Mahallileşme Akımı
Mahallileşme Akımı Nedir Ne Demektir
Divan edebiyatındaki “Mahallileşme Akımı“, edebî anlamda bir yenilik ve zenginlik getiren bir akımdır. Bu akım, genel olarak yaşanılan coğrafyanın, sosyal hayatın ve gerçek olayların şiirsel eserlere yansıtılmasını temel alır. Aynı zamanda, dilde sadeleşme ve yerli nazım biçimlerine yönelme gibi özellikleri bünyesinde barındırır.
Divan şiirinde Mahallileşme hareketinin ortaya çıkışı, geleneksel ve sınırlı kalıpların dışına çıkma isteğiyle şekillenmiştir. Şairler artık sadece hayalî aşkları ve idealize edilmiş kavramları işlemek yerine, çevrelerinde olup bitenleri, günlük hayatın içinde cereyan eden olayları ve insan ilişkilerini de şiirlerine taşıma eğilimi göstermişlerdir.
Bu akımın bir diğer önemli yönü de dildeki sadeleşmedir. Divan edebiyatının klasik şiir dilindeki ağırlık ve karmaşıklık, bu akım ile birlikte yerini daha anlaşılır ve samimi bir dil kullanımına bırakmıştır. Şairler, halkın günlük konuşma dilini şiirlerine yansıtarak, daha geniş bir kitleye ulaşmayı amaçlamışlardır. Kendinden önceki akım olan Türkî-i Basit Akımı ile karıştırılmamalıdır.
Mahallîleşme Akımı aynı zamanda yerli nazım biçimlerine de ağırlık vermiştir. Şairler, geleneksel gazel, kaside gibi nazım biçimlerinin yanı sıra halk edebiyatından esinlenerek yeni nazım şekilleri oluşturmuşlardır. Bu da edebiyatın zenginliğini artırmış ve farklı tatlar sunmuştur.
Mahallileşme Hangi Dönemde Başlamıştır – Ortaya Çıkışı
Halk şiiri ile divan şiirinin özgün söyleyişleri arasındaki kucaklaşmanın bir ürünü olarak ortaya çıkan bu hareket, derinlemesine incelendiğinde oldukça zengin ve etkileyici bir evrimi ifade eder. Bu akımın temelinde İstanbul’un eşsiz özellikleri ve zengin kültürel dokusu yatar. Şehrin sadece fiziksel konumu değil, aynı zamanda yaşam tarzı, keyifleri, eğlenceleri ve hatta insanların kullandığı dil ve anlatım biçimleri da edebi akımlardan en dikkati çekenin şekillenmesinde etkili olmuştur.
Divan edebiyatının soyut ve mistik dünyasının yanı sıra, mahallîleşme akımıyla birlikte somut ve günlük hayata dair konular da şiirin merkezine taşınmıştır. Sanatçılar artık sadece duygusal aşkların ve metafizik kavramların peşinde değil, aynı zamanda İstanbul’un sokaklarında cereyan eden olayları, insan ilişkilerini ve yaşamın güzelliklerini de dile getirmişlerdir.
İran etkisindeki divan şiirinin egemenliğine son veren bu akım, yerli şiir zevkini yeniden canlandırmıştır. İstanbul’un renkli atmosferi ve çeşitliliği, yerli şairlere ilham kaynağı olmuş ve ortaya yeni bir şiir dilinin doğuşunu getirmiştir. Bu dil, sadeleşme eğilimleri ve halkın günlük konuşma dilini yansıtma çabalarıyla şekillenmiştir.
Mahallîleşme akımının etkisi, sadece söyleyişte değil, nazım birimi ve ölçüde de kendini göstermiştir. Bu hareketin önde gelen isimlerinden olan Nedim, geleneksel aruz ölçüsü yerine hece ölçüsü ile türküler yazarak yeni bir tarzın öncüsü olmuştur. Bu da divan şiirinin kalıplarından uzaklaşarak daha halka hitap eden bir çizgiye yönelmesine vesile olmuştur.
Divan şiirine Türklerin kazandırdığı şarkı nazım biçimi mahallîleşme hareketinin etkisiyle ortaya çıkmıştır.
Mahallileşme Akımının Temsicileri ve Öncüleri
Osmanlı dönemindeki eski Türk edebiyatının çeşitliliği ve derinliği içerisinde, 18. yüzyılın gelmesiyle birlikte şairlerin mahallî unsurlara olan ilgisi giderek artmıştır. “Necati Bey, Bakî, Taşlıcalı Yahya” gibi isimler, bu dönemde değişen oranlarda mahallî temaları şiirlerine dahil etmişlerdir. Ancak 18. yüzyılda, edebiyat sahnesine damgasını vuran bir şair, mahallî öğeleri şiirin içine en mükemmel ve başarılı şekilde yediren isim olarak öne çıkmıştır – o da Nedim‘dir.
Nedîm, önceki şairlerden farklı bir tarzla, mahallî öğeleri şiirlerinde adeta sanatın zirvesinde kullanmıştır. Onun şiirleri, adeta bir tabloyu canlandıran renkler gibi, Lale Devri’nin renkli ve çeşitli hayatını yansıtır. İstanbul’un sokaklarını, tarihsel olayları ve insanları, bütün canlılığı ve samimiyetiyle sade bir Türkçe ile anlatarak mahallîleşme akımının öncülerinden biri olmuştur. Bu akımın özünü en iyi şekilde temsil eden isim olarak, Nedîm’in adı mahallîleşme kavramıyla özdeşleşmiştir.
Nedîm’in yanı sıra, bu akımın diğer bir önemli temsilcisi de 19. yüzyılın ünlü şairlerinden Enderunlu Vasıf‘tır. Vasıf da, mahallîleşme akımını izleyerek kendi eserlerinde Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine dair izleri titizlikle işlemiştir. Onun şiirlerinde saray hayatı, günlük yaşam ve dönemin önemli figürleri yine aynı canlılıkla anlatılmış, edebiyatın tarihsel bir ayna gibi işlev görmesi sağlanmıştır.
Mahallileşme Akımının Özellikleri
Divan edebiyatında Mahallîleşme Akımı’nın özelliklerini daha ayrıntılı bir şekilde aşağıdaki maddelerde bulabilirsiniz: Divan Edebiyatında Mahallîleşme Akımı: Yerelden Evrensele
Mahallîleşme Kavramı: Coğrafyanın, kültürün ve gerçek hayatın şiire yansıması anlamına gelir. Bu akım, şairlerin kendi yaşadıkları toplumun günlük hayatını, örf ve adetlerini, coğrafyasını şiirlerine taşıma çabasıdır.
Sadeleşme ve Yerel Dil: Mahallîleşme akımı, dilde sadeleşmeyi hedeflemiştir. Şairler, ağır Arapça ve Farsça kelimeleri en aza indirgeyerek, halkın anlayabileceği yerel kelimeleri tercih etmişlerdir.
Yerel Nazım Biçimleri: Bu akım, yerel nazım biçimlerine yönelmeyi içerir. Şairler, yerel halk şiir geleneğinden esinlenerek yeni nazım biçimleri geliştirmişlerdir. Böylece, şiirler hem ulusal hem de evrensel bir anlam taşıma özelliği kazanmıştır.
Kültürel Zenginlik ve Renklilik: Kültürel çeşitliliğin ve zenginliğin şiirde yansıtılmasıdır. Şairler, yerel geleneklerden, mitlerden, efsanelerden ve halk hikayelerinden ilham alarak eserlerini renklendirmiştir.
Toplumsal Eleştiri: Yerel yaşamın gerçeklerine odaklanarak toplumsal eleştiri yapma fırsatı sunmuştur. Şairler, halkın yaşadığı zorlukları, sevinçleri ve acıları dile getirerek toplumsal duyarlılık oluşturmuşlardır.
Halk Kültürü Unsurları: Halk şairleri, halk kültürünün zengin unsurlarını şiirlerine dahil etmişlerdir. Atasözleri, deyimler, masallar, efsaneler ve halk şarkılarından alıntılar eserlere otantik bir kimlik kazandırmıştır.
Mahallî Kahramanlar ve Olaylar: Şairler, yerel halkın kahramanlarını ve olaylarını şiirlerine taşıyarak yerel kimliği vurgulamışlardır. Böylece, halkın kolektif hafızasını şiirler aracılığıyla canlandırmışlardır.
Bu akım, divan edebiyatının sınırlarını genişleterek halkın yaşamından, kültüründen ve coğrafyasından beslenmiştir. Şairler, yerel değerleri evrensel bir anlam taşıyacak şekilde işlemiş, böylece edebiyatta birbirine yaklaşan farklı kültürel unsurların sentezini oluşturmuşlardır.
Divan Şairlerinin Şiirlerindeki Yansıması
Mahallileşmeyi biçim, içerik ve Türkçenin kullanımı olmak üzere üç ana başlık altında değerlendirirsek divan şairlerinin şiirlerinde mahallileşmenin kendini en çok Türkçenin kullanımında gösterdiğini, içerik olarak da bu anlamda çok zengin olduğunu söyleyebiliriz. Yalnız biçim olarak klasik anlayışın dışına çıkılmamıştır.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi mahallileşme, bir edebî anlayış olarak akım olmanın birçok ilkesine sahiptir. Bu nedenle onu, kendi şartları içinde değerlendirerek akım olarak nitelendirmenin yanlış olmayacağını düşünüyoruz. Sonuçta hangi adla adlandırılırsa adlandırılsın mahallileşme, divan şairlerinin yaşadıkları topluma uzak kalmadıklarının, şahit oldukları bazı gerçek olaylar da dahil olmak üzere sosyal ve kültürel hayata dair sayısız unsuru eserleri vasıtasıyla bugüne taşıdıklarının güzel bir kanıtıdır.
H. Dilek Batislam, yüksek lisans tezinde Nedim Divanı’ndaki mahallî unsurları inceleyerek, bu akımı “hareket” kavramıyla açıklar. Onun çalışmasına göre, bu kavram Arap ve özellikle İran edebiyatlarının etkisi altında gelişen divan şiirimizde önemli bir rol oynamıştır. Dilin sadeleşmesiyle başlayan bu hareket, zaman içinde şekil ve içeriğe de yansıyarak, edebiyatın kendi toplumumuza ve yaşam tarzımıza yönelmesine kadar geniş bir millileşme süreci oluşturmuştur.
Ancak “Nedîm’in şiirlerinde kullandığı atasözleri ve deyimler” üzerine yazdığı bir makalede, şiirlerindeki mahallî unsurları ele alırken bu olgudan “akım” olarak bahseder. Onun analizine göre, Nedîm’in eserlerinde görülen mahallileşme akımı, daha fazla bir hareket olarak kabul edilebilir.
Sonuç olarak bu akım, edebiyatın zengin ve renkli bir dökümünü sunarak halkın yaşamından alınmış gerçeklerin, evrensel anlam taşıyan ifadelerle buluştuğu bir platform yaratır. Bu akım, edebiyatın evrildiği ve halkla daha yakın bir temas kurduğu dönemleri temsil eder.