Mısır Uygarlığı (Mısır Medeniyeti)
Mısırlılar Hakkında Kısaca Özet Bilgi
M. Ö. 3500’lerle birlikte bir medeniyet görüntüsü vermeye başlayan Mısır’ın siyasi tarihinde toplam 30 ayrı hanedan ve 190 kral hüküm sürmüştür. Mısır medeniyeti, M. Ö. 3000’lerde Kral Menes (Narmer) Kuzey Afrika’da Nil Nehri boyunca sıralanan bu şehir devletlerini birleştirmek suretiyle siyasi birliğini sağlamış, Mısır’da ilk defa merkezi ve monarşik bir yönetimi oluşturmuştur. Kral Menes’le birlikte “Firavunlar Çağı” olarak adlandırılan dönemde başlamıştır. Bu dönemde devlet idaresinin merkezinde “Firavunlar” yer alırken firavunlardan sonra en geniş yetkilere sahip iki vezir görev almıştır.
Mısır’da kâtiplik en yüksek memurluk olup; ülke yönetim bakımından illere ayrılmıştır. Her ilin başında ise nom valileri görev almıştır. Her firavunun devleti idare ettiği merkez değişmekle birlikte Antik Mısır’da bilinen ilk başkent “Memfis” kenti olmuştur. Firavunlar “gökyüzü tanrısı Horusun” yeryüzündeki temsilcisi kabul edilmiş ve genellikle “Horus” unvanını kullanmışlardır.
Mısır medeniyeti, tarih boyunca siyasi yapı ve liderler açısından önemli bir evrim geçirmiştir. Özellikle Kral Menes Dönemi’nden itibaren Mısır kralları, “firavun” unvanıyla anılmış ve tanrı-kral olarak kabul edilmiştir. Bu tanrı-kral inanışı, Mısır’da hukukun gelişmesini yavaşlatmış, dini dayalı hukuk kurallarının yaygın olduğu bir toplum yapısına yol açmıştır.
Antik Mısır Uygarlığı, MÖ 1280’de Hititlerle imzalanan Kadeş Antlaşması gibi tarihteki ilk yazılı anlaşmaya imza atmıştır. Sosyal sınıflaşma gözlemlenmiş ve hiyeroglif adı verilen resimli yazı kullanılmıştır. Bu yazılar, papirüs adı verilen bitki yapraklarından yapılan kağıtlara yazılmıştır. Ayrıca, Mısır, ölümden sonraki hayata inandığı için mumyacılık (tahnit sanatı) geliştirmiştir.
Mısır medeniyeti, muhteşem piramitlerin yanı sıra halk arasında “labirent” olarak bilinen mezarlar inşa etmiştir. Bölgedeki dini inançlar ve ekonomik uğraşlar, bilimsel gelişmelerin temelini atmış ve matematik, geometri, astronomi, tıp ve eczacılık gibi alanlarda ilerlemelere yol açmıştır. Ayrıca, Mısırlılar güneş yılına dayalı takvimi ilk kullanan topluluklardan biri olmuşlardır.
Mısır uygarlığı, ordusuyla yerel askerî birimler ve paralı askerlerden oluşmuş ve merkezi bir yönetim altında organize olmuştur. Firavunlar, tanrı-kral olarak kabul edilmiş ve ülkeyi politik, ekonomik ve dini açıdan yönetmiştir. Büyük Piramitleri inşa ettiren Keops, Nefertiti, Hatshepsut ve Tutankhamun gibi ünlü firavunlar, Mısır tarihinde önemli roller oynamıştır.
Antik Mısır medeniyeti, sanat, mimari ve yazı sistemleri açısından büyük bir ilerleme kaydetmiştir. Mısırlılar, heykelcilik, resimcilik, fresk ve kabartma sanatında ustalık göstermişlerdir. Ayrıca, hiyeroglif adı verilen karmaşık bir yazı sistemi geliştirmişler ve bunu taşlar, papirüsler ve anıt duvarları üzerinde kullanmışlardır.
Mısır medeniyeti, güçlü bir kültürel ve bilimsel mirasa sahiptir ve insanlık tarihine büyük bir katkı yapmıştır. Bu medeniyetin zengin tarihi ve kültürel mirası, hala dünya çapında büyük bir ilgi uyandırmakta ve tarihçiler, arkeologlar ve bilim insanları tarafından incelenmektedir.
Mısır Uygarlığında Hukuk
Hukuk alanında en üst makam olarak Firavun kabul edilmiş, üst düzey davalara doğrudan firavunlar bakmışlardır. Özellikle “Yeni İmparatorluk Dönemi” olarak adlandırılan dönemde ise hukuki eylemlerden sorumlu olan ve “Kenbet (Yaşlılar) Meclisi” adı verilen bir yapı etkili olmuştur. Evliliklerin sözleşmeye bağlı olduğu Mısır toplumunda bu anlamda medeni hukukun varlığı hissedilmiştir. Miras alanında ise kadın ve erkek eşit kabul edilmiş, kadın da mirastan hak sahibi olmuştur.
Mısır Uygarlığı (Mısır Medeniyeti) Özellikleri Maddeler Halinde
- MÖ 3200’lerde “Menes” siyasi birliği sağlamıştır.
- Tarım ve hayvancılık başlıca geçim kaynağıdır.
- NOM adı verilen şehir devletleri halinde örgütlenmişlerdir
- MÖ 525’de Pers İstilasına kadar 26 sülale görev yapmıştır.
- MÖ 333’te Helen imparatorluğunun krallığı Büyük İskender tarafından istila edilmiştir.
- Yöneticilerine Firavun denilir ve “Tanrı – Kral” anlayışı görülmüştür.
- Mısırlılar ahiret inancına sahip olduklarından dolayı ölülerini mumyalamışlardır.
- Devlet yönetiminde Firavun’un yanında Kâtip denilen devlet memurları vardır.
- Yönetim illere ayrılmış ve her birine “Nom” denilmiştir.
- Coğrafi konumu Mısır’ın özgün bir medeniyete sahip olmasını sağlamıştır.
- Arabalı ve yaya olmak üzere ikiye ayrılan Firavun emrinde güçlü ve disiplinli orduları vardır.
- Çok tanrılı inanışları olup Amon – Ra en büyük tanrıdır. Ölümden sonraki hayata inanışları mumyacılık ve tıp alanında ilerlemelerine sebep olmuştur.
- Firavunlar için yapılan ve “Piramit” denilen tapınaklar önemli mimari eserleridir. “Keops Piramidi” en önemlilerindendir. Kamakve Lüksor tapınakları ünlüdür.
- Nil nehrinin taşkınlık sürelerini hesaplayabilmek için astronomi ve matematikte ilerlemişlerdir. Bu sebeple güneş yılı esaslı takvimi icat etmişlerdir.
- Matematik’te Pi sayısını bugünkü değerine çok yakın olarak hesaplamışlardır.
- Kendilerine özgü hiyeroglif yazıyı kullanmışlar ve papirüs kağıdını icat etmişlerdir.
- Mısır ile Hititler arasında MÖ 1280’de ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması yapılmıştır.
Antik Mısırda Ekonomik ve Sosyal Hayat
Antik Mısır’da en temel geçim kaynağı tarım olmuştur. Nil havzası boyunca uzanan verimli topraklarda tarımsal faaliyetlerde bulunan Mısırlılar, tarımsal verimi artırmak adına ise sulama kanalları açmışlardır. Yeni Krallık zamanında ise “şaduf” adı verilen; bir ucuna ipe bağlı kova, diğer ucuna ise ağırlık bağlanan bir sırığın yere dikilmiş bir başka direğin üst kısmına bağlanmasıyla oluşturulan kaldıraç benzeri bir araç kullanılarak nehirden su çekilmiş ve sulama yapılmıştır.
Tarımın yanı sıra ticaretinin de geliştiği Mısır’da genellikle takas sistemi etkili olmuştur. Toplumun en üstünde firavunlar yer alırken yüksek memurlar da üst düzey kabul edilmişlerdir. Halk ise kendi içinde memurlar ve kâtipler, rahipler, askerler, şehirliler, köylüler ve köleler olmak üzere sınıflara ayrılmıştır.
Antik Mısır Uygarlığına İlişkin Uyarılar:
I. Nil Nehri’nin taşkınlık sürelerini ölçmek için Miladi Takvim’in ilk halini oluşturmuşlar; 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün ve yılı dörder aylık üç mevsime ayırmışlar; matematik ve astronomi bilimini geliştirmişlerdir.
II. Nil Nehri’nin taşkınlıkları sonucu toprak kayıplarını ölçmek için p (pi) sayısını bulmuşlar, alan ve hacim hesaplamaları yapmışlar, matematik ve geometri bilimlerine öncülük etmişlerdir.
İhtiyaçlar; bilimsel gelişmelere ortam hazırlayıcı bir etkendir.
III. Mısır’da firavunlar, Amon Ra olarak bilinen “Güneş’in Oğlu” olarak görüldükleri için tanrı olarak görülmüşlerdir. Firavunların buyrukları “Tanrı buyruğu” olarak görülmüş ve hukuk çok gelişmemiştir.
IV. Tanrı olarak görülen Firavunları ölümsüzleştirmek için anıt mezarlar olarak bilinen piramitler inşa etmişler; Firavunları mumyalayarak (tıp, eczacılık) anıt mezarlara defnetmişlerdir.
V. Mısır Medeniyeti başka medeniyetlerden fazla etkilenmemekle birlikte kendisi birçok medeniyeti etkilemiştir. Bunun sebebi etrafının çöllerle ve denizlerle kaplı olması ve medeniyetin Nil Nehri etrafında şekillenmesidir.
Mısır Uygarlığı’nda Kurulan Hanedanlar, Devletler ve İmparatorluklar
Ünlü Yunan tarihçi Herodotos, “Mısır Nil’in armağanıdır.” der. Nil Orta Afrika’nın dağlarında doğar ve yaklaşık 6671 km akarak Akdeniz’e dökülür. Son 960 km, Mısır’dır. Mısır, aslında Nil Vadisi, delta ve etrafındaki birkaç vahadan oluşur. Nil Vadisi, kuzeyde deniz; güneyde kataraktlar ve balta girmemiş ormanlar, bataklık bölgeler; doğu ve batıda çöller tarafından korunduğundan korunaklı bir bölgeydi.
Mısır uygarlığı İlk Çağ’daki diğer uygarlıklara göre daha özgün bir kültürdür. Bunun nedeni Mısır’ın coğrafi koşullara bağlı olarak istila ve göçlere kapalı olmasıdır. Mısır medeniyeti Tarih Öncesi Dönemleri sırasıyla yaşamıştır.
a- Mısır’da Erken Hanedan Dönemi ( 3100-2700)
Mısır uygarlığı, başlarda iki ayrı bölgeden oluşuyordu: kuzeyde deltada Aşağı Mısır, güneyde Nil vadisinde Yukarı Mısır. MÖ 3100 civarında Yukarı Mısır’ın kralı Menes, delta bölgesini fethederek Mısır’ı birleştirdi.
b- Mısır’da Eski Krallık Dönemi ( 2700-2190)
Bu dönemde merkez teşkilat oldukça güçlüydü. Özellikle de 5. Hanedan Dönemi’nde firavunlar Re’nin çocukları olarak lanse edilmişlerdir. Deltanın güney ucunda yer alan Memfis, Eski Krallık Dönemi boyunca başkentlik yapmıştır.
Eski Krallık Dönemi, Piramitler Çağı olarak da bilinir.
İlk piramit, 3. Hanedan Dönemi’nde İmhotep tarafından 3. Hanedan Kralı Djoser için inşa edilen basamaklı piramittir. 4. Hanedan Dönemi’nde Khufu, Khafre ve Menkuare tarafından Giza’da İnşa edilen devasa piramitler hâlâ ayaktadır. 5. Hanedan Dönemi’nde taşra teşkilatı yöneticilerinin ve rahiplerin güçlenmesine paralel olarak merkezî yönetim zayıflamaya başlamıştır ve 6. Hanedan Dönemi’nde Eski Krallık Dönemi sona ermiş ve Birinci Ara Dönem başlamıştır.
c- Mısır’da Orta Krallık Dönemi ( 2000-1630)
2000 civarında, Mısır tekrar birleştirilmiş ve Orta Krallık Dönemi başlamıştır. Bu dönemde firavunların gücü bir önceki döneme göre daha azdı. Firavunlar görkemli anıtsal mezarlara değil kayaya oyulmuş mezarlara gömülüyorlardı.
Mısır, yaklaşık 1650 yılında Doğu Akdeniz’den gelen grupların istilasına uğradı. Mısır kaynaklarında Hyksos olarak adlandırılan bu gruplar, delta bölgesini ele geçirerek burada başkenti Avaris olan bir krallık kurdular.
d- Mısır’da Yeni Krallık Dönemi ( 1550-1070)
18. Hanedan’ın kurucusu Ahmosis, Hyksosları 1550 civarında yenerek delta bölgesini fethetti ve Mısır’ı tekrar birleştirdi. Böylece Yeni Krallık Dönemi başladı. Bu dönem Mısır Uygarlığı’nın en geniş sınırlarına (Sudan’dan Filistin’e) ulaştığı en ihtişamlı dönemdir. Bu hanedanın üyelerinden kadın firavun Haçepsut, güneyde Punt ülkesine; I. Thutmosis Filistin’e başarılı seferler düzenlemişlerdir. Aynı hanedanın başka bir üyesi, IV. Amenhotep, Mısır’ın geleneksel dinini dışlayarak tek tanrılı (Güneş Tanrısı Aten) bir din tesis etmeye çalışmıştır.
Bu bağlamda başkenti Thebai’den yeni kurduğu Akhetaten’e taşımış ve kendi anını da Akhenaten olarak değiştirmiştir. Ancak ölümünden sonra ardılları tekrar geleneksel dine dönmüş ve Akhenaten’i lanetleyerek adını her yerden silmeye çalışmışlardır. Akhenaten’in ardılı Tutankhamun genç yaşta ölmesine karşın mezarı yağmalanmadan günümüze ulaşan tek firavun olduğu için günümüzde en faza tanınan firavunların başında gelir.
19. Hanedan Dönemi’nde Mısır’ın ihtişamı devam etmiştir. Bu hanedanın en bilinen üyesi, Hitit imparatorluğu ile Kajeş’te mücadele eden II. Ramses’tir. Bronz Çağı’nın sonlarına doğru, 1200 civarında, Akdeniz’de yaşanan sosyal, ekonomik, siyasi krizlerin sonucunda Mikenler, Hititler, Doğu Akdeniz şehir devletleri ve Mısır zayıflamıştır.
Bu karışıklıklar sonucunda yerlerinden ayrılarak Anadolu ve Doğu Akdeniz’i istila eden ve Mısırlıların “Deniz Kavimleri’’ olarak adlandırdıkları halklar Hititleri yıkmış, Ugarit başta olmak üzere Doğu Akdeniz’deki devletleri yağmalanmış ancak Mısır önlerinde durdurulmuşlardır. Yine de Mısır Doğu Akdeniz’deki bu karmaşadan olumsuz etkilendiğinden Yeni Krallık Çağı sona ermiş ve 3. Ara Donem başlamıştır.
Not: Eski Krallık Donemi kralları piramitlere: Yen Krallık Çağı firavunları, Thebai’n’ın karşı kıyılarında yer alan Krallar Vadisi’nde yer altına oyulan oda mezarlara gömülmüşlerdir.
Mısır Uygarlığında Din ve İnanış
Çok tanrılı inancın görüldüğü Mısır’da Ra, Amon, Oziris, Horüs, Set, Şu, Geb gibi tanrıların başta olmak üzere onlarca tanrıya inanılmıştır. Tanrı ve tanrıça kültünün yanı sıra Mısır halkı arasında hayvan ve bitki kültünün de gelişmiş olduğu görülürken; en kutsal hayvanları “Apis Öküzü” oluşturmuştur. Öte yandan kutsal kabul edilen hayvanlar içinde timsah, su aygırı, çakal ve kurt, kutsal bitkiler içinde ise soğan ve mercimek kült özellik göstermişlerdir.
Üç tür mezar yapısının olduğu Mısır’da firavunlar “piramit” adı verilen gizemli yapılara gömülürken, halk “labirent” adı verilen mezarlara gömülmüştür. Kerpiçten yapılan mezarlara ise “Mastaba” adı verilmiştir. Ahiret inancının olduğu Mısır’da ölüler türlü ölü armağanlarıyla birlikte gömülürken mezarların içine ayrıca “Uşatbi” adı verilen ve kişi dirildiğinde ona hizmet edeceği düşünülen küçük biblo heykelcikler de konulmuştur. Ahiret inancı gereği ölüler genellikle mumyalanmıştır.
Yüzyıllar boyunca çok tanrılı inancın hüküm sürdüğü Mısır’da M. Ö. 1375’de Firavun IV. Amenofis (Akhenaton ya da IV. Amenhotep) ülkede bütün tanrıları yok sayıp, “Tanrı Aton’u” tek tanrı yapmaya çalışmış bundan sonra tek tanrı Aton’a ibadet edilmesini bir kanunla halka duyurmuştur. Ancak özellikle Amon rahiplerinin yoğun muhalefeti bu inancın toplumda yerleşmesini engellemiştir. Her ne kadar Firavun Akhenaton Karnak tapınaklarını kapatıp Amon rahiplerinin görevine son vermişse de bir süre sonra yakalandığı hastalık sonucu ölmüş; halk ise bu ölümü IV. Amenofis’in ortadan kaldırmaya çalıştığı tanrıların bir gazabı olduğuna bağlamıştır.
Antik Mısır Uygarlığı (Medeniyeti) Hakkında PDF İndir
Papirüs Nedir
Papirüs: Tarihi Bir Yazı Malzemesi
Papirüs, tarih boyunca yazılı iletişim için kullanılan özel bir malzemedir. Bu malzeme, su kenarlarında yetişen özel bir su bitkisinin gövdelerinden elde edilirdi. Papirüsün Mısır kökenli olduğu düşünülmektedir ve bu ülkenin eski medeniyetleri, papirüsü yaygın olarak kullanmışlardır.
Eski Mısırlılar, papirüsü yelken yapımından yazı kağıdına kadar farklı amaçlar için kullanmışlardır. İlk olarak papirüsün yazı kağıdı olarak kullanılmasıyla bilinirler. Papirüs, yazılmak için ideal bir yüzey sunar ve bu nedenle Mısırlılar önemli belgeleri, metinleri ve yazıları kaydetmek için sıkça kullanmışlardır.
Papirüs, Mısır’dan Yunanlılara ve daha sonra Romalılara geçmiştir. MS 3. yüzyıla kadar popülerliğini korumuş ve kullanılmıştır. Ancak zamanla, papirüsün yerini daha dayanıklı ve kalıcı bir yazı malzemesi olan parşömen almıştır.
İngilizcede “paper” kelimesinin “kâğıt” anlamına gelmesi ve Türk argosundaki “para” kelimesinin kökeninin “papel” kelimesi olması, papirüsün yazılı iletişimdeki önemini yansıtan ilginç bir ayrıntıdır. Papirüs, tarih boyunca yazma, kayıt tutma ve bilgi iletimi için hayati bir rol oynamıştır ve antik medeniyetlerin kültürel mirasının bir parçasıdır.
Antik Mısır Medeniyetinde Bilim ve Teknoloji
Antik Mısır’da başta tıp ve eczacılık olmak üzere birçok alanda büyük gelişme kaydedilmiştir. Dünyada ilk cerrahi müdahale M. Ö. 2700’lerde Mısır’da yapılmıştır. Bu anlamda Nil Nehri bilimsel gelişmeye de katkı sağlamış; Nil taşkınları matematik ve geometri alanında gelişmeleri beraberinde getirmiştir. İlk defa kesirli sayılar, ondalık sayılar ve Pi sayısı Mısır medeniyetinde bulunmuştur.
Gelişme kaydedilen bir diğer alan astronomi olmuş, açılan gözlemevleri ile gök incelenmiştir. Tarihte “Güneş yılı esaslı ilk takvim” Mısır medeniyetinde yapılmış olup bu takvim Roma İmparatorluğu döneminde uğradığı değişikliklerle günümüz Miladi takviminin atası olmuştur. Bir yılın “taşma-ekme-biçme” şeklinde üç mevsime ayrıldığı Mısır’da yıl, 365 gün ve 12 ay olarak hesaplanmıştır.
Mezopotamya çivi yazısından sonra dünyanın ikinci yazısı kabul edilen ve 24 şekilli resim yazısı olan “hiyeroglif” yazısını bulmuşlardır. Yazılarını ise “papirüs” adı verilen bitki yapraklarına yazmışlardır. Hiyeroglif zamanla sadeleşerek “hiyeratik” ve “demotik” adı verilen iki ayrı yazı şeklini almıştır. Hiyeratik devlet işlerinde, üst düzey yazışmalarda ve hukuk kurallarında kullanılırken; demotik ise daha sade içeriğiyle halkın kullandığı yazı olmuştur. Dünyada ilk gemi Mısırlılar tarafından M. Ö. 3000’lerde yapılmıştır.
Eski Mısır Uygarlığı Mimarisi ve Sanatı
Eskiçağ Mısır mimarisi denilince şüphesiz akla ilk gelen piramitler olmaktadır. Firavunlar adına yaptırılan ve ölümsüzlüğün bir işareti kabul edilen bu yapıların sırrı halen çözülememiştir. İlk olarak “Basamaklı Piramit” olarak adlandırılan piramidin yapıldığı Mısır’da en büyük piramit dünyanın yedi harikasından biri sayılan “Keops Piramidi” olmuştur. Diğer Mısır piramitleri arasında; Sakkara, Kefren, Mikerinos ve Dahahur Piramidi yer almaktadır.
Gize bölgesinde bulundukları için “Gize Piramitleri” olarak adlandırılan piramitleri ise Keops, Kefren ve Mikerinos Piramitleri oluşturmaktadır. Mısır’da yapılan ilk piramit olan “Basamaklı Piramit’in” mimari olan ve içinde bazı hekimlik ve astronomi incelemelerinin yer aldığı “Ahlak Bilgileri” isimli eserin yazarı olan İmhotep aynı zamanda büyük bir tıp bilginindir. İmhotep’in Tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat’tan yüzyıllar önce modern tıbbı kullandığı kabul edilmektedir.
Eski Mısırda Ordu Sistemi
Ordu Mısır’ın etrafının çöllerle ve denizle kaplı olması diğer medeniyetlerle iletişimini azaltmış olsa da orduya büyük önem verilmiştir. Bu sebeple başlangıçta savunma amacıyla, daha sonraları sınırları genişletme amacıyla güçlü bir ordu kurulmuştur. Ağırlıklı olarak yaya askerden oluşan ordunun doğrudan firavuna bağlı olan kısmı devletten maaş alırken eyalet askerleri kendilerine verilen topraklarla geçinmişlerdir.
Mısır M. Ö. 525’de Persler, M. Ö. 333’de ise Büyük İskender tarafından işgal edilmiştir. İskender’in ardıl krallıkları arasında yer alan “Ptolemeler Krallığı’nın” üç asırlık hâkimiyetinin ardından Mısır M. Ö. 30 Roma İmparatorluğu toprağı olmuştur.