Bozkurt Destanı

Bozkurt Destanı Nedir Hakkında Özet Bilgi

Bozkurt Destanındaki anlatılanlara göre Göktürkler bir sa­vaşta mağlup olurlar. Herkes ölür ve geriye yaralanmış bir Türk kalır. Bu genç Türk dişi kurt tarafından sahiplenilerek beslenip yetiştirilir. Sonraki zamanlarda Göktürkler bu boz kurttan tekrar türerler. (Bu nedenle Uygurların Türeyiş Destanıyla karıştırılmamalıdır.) Bozkurt Destanıyla ilgili tüm detaylar Çinlilerin yazılı kaynaklarından edindiğimiz bilgilerdir.

Bozkurt Destanı Konusu

Milattan sonra 6. asırdan 8. asır ortalarına dek egemenlik sürmüş Göktürklerin soy ağacı ve var olabilme öyküsüdür bir bakıma. Türk milletinin yeni bir dal biçiminde yeniden türemesi olarak da adlandırabileceğimiz Bozkurt Destanı, Bilge Kağan’ın Kök Türk Kitabelerindeki hitabetinin ilk tümcesi olan: “Ben Tengri gibi, Tengriden olmuş Türk Bilge Kağan, Tengri istediği için, hakanlık tahtına geçtim” tümcesi ile beraber ele alınacak olursa Türk ulusunun nasıl bir biçimde
kutsallaştırılmak istenildiğini de dile getirilmektedir.

Bozkurt efsaneleri, Türk mitolojisinin en önemli ve etkileyici kısımlarından biridir. Türk mitolojisinde, genellikle tüm bir millet yok edilir ve geriye sadece bir çocuk kalır. Bu özellik, Türk kültüründe çok sayıda efsanede görülebilir. Bozkurt Destanı da bu efsanelerden biridir ve Türklerin Batı Denizi adlı bir yerde yaşadıklarını anlatır. Ancak bu Batı Denizi, aslında Aral Gölü olabilir.

Ayrıca, Altay Dağları ya da Tanrı Dağları üzerinde bir göl olduğu da söylenir. Destanda anlatılan tek çocuğun kolları ve bacaklarının kesilerek bir bataklığa atılması da Türk mitolojisinde önemli bir yer tutar. Benzer bataklık motifleri, Hun ve Macar efsanelerinde de bulunur. Bozkurt efsaneleri Türk kültüründe derin bir iz bırakmış ve hala anlatılmaktadır.

Bozkurt Destanı Çinlilerin kaynaklarında bulunmaktadır. Farklı varyantları olsa da ana hatlarıyla aynı ancak adların Çince yazılması nedeniyle oluşan farklılıklar nedeniye ayrı görünen üç varyant biçiminde yazılmıştır.

Bozkurt Destanı’nda da ifade edildiği gibi, Göktürkler, Göktengri’nin gönderdiği bir dişi boz kurt ile bir Türk’ün neslinden geldiklerini düşünüyorlardı.

Bozkurt simgesinin bütün Türklerin milli simgesi olmasının bir sebebi de kurtların sürekli özgür olması ve özgürlüğü için canını bile feda etmeyi göze almasıdır. Türkler de kendi özgürlüğüne çok fazla ehemmiyet gösterdiklerin için kendi milletlerini kurtlarla özleştirmişler ve kurtu kendi simgeleri haline getirmişlerdir.

Türklerin geçmişte Bozkurt’a önem vermekten ziyade her zaman kutsal kabul ettiklerini görmekteyiz. Özellikler Göktürklerin devletin resmi bayrağının gök mavisi renginin (mavi, Göktengri’yi ifade etmektedir) üstünde boz kurt başıydı. Bunun dışında, günümüzdeki Türk cumhuriyetlerindeki bazı özerk cumhuriyetler de devletin resmi bayraklarında boz kurtu birer sembol olarak kullanmaktadır.

Bozkurt, günümüzde Türk milliyetçiliğinin de vaz geçilmez simgesidir. Bozkurt Destanı ve Ergenekon Destanı, Büyük Türk Destanı’nın birer parçasıdır ve Göktürkler dönemini ele alır. Ergenekon Destanı, Bozkurt Destanı’nın ana çizgileri üzerine kurulmuş olup, bu destanın serbestçe genişletilmiş biçimidir diyebiliriz.

Daha doğrusu Bozkurt Destanı ile kaynağını belirleyen Türk soyu, Ergenekon Destanı ile de gelişip güçlenmesini, yayılış ve büyüyüş dönemlerini anlatmıştır. Çin tarihlerinin de yazmış olduğu Bozkurt Destanı’nın bittiği yerde, Ergenekon Destanı başlar. Bozkurt Destanı’nın devamı, Ergenekon Destanı’dır.

Bozkurt Destanı Özet Oku

Bozkurt Destanının Hikayesi Varyasyonları

Birinci Varyasyon

Kuzeyinde Hun Ülkesi’nin yer aldığı bölgede, So adı verilen bir devlet mevcuttu. Bu ülkede, soy bakımından Hunlarla aynı kökenden gelen Göktürkler yaşamaktaydı. Ancak bir gün Göktürkler, So Ülkesinden ayrılmaya karar verdiler. Bu ayrılık sürecinde, başlarında Kagan Pu adında bir genç lider vardı ve Kagan Pu’nun tamı tamına on altı tane kardeşi bulunmaktaydı. İlginç bir şekilde, on altı kardeşten birinin annesi bir kurttu.

Kagan Pu’nun liderliğindeki Göktürkler, So Ülkesinden ayrılmadan önce uzun bir süre kalmışlardı. Göktürklerin bu ülkeden ayrılma sebepleri arasında bir takım farklı etkenler yer almaktaydı. Öncelikle, So Ülkesi’nin kısıtlı kaynakları nedeniyle Göktürklerin yaşam koşulları oldukça zorlu hale gelmişti. Ayrıca, Göktürkler ve So Ülkesi arasında zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanıyordu ve bu durum da Göktürklerin ayrılma kararını hızlandırdı.

Kagan Pu’nun liderliği altında hareket eden Göktürkler, ayrılık sonrası yeni bir devlet kurarak kendi özgür iradeleriyle hareket etme fırsatını yakaladılar. Bu sırada Kagan Pu’nun on altı kardeşi arasında ilginç bir hikaye yaşandı. On altı kardeşten birinin annesi, bir kurttu. Bu durum, kardeşler arasında bazı farklılıkların doğmasına sebep oldu. Ancak tüm bu farklılıklara rağmen, Göktürkler yeni devletlerini kurmayı başardılar ve tarih sahnesinde önemli bir yer edindiler.

Annesi, Göktürklerce en kutsal varlıklardan biri olarak kabul edilen bir kurttu. Bu nedenle, genç adamın annesi, doğaüstü güçleri olan rüzgar ve yağmuru kontrol edebilme yeteneğine sahipti. Bu yeteneği sayesinde, genç adamın annesi, kabilelerinin koruyucusu olarak kabul edilirdi. Ancak bir gün, Göktürkler So Ülkesi’nden ayrıldılar ve düşmanları tarafından bir baskına uğradılar. Bu baskın sonucunda, tüm Göktürkler yok edildi ve sadece on altı kardeşten biri hayatta kalmayı başardı. Kurtulan kardeş ise, annesi bir kurt olan delikanlıydı.

Delikanlının annesiyle olan bağı, ona doğaüstü güçler ve cesaret veriyordu. Ancak, tüm kardeşlerini ve soydaşlarını kaybettikten sonra, delikanlı büyük bir acı ve yalnızlık hissetti. Ancak, annesinden aldığı güç sayesinde, hayatta kalmayı başardı ve Göktürklerin hikayesiyle birlikte yolculuğuna devam etti. Delikanlının annesi olan kurt, onun için sadece bir anne değil, aynı zamanda bir lider ve rehberdi.

Delikanlı, annesinin öğrettiklerini kullanarak güçlü ve zeki bir lider haline geldi. Göktürklerin yeniden güçlenmesi için elinden geleni yaptı ve sonunda Göktürk İmparatorluğu’nu kurdu. Ancak, annesinin mirasını unutmadı ve Göktürklerin lideri olarak her zaman doğaüstü güçlere saygı gösterdi. Onun önderliği ve annesinin öğrettikleri, Göktürklerin hayatta kalmasını sağladı ve tarih sahnesinde yerini aldı.

Bu delikanlı, yaz tanrısının kızıyla kış tanrısının kızından oluşan iki karısı vardı. Baskın sonrasında her birinden ikişer oğlu oldu. Zamanla halkın sayısı arttı ve çocuklardan en büyüğü, o dönemde Göktürk dilinde olmayan bir adla kendilerine hakan seçildi. Yeni seçilen hakan, eski adını bırakarak Türk adını aldı ve boyun adı da Asine oldu.

Türk adıyla tahta çıkan yeni hakan, Göktürklerin lideri olarak, onların geleneksel değerlerini ve inançlarını korudu. O, doğaüstü güçlerin ve hayvanların saygınlığına olan inançlarını sürdürdü ve halkın ona duyduğu saygıyı kazandı. Hakan, halkının refahı için mücadele ederken, aynı zamanda yeni topraklar keşfetmek ve imparatorluğunu genişletmek için savaştı.

Asine, Türklerin güçlü bir liderliğe ihtiyaç duyduğu dönemde tahta çıktı ve onları bir arada tutmak için büyük bir çaba harcadı. İmparatorluğunun sınırlarını genişletmek için savaştı ve zaferler kazandı. Ayrıca, halkının refahını artırmak için adaleti sağlamak için çalıştı ve halkının ihtiyaçlarını karşılamak için ticareti teşvik etti.

Asine, Türk halkının sevgisini ve saygısını kazandı ve imparatorluğunun gücünü ve zenginliğini artırdı. Onun liderliği altında, Türkler Asya’nın en güçlü imparatorluklarından biri haline geldi.

Bozkurt Destanı Kısaca

İkinci Varyasyon

Bu varyasyon, Çinli devlet adamı Çjan-Ken’in batı ülkelerini gezerken Milattan Önce 119 yılında gördüklerini ve duyduklarını kaydettiği ve Çin İmparatoruna sunduğu notlar arasında yer alan bir nottur. Abdülkadir İnan’ın “Türk Destanlarına Genel Bir Bakış” adlı makalesinde bahsedilen bu not, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı (1954)’ndan alınmıştır.

Çjan-Ken, Çin İmparatoruna sunduğu bu notta, batı ülkelerinde gördüğü ve duyduğu her şeyi detaylı bir şekilde aktarmıştır. Bu notta, gördüğü coğrafyaların ve yerlerin yanı sıra, o zamanki batı ülkelerinde yaşayan halkların kültürleri, gelenekleri ve inançları hakkında da bilgi verilmiştir.

Abdülkadir İnan’ın makalesinde belirtildiği gibi, bu notlar destanlara kaynaklık etmiştir. Bu kaynaklardan biri olan “Alp Er Tunga Destanı”, Çjan-Ken’in batı ülkelerindeki gezisi sırasında duyduğu bir öyküye dayanır ve Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle, Çjan-Ken’in notları Türk kültürünün tarihinde önemli bir yer tutar.

Hun ülkesindeki hayat, güçlü liderlik ve aile bağlarına dayanıyordu. Bu bağlar, Göktürklerin So Ülkesinden ayrılmasıyla zayıflamaya başlamıştı. Hun ülkesinde bulunan bir kişi, Usun Hani adlı bir liderin Gummo unvanını taşıdığını duyduğunu ifade eder. Gunma’nın babası, Hunların batısında bulunan bir ülkenin lideriydi ve bir savaşta Hunlar tarafından öldürüldü. Yeni doğan Gunmo, düşmanlar tarafından öldürülmek üzere kirlere atıldı. Ancak kurtlar ve kuşlar, çocuğu korumak için bir araya geldi. Bir dişi kurt, çocuğu sütüyle besledi.

Bu olay, Hun Hakani tarafından fark edildi ve çocuğu kendi himayesi altına aldı. Gunmo, Hun lideri tarafından kabul edildi ve Hun topluluğunun bir parçası oldu. Hun lideri ona eğitim verdi ve onu yetiştirdi. Gunmo, babasının ülkesini geri almak için mücadele etti ve başarılı oldu. Hun lideri, ona liderlik görevini devretti ve Gunmo, kendi topluluğunu yönetmeye başladı. Bu olay, Hun ülkesindeki güçlü liderlik ve aile bağlarının önemini bir kez daha gösterdi.

Özellikleri

  • Bozkurt Destanı’na göre Türkler bir savaşta yenilir ve tek başına yaralı Türk bir Bozkurt tarafından kurtarılır.
  • Bu Bozkurt, Türk’ü besleyip büyütür ve Göktürkler bu dişi kurttan yeniden çoğalırlar.
  • Kök Türklerin bayrağı mavi rengin üzerinde Bozkurt başıydı ve günümüzde de bazı Türk cumhuriyetlerinin bayraklarında Bozkurt sembolü kullanılmaktadır.
  • Bozkurt, bugün Türk milliyetçiliğinin sembolüdür ve Türkler tarih boyunca onu kutsal saymışlardır.
  • Türkler, Tengri’nin gönderdiği bu dişi Bozkurt ile ilk Türk’ün soyundan geldiklerine inanıyorlardı.
  • Bozkurt, Türklerin ulusal sembolü haline gelmiştir ve Türkler özgürlüğe çok önem verdiği için kendilerini Bozkurt ile özleştirmişlerdir.
  • Bozkurt Destanı ve Ergenekon Destanı, Büyük Türk Destanı’nın bir parçasıdır ve Göktürkler çağını konu alır.
  • Çin kaynaklarından edinilen bilgilere göre de bu destanla ilgili bilgiler günümüze kadar gelmiştir.
  • Ergenekon Destanı, bu destanın ana çizgileri üzerine kurulmuş ve Türk soyunun gelişimini anlatmaktadır.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir