Anadolu Uygarlıkları

Anadolu Uygarlıkları (Anadolu Medeniyetleri) Devletler İmparatorluklar

Medeniyetlerin meydana gelmesinde etkili olan bütün vasıfları bünyesinde barındıran Anadolu Mezopotamya ve Mısır’ın ardından büyük medeniyetlerin kurulduğu bir diğer bölge olmuş Tunç Çağı’ndan itibaren Anadolu’da güçlü devletler kurulmaya başlamıştır.

Paleolitik Çağ

Yaklaşık 400 bin yıl önce başlayan ve 7 bin yıl kadar süren bir dönemdir. Bu dönemde insanlar, buzul çağının etkisiyle mağaralarda yaşamak zorunda kalmıştır. Avcılık ve toplayıcılıkla geçimlerini sağlamak için basit taş aletler kullanmışlardır.

Paleolitik Çağ, Alt, Orta ve Üst olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır. Anadolu’da en eski yerleşim yeri Yarımburgaz Mağarası’dır ve Karain Mağarası da önemli bir yerleşim yeridir. Bu dönemde Neanderthal ve Homo Sapiens insan türlerinin kemikleri bulunmuştur. Son evresinde, Homo Sapiens Sapiens ortaya çıkmış ve ince taş aletler kullanılmaya başlanmıştır. Mağara duvarlarında yapılan duvar resimleri, av kültürünün başladığını göstermektedir.

Buzul Çağı’nın sona ermesiyle Mesolitik Çağ başlamıştır. Bu dönemde taş alet endüstrisi gelişmiş ve çevre koşullarına uygun olarak hayvan avcılığına odaklanılmıştır. Mesolitik dönemde, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yerleşimler görülmüş ve insanlar sanatsal ifadelerde bulunmuştur. Mağara duvarlarındaki kırmızı boya ile yapılmış resimler bu döneme aittir.

Neolitik Çağ

İnsanlığın sosyo – ekonomik nizamının başlangıcını oluşturan bir dönemdir. Bu dönemde avcılık ve toplayıcılık yerini tarım ve hayvancılığa bırakmıştır. İklim koşullarının değişmesiyle insanlar su kaynaklarına yakın bölgelerde yerleşik düzene geçmişlerdir.

Toprağa bağlanan insanlar, güneşte kurutulan çamurun sağlamlığını keşfederek konutlar yapmışlardır. Bu dönemde “bereketli hilal” olarak adlandırılan bölgede tahılların üretimi başlamış ve bu durum yerleşimlerin kalıcı olmasını sağlamıştır. Aynı zamanda depolama yöntemleri de geliştirilmiştir.

Neolitik Çağın sonlarına doğru genel bir çöküş yaşanmış, yerleşimler terk edilmeye veya küçülmeye başlamıştır. İklim değişiklikleri ve salgın hastalıklar bu durumun etkili olduğu düşünülmektedir.

Kalkolitik Dönem

Neolitik Çağ’da kurulan köy topluluklarının daha gelişmiş hale geldiği bir dönemdir. Çiftçilik ve köy hayatı batıya ve kuzeye doğru yayılmış, toplumsal yapıda önemli değişikliklere yol açmıştır.

Bu dönemde tahıl ticareti ve üretime odaklanma, toplumda farklı sınıfların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Zanaatçılar, yöneticiler, din adamları ve bürokratlar gibi toplumsal sınıflar oluşmuş, gerçek savaşlar başlamış ve ayrıcalıklı bölgeler belirmiştir. İlk kent toplumlarının çekirdeği olan devlet kurumları da bu dönemde oluşmaya başlamıştır.

Mezopotamya, yeni oluşan alüvyonlu ovalarıyla Yakındoğu kültüründe önemli bir merkez haline gelmiştir. İlk “ön kent” kültürü olarak adlandırılan Ubeyd kültürü, Mezopotamya’da etkili olmuştur. Ubeyd yerleşmesinde sulanabilir topraklar tapınağın denetimi altına girmiş ve görkemli tapınaklar, saraylar ve askeri tesisler inşa edilmeye başlanmıştır.

Bu örgütlenme, madencilik gibi uzmanlık alanlarını da kontrol altına almış ve Güneydoğu ve kısmen Doğu Anadolu’yu etkilemiştir. Son Kalkolitik Dönem’de ise Uruk kültürü bu dönemin yerini almıştır.

Ekonomik Model:

Kalkolitik Dönemde, Anadolu’da madenciliğin başlaması ve çömlekçi çarkının keşfi önemli gelişmelerdir. İlk Kalkolitik Çağ’da Anadolu’da yaşayan topluluklar hakkında tam bir aydınlanma sağlanamamış olsa da, Halaf kültürünün Kuzey Suriye’deki Tel Halaf höyüğünden etkilendiği ve Hacılar ve Canhasan kültürlerinin Orta Anadolu’da geliştiği bilinmektedir. Birçok yerleşme savunma amaçlı olarak surlarla çevrilidir. Bu dönemin belirgin özelliği kırmızı boyalı bezenmiş çanak çömleklerdir. Hacılar çanak çömleğinde insan veya hayvan biçimli kaplar da bulunur. Maden kullanımı henüz yaygın değildir, ancak kemik aletler sıklıkla kullanılır.

Orta Kalkolitik Çağ’da, Halaf kültürünün etkisi görülen bu dönemde Anadolu’nun güneydoğusu ile batı ve iç bölgeleri arasında farklılıklar ortaya çıkar. Bezenmiş kaplar yerini genellikle bezemesiz Ubeyd kültürüne ait seri üretim kaplara bırakır. Bu dönemde mülkiyet işareti olarak “mühür” ve “yazının ilk örnekleri” ortaya çıkar. Bu dönemde muhtemelen bir göç dalgası yaşanmıştır. Buluntular, yeni gelen kültürün siyah renkli, çizgi veya oyma bezemeli çanak çömleklerini Anadolu’ya getirdiğini göstermektedir. Kuruçay, Yarımburgaz, Tülintepe, Değirmentepe ve Yümüktepe bu dönemi en iyi temsil eden yerleşimlerdir.

Son Kalkolitik Çağ, Mezopotamya’daki Ubeyd kültürünün yerini Uruk kültürüne bıraktığı dönemdir. Güneydoğu Anadolu tamamen Uruk kültürünün etkisi altındadır. Uruk tüccarları bölgede koloniler kurarak kendi kültürlerini de getirmişlerdir. Bu dönemde madencilik gelişmiştir. Yüzeyden toplanan maden parçacıklarıyla yetinilmeyip ocaklardan maden çıkarılmıştır. Silahlar ve heykeller gibi eserler için bu madenler kullanılmaya başlanmıştır.

Hititlerden Önceki Anadolu: Hattiler ve Diğer Krallıklar

Anadolu, MÖ 2000-1800 senelerinde Asur Krallığının Anadolu coğrafyasında ticaret Kolonileri kurmasıyla birlikte yazıyı kullanmaya başlamış ve tarihi devirlere girmiştir. Günümüze kalan yazılı kaynaklarda görüldüğü gibi bu devirde Anadolu’da birbirinden ayrı yer zamanda kurulan küçük krallıklar bulunuyordu. En önemli krallık Purushanda Krallığı’ydı. Belgelerde, bu krallıkla birlikte Hititlere adını veren ve merkezi Hattuş olan Hatti, Urşu, Mama, Landa, Zalpa ve Kuşşara Krallıklarını görebilmekteyiz.

Hattiler Anadolu’nun yerli halkı kabul edilmekle birlikte Anadolu’ya Kafkasya üzerinden göç ettikleri de varsayılmaktadır. Orta Anadolu’da günümüz Çorum havzasında Alacahöyük’ü başkent yapan Hattiler’e ait en eski bulgulara da burada ulaşılmıştır. Hattiler’e ait olduğu kabul edilen 13 Kral-Prens Mezarı başta olmak üzere güneş kursları, heykelcikler, altın kupalar ve başka birçok esere ulaşılmıştır. Öte yandan Tokat Horoztepe’de de ana tanrıçaya ait idoller (mini putlar) ve tören zilleri bulunmuştur.

Hattiler’in Alacahöyük dışında yerleşim yerleri arasında, Alişar, Horoztepe, Ahlatlıbel, Etiyokuşu ve Mahmatlar yer almaktadır. Siyasi anlamda varlıklarına Hititler son vermiştir. Anadolu Yarımadası’nın bilinen en eski adı Hatti Ülkesidir. Hitit İmparatorluk Çağı’nda dahi Anadolu Hatti ülkesi olarak adlandırılmıştır. Anadolu’nun en eski medeniyetlerinden biri olan Hattiler’de gelişmiş bir inanç sistemi oluşmuştur. Çok tanrılı olan Hattiler’de hayvan biçimli tanrılar kültü de gelişmiştir. Bu anlamda en önemli hayvansal tanrıyı boğa oluşturmuştur.

Ölü gömme kültürüne de sahip olan Hattiler’de ölüler “hoker pozisyon” adı verilen ceninin anne rahmindeki şekliyle gömülmüştür. Anadolu’nun Tarih Öncesi Dönemlerden itibaren önemli bir yerleşim alanı olmasında coğrafi konumu, bereketli toprakları, uygun iklim şartları, göç ve ticaret yolları üzerinde olması gibi unsurlar etkili olmuştur. Anadolu uygarlığının oluşmasında Mısır ve Mezopotamya kültürünün etkisi oldukça fazladır.

Hurriler

Mardin civarında ilk izlerine rastlanan Hurriler kısa süre içinde Van Gölü Havzasını ve Musul-Kerkük bölgesini ele geçirmişlerdir. Yakın dönemde İstanbul Küçükçekmece Gölü çevresinde yapılan kazılarda ulaşılan seramik ve diğer kalıntılar üzerinde Hurri motiflerine rastlanılmıştır. Bu durum Hurrilerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun ötesinde de varlık gösterdikleri düşüncesini doğurmuştur.

Başta Sümerler ve Hititler olmak üzere gerek Mezopotamya gerekse Anadolu medeniyetleri ile mücadele ve etkileşim içinde yaşamışlardır. M. Ö. 1500’lerde yaşanan Mitanni Göçleri neticesinde Mitanniler’in hâkimiyetleri altına giren Hurriler en nihayetinde M. Ö. 1200’lerde tarih sahnesinden silinmişlerdir. “Hurrice” adı verilen kendilerine has bir dili kullanmışlardır. Hurrice daha sonra Urartular tarafından da kullanılmıştır.

Luviler

Anadolu’nun yerli halklarından kabul edilen Luviler M. Ö. 2300’lerle birlikte Batı Anadolu’da varlık göstermeye başlamışlardır. Başkentlerinin Apasa (Selçuk) olduğu kabul edilmektedir. Luviler’e dair fazla kaynak olmayıp; haklarındaki bilgilere daha çok Hitit kaynaklarından ulaşılmaktadır. Hititlerin çivi yazılı belgelerinde bu halktan “Luvian / Luvili” olarak söz edilmektedir. Öte yandan Hitit dilinde Luvi kelimesi “Işık İnsanı” olarak tanımlanmıştır. Hint Avrupa dil kökenli olan ve “Luvice” adı verilen bir dil konuşmuşlardır.

Anadolu Uygarlıklarının Özellikleri Nelerdir Maddeler Halinde

* Göç ve ticaret yollan üzerinde verimli arazilere sahip, istilalara açık olma yönüyle Anadolu; Asya ile Avrupa arasında kültürler merkezi olarak insanlık tarihinin en eski yerleşim bölgelerindendir.
* Coğrafi konumu, akarsu kaynakları, tarım olanakları ve ticaret faaliyetlerine ortam hazırlayan yönleriyle Anadolu birçok uygarlığın uğrak alanı olarak tarihe geçmiştir.

* Mezopotamya uygarlıklarından Dor göçlerine, iyonların denizcilik faaliyetleri sonucu Akdeniz uygarlıklarının etkilerine, Roma medeniyetinden Orta Asya kökenli Türk kültürlerine kadar farklı kültürlerin yaşam alanı bulduğu yer olarak Anadolu, hala tartışmasız güzellikleriyle dünyanın incisidir.
* Tarih öncesi devirlere ait Kaba Taş Devri’nden Demir Devri’ne kadar her aşamada insanlık hafızasının merkezlerinden biri de Anadolu’dur.

ANADOLU’DA ORTA TUNÇ ÇAĞI (M.Ö. 2000 – M.Ö. 1750)

Anadolu Orta Tunç Çağı olarak adlandırılan dönemde merkezi bir otoriteden uzak irili ufaklı beylikler-kent devletleri halinde bir yapılanma görülmektedir. Bu dönem Asurlu tüccarların Anadolu’da yoğun ticari eylemlerde bulunduğu bir evre olmuştur. “Asur Ticaret Kolonileri Çağı” olarak da adlandırılan bu dönemde Asurlu tüccarlar “Karum” adı verilen sabit pazar yerlerinde ve “Vabartum” adı verilen geçici konaklama ve pazar yerlerinde ticaret yapmışlardır.

Yaşanılan Tunç Çağının en temel gereksinimi olan tunç madenini elde etmek için gerekli olan bakır ve kalay madenlerinin ticareti bu dönemin en temel ticari unsurları olmuş; Asurlu tüccarlar zengin bakır yataklarına sahip olan Anadolu’dan bakır alırken karşılığında kalay getirmişlerdir. Bu dönemde Anadolu’da tamamı tespit edilememekle birlikte toplam 21 karum merkezi olduğu kabul edilmektedir. Bu merkezlerden bilinenleri içerisinde en önemlilerini Hattuşaş, Alişar ve Kültepe oluştururken, bunlar içerisinde Kayseri Kültepe Kaniş ayrı bir önem arz etmektedir.

Zira Anadolu’da ilk yazılı belgelere burada ulaşılmış olup, Anadolu’da tarihi çağları başlatan merkezin burası olduğu kabul edilmektedir. Mezopotamya’da Sümerlerin M. Ö. 3200’de yazıyı bulmasından itibaren yazıyı bilen ve kullanan Mezopotamya medeniyetleri en nihayetinde Asurlu tüccarlar eliyle bu yazıyı Anadolu’ya da bu dönemde öğretmişlerdir. Yaklaşık 2 asır boyunca Anadolu’nun zengin bakır yataklarını sömüren Asurlu tüccarların M. Ö. 1750’lerde Kuşşara Kralı Anitta tarafından Anadolu’dan atılmalarıyla Asur Ticaret Kolonileri Çağı sona ermiştir.

Anadolu Uygarlıkları Medeniyetleri Haritası
Anadolu Uygarlıkları Medeniyetleri Haritası

Anadolunun (Türkiye’nin) Tarih Öncesi Devirlerini Aydınlatan Bazı Merkezler

Kalkolitik Çağ’ın Anadoludaki Merkezleri:

Kalkolitik Çağ’ın Anadolu’da en iyi araştırılan bölgeleri Fırat Havzası ve Göller Yöresi’dir. Girikihacıyan yakınlarındaki Diyarbakır, Tilkitepe’de Van, Tülintepe’de Elazığ, Samsat’da Adıyaman, Sakçagözü ve Kargamış’ta Gaziantep, Yümüktepe’de Mersin, Hacılar’da Burdur, Çatalhöyük, Canhasan ve Köşkhöyük yakınlarındaki Niğde, Konya’daki önemli merkezlerdir.

Son Kalkolitik Çağ’da gelişen Uruk kültürü, kent devletlerinin temelinin atıldığı, önemli olayların kil tabletler üzerine kaydedildiği ve yönetim ile ticaretin kurallara bağlandığı bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde “silindir mühürler” ortaya çıkmıştır. Adıyaman’daki Samsat Höyüğü, Anadolu’da en belirgin Uruk izlerine sahip yerleşmedir. Ancak bugün bu höyük, Atatürk Barajı suları altında kalmıştır. Malatya yakınlarındaki Aslantepe ise hala kazılarının devam ettiği anıtsal bir saray-tapınak kompleksini yansıtmaktadır.

Karain Mağarası

Anadolu’daki ilk insan izlerinin olduğu Antalya yakınlarındaki mağarada, Eski Taş ve Yontma Taş Devri’ne ait ev ve av eşyaları bulunmuştur. Mağara duvarlarına kazınmış hayvan resimleri vardır. Bu da Anadolu medeniyetlerinin ne kadar eski ve köklü bir geçmişe sahip olduğunun göstergelerinden biridir.

Çayönü

Cilalı Taş Dönemi’ne ait Güneydoğu Avrupa ve Türkiye’de insanlık tarihine ait ilk tarım faaliyetlerinin görüldüğü Diyarbakır’ın Ergani yakınlarındaki Çayönü; MÖ. 7250 MÖ. 6750 arası dönemi yansıtır. Buluntulardan buğday yetiştirildiği, buğdayların öğütüldüğü ve bu işlerde hayvanlardan yararlanıldığı anlaşılmıştır.

Çatalhöyük

Cilalı Taş Dönemi’ne ait insanlık tarihinin ilk şehir yerleşkesi olarak bilinen Konya’nın Çumru ilçesi yakınlarındaki Çatalhöyük; Anadolu uygarlıklarında bilinen Kibele ve Artemis tanrılarının da ilk kez kabul gördüğü yerleşim alanıdır. MÖ. 6800-MÖ. 5700 arası birçok evin yaşam alanı olarak kurulduğu Çatalhöyük’te yaşayan insanların geçimleri avcılık, tarım ve hayvancılık olarak buluntulara yansımıştır. Buluntular arasında hayvan heykelleri, ev eşyaları ve resimler oldukça fazladır

Hacılar

Etrafı duvarlarla çevrili Hacılar Höyüğü’nde çanak, çömlek ve heykeller bulunmuştur. Cilalı Taş Devri’nin en önemli yerleşim merkezlerinden Hacılar’da evler arasında sokakların bulunması, kent yapısının gelişmeye başladığını gösterir. MÖ 5600-MÖ 5000 arası yaşam alanı olan Hacılar’da, düşman tehlikesine karşı yapılan surların ilk örnekleri görülür.

Truva

Çanakkale intepe bölgesindeki kazılarda, üst üste dokuz yerleşim merkezi olan Truva’da, ilk beş yerleşim döneminin Tarih öncesi devirlere, sonraki dört yerleşim döneminin ise ilk Çağ’a ait olduğu anlaşılmıştır. Tarım, hayvancılık, balıkçılıkla geçindikleri görülen bu insanların, kültürleri Ege Bölgesi’ne de yayılmıştır. Homeros‘un ilyada destanında anlatılan Truva Savaşları, yedinci şehir döneminde olmuştur.

Alişar

Yedi yerleşim merkezinden oluştuğu ortaya çıkan Alişar, Yozgat’ın 45 km. güneydoğusundadır. ilk üçü Tarih öncesi devirlere, kalan dördü ise ilk Çağ Uygarlıkları dönemine ait olan bu yerleşim yerinde madenden süs eşyalarının yapıldığı, çanak ve çömlekçilikte gelişmiş oldukları görülmüştür.

Alacahöyük

ilk ikisi Tarih öncesine, son ikisi ise ilk Çağ dönemine ait dört yerleşim merkezinin olduğu görülen Alacahöyük, Çorum ilinin Alaca ilçesindedir. Yapılan kazılarda ortaya çıkarılan altın, gümüş ve bakırdan yapılmış güneş kursları Orta Anadolu’da ileri bir medeniyetin varlığını göstermektedir

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir