uzunluğu ve kısalığı, şiirin belli bölümlere ayrılıp ayrılmaması şairin isteğine bağlıdır. Serbest nazımda, şiirin dış ahenk öğeleri olan ölçü ve uyak bir kenara itildiğinden sözcüklerin uyumuna dayalı olan iç ahenk önem kazanmıştır. Türk edebiyatında bu şiirin […]...
Hece Vezniyle Meydana Getirilen Nazım Şekilleri Mâni • Halk şiirimizin en küçük ölçekli şekildir. • Ağırlıklı olarak bir tek kıtadan oluşur. • Genellikle birinci ve üçüncü mısralar serbest, ikinci ve dördünce mısralar kafiyelidir, fakat koşma tipinde olduğu gibi üçüncü mısra serbest, diğerleri de aynı kafiye¬de olan tarzda da vardır. • İlk mısrası 3 veya 4 […]...
Divan Edebiyatında Kullanılan Nazım Türleri ve Nazım Biçimleri XII. yüzyıldan başlayarak Orta Asya’da ve XIII. Yüzyıldan sonra da Anadolu’da ve bütün Osmanlı topraklarında gelişen İslami-Türk edebiyatı olan divan edebiyatı, nesir ve nazım olarak ikiye ayrılır. Bu edebiyatın, nazım ağırlıklı olduğu, kolayca görülür. Divan şairlerinin mesnevi dışındaki şiirlerini topladıkları kitapları, “divan” adını taşır ve bu sebeple […]...
Tam kafiye için iki harf veya bir uzun ünlü, ölçüt olarak alınır. Ölçüt listesinin de problemleri vardır. Mesela Divan Edebiyatı‘ndaki bir buçuk hecenin, Yeni Türk Edebiyatı’nda tam kafiye olup olmadığı bilinmemektedir. Bu konuda çeşitli fikirler üretebiliriz ama bunlar keyfîlikten öte gitmez. Şiirlerde dizelerin sonlarındaki bir ünlü, bir ünsüzün benzerliğine dayalı uyak çeşitlerine tam uyak adı […]...
Yarım kafiye, tek bir harfin benzemesiyle yapılan kafiyeleniştir. Divan Edebiyatı’nda “sadece revi ile yapılan kafiyeye, sade veya basit kafiye denir”. Yarım kafiyeye, Halk Edebiyatı örneklerinde sık rastlarız. Şiirlerde dizelerin sonlarındaki tek ünsüzün benzerlik göstermesine yarım uyak adı verilir. Huri kızlar sürmelemiş gözünü İlin aşiretin çeksin nazmı Kaldır perçemini görem yüzünü . – Bu parçada, son […]...
Şiirlerdeki bir dörtlükte birinci dize ile dördüncü dizenin, ikinci dize ile üçüncü dizenin uyaklı olmasına sarma uyak (sarmal kafiye) adı verilir. Sarmal Uyak (Kafiye) Örnekleri : Biliyorum gölgede senin uyuduğunu a Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin b Nazların aleminde yumulmuş kirpiklerin b Yüzünde bir tebessüm bu ağır öğle sonu a Biraz düşündüm de derinden […]...
Bu uyak türüne mesnevi kafiyesi de denir. Dizelerin ikişerli olarak, art arda kendi aralarında uyaklanışına düz uyak (düz kafiye) adı verilir. Düz Uyak (Kafiye) Örnekleri: Gâh odunda vü gâh suda idi a Dün ü gün kahrile kısuda idi a Ol kadar çeker idi yükler ağır b Ki teninde tü komamıştı yağır b Nice tü kalmamıştı et ü deri […]...
Dize sonlarındaki ses benzerliğine uyak ( kafiye) denir. Uyak, dize sonlarında anlam ve görev yönünden farklı sözcük, eklerden ya da seslerden oluşur. Kafiyenin Şiirdeki Yeri Bir şiirde kafiyenin yeri hakkında üç çeşit yorum yapılır. Kafiye; başta, sonda veya ortada bulunabilir. Başta kafiyeleniş için İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı‘nın bazı eserleri örnek gösterilebilir. Sonda kafiyeleniş, günümüzdeki en […]...
Şiir ya da düzyazıda ahengi sağlamak amacıyla aynı seslerin yinelenmesidir. Bir başka tanım ise: Düzyazıda, şiirde ahenk oluşturmak amacıyla aynı hecenin veya sesin tekrar edilmesine aliterasyon denir. Aşağıdaki aliterasyon örneklerine göz atalım: Eylülde melul olduğu gönül soldu da lale Bir kâküle meyletti gönül geldi bu hale Bu parçada “l” sesi yinelenmiştir. Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında […]...
İçinde “b, p, f, m, v” gibi dudak ünsüzleri bulunmayan sözcüklerle yazılan şiire lebdeğmez denir. Lebdeğmez sanatına uygun şiir söyleme Halk edebiyatında saz şairleri arasında daha yaygındır. Âşıklar söylenen sözden alırsa İnsanlar içinde hastan sayılır Hakikat dersini özden alırsa Yaratan Tanrı’ya dosttan sayılır (Selmani) Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) ‘ a Dönmek için TIKLAYIN...
Bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru anlamlı bir sözcük oluşturmasına akrostiş denir. Bu sanat, eski Yunan ve Latin edebiyatları ile Divan edebiyatında çok kullanılmıştır. Var olan bir sen bir ben bir de bu bahar, Elden ne gelir ki? Güzelsin gençliğin var. Dünyada aşkımız ölüm gibi mukaddes İnan ki bir daha geri gelmez bu […]...
Bir dize veya cümle içerisindeki kelimeleri ters çevirerek söylemeye akis diğer bir adıyla yansıma denir. * Her inişin bir yokuşu, her yokuşun bir inişi vardır. (Atasözü) * Yemek için yaşamamalı, yaşamak için yemelidir. (Moliere) * Didem ruhunu gözler, gözler ruhunu didem Kıblem olalı kaşın, kaşın olalı kıblem (Nazim) Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) ‘ a Dönmek için TIKLAYIN...
Aynı kelime köklerinden türeyen sözcükleri aynı beyitte kullanma sanatına iştikak diğer bir adıyla türetme denir. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler (Yahya Kemal Beyatlı) «s Karşısında nice erbab-ı denaât titrer Hâkim-i mahkeme-i hükm-i cezadır kalemim (Eşref) Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) ‘ a Dönmek için TIKLAYIN...
Bir cümlenin içinde veya cümlelerde birden fazla sözcüğün sonlarındaki harf ve ses benzerliklerine içuyak diğer bir deyişle seci denir. Seci, düzyazıda kullanılan uyak olarak da tanımlanabilir, özellikle Divan düzyazısında seçili anlatım bir amaç sayılmıştır. (Altı çizili sözcükler seciye örnektir.) llahil Kabul senden, rssL senden. İlâhi! şifâ sendenderd senden. İlâhi! Gönlüm oduna her ne vaktınsaol […]...
Hem yazılışları hem söylenişleri bir, anlamlan farklı iki sözcüğü bir arada kullanmaya cinas denir. Cinasın en yaygın iki biçimi şudur: a) Tam Cinas: Söyleniş ve yazılışları bir, anlamları farklı iki sözcükle yapılan cinastır. “* Bir güzel şuha dedim iki gözün sürmelidir Dedi vallahi seni Hind’e kadar sürmelidir Sürmelidir gözünde sürme var sürgün etmelidir Cânansız […]...
Söylenen bir düşünceyi inandırıcı kılmak ve pekiştirmek amacıyla söze bir atasözü ya da özdeyiş katmaya irsal-i mesel denir. Bu sanat hayal ve duygudan çok düşünceye dayanır. Güçlendirilmek istenen düşünce kendisi ile ortak yönü olmayan bir başka düşünceyle birlikte kullanılır ve sonuçta verilen örnekle bu düşünce okuyucuya benimsetilmiş olur. İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah Yardımcısıdır […]...
Bir düşünceyi daha güçlü anlatmak için, söylenen sözden döner gibi davranmaya rücu denir. Sanatçı; nükte, üzüntü, sevinç, heyecan, dehşet … durumlarında anlatımı daha güçlü ve canlı kılmak için rücu sanatına başvurabilir. Rü-cuda, önceki sözden dönüş yok, fakat döner gibi yapma vardır. Amaç, anlamı pekiştirmektir. Dönüşler art arda gelebilir. Alnın bir sitare-i nev, yok bir âfitâb […]...
“Tedriç” sözcük anlamıyla “derecelendirme” demektir. Edebiyatta ise bir düşünceyi derece derece yükselten veya indiren bir düzen içinde sıralamaya tedriç denir. Tedriç iki türlüdür: a) Yükselen Dereceleme: Anlatımda, kavramların küçükten büyüğe, azdan çoğa doğru sıralanmasıdır. «• Geçsin günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar Zaman sanki bir rüzgar ve bir su gibi aksın (Enis Behiç Koryürek) Makber (mezar), makber […]...
A. ŞİİRİN BİÇİM YÖNÜNDEN İNCELENMESİ 1. Nazım biriminin (dörtlük,beyit) belirtilmesi, 2. Kaç dörtlükten veya kaç beyitten oluştuğunun belirtilmesi, 3. Şiirin ölçüsünün ve duraklarının belirtilmesi, 4. Kafiye (kafiye çeşitleri belirtilecek) ve rediflerin gösterilmesi, 5. Kafiye şemasının gösterilmesi. B. ŞİİRİN İÇERİK YÖNÜNDEN İNCELENMESİ 1. Anlamı bilinmeyen kelime ve deyimlerin açıklanması, 2. Şiirin bölümler halinde açıklanması, 3. Şiirin […]...