Psikanaliz Eleştiri Kuramı
Psikanaliz Eleştiri Kuramı Nedir? Psikanaliz Hakkında Kısaca Özet Bilgi
Psychoanalysis, başlangıçta tıbbın, özellikle psikiyatrinin bir metodu iken bazı davranış örüntülerini ve kişilik sapmalarını edebî metin yoluyla incelemeyi amaç edinmiş ve bu amacı sebebiyle edebiyatın alanına girmiş bir sistemdir. Psikanaliz kurucusu Sigmund Freud’dur (1856-1939). Meselenin tıbbi yanı, hâliyle önemlidir ama edebiyat sahasında incelenmesi gereken husus, sanata ve edebiyata akseden psikolojik unsurların, edebî değer anlayışına getirdiği yeni ufuklardır.
Edebiyatta Psikanaliz
- Sanatçının eserini ortaya koymasında bilinçaltının, rüyaların, cinsiyet faktörünün ve çocuklukta yaşanan olayların önemli olduğunu savunan görüştür. Freud, sanat ve nevroz ilişkisi içinde psikanaliz sistemi edebiyata aktarmıştı.
- Sanat eseri, psikoloji açısından çözülmeli; sanat eserinde biyografi ele alınmalı ve muhakkak sanatçının psikolojik özellikleri incelenmelidir.
- Şuur ve şuuraltı, kişiliğimizin oluşmasında dikkate değer incelikler sunar.
- Yaşanan zaman diliminde genellikle (bilinçli) şuurlu bir tercihler örgüsü ile hareket ederken geçmiş zamanda ulaşılamamış bazı arzular, iç dünyamızın bir tarafında birikir.
- Eğer istekler ahlak kurallarına uymuyorsa cemiyetin kınamaları ve tatmin edilmemiş arzulardan doğan utanma, gerilim ve baskı oluşturur. Böylece, iç dünyada (şuuraltında) çok sayıda arzunun birikmesi, kişilik bozukluğuna ve bazı nevrotik rahatsızlıklara sebep olur.
Psikanalizin Anahtar Kavramları
- Sanat ve nevrotik ilişkiler
- İnsan ve şuuraltı
- Sanatçı ve psikolojik rahatsızlık
- Rüyalar
- Hayal kurma hevesleri arzular
- İsteklerin bastırılması etik kurallar benlik, ego, süperego cinsiyet faktörü
- Oidipus Kompleksi çocukluğa iniş
- Ferdî ve kolektif şuuraltı (tahteşşuur/bilinçaltı)
Bilim ve teknolojiye, fenomen sistemine bir katkı sayılan psikanaliz, madde ve dünya için akıllara durgunluk veren buluşlara ulaşırken belki de varlık ve hilkat hakikatini anla-makta çok geri kalıyor. Bu kanaati, yaradılış sırlarını araştıran ilim adamlarının içtihatları noktasında tekrar tekrar murakabe etmek (gözden geçirmek) lazımdır. Freud’un ortaya koyduğu sistemin hükümleri, insan ve kâinat hakikatini tam olarak açıklamakta yeterli görülmemeli, bu bilgiler tartışılması gereken veriler olarak düşünülmeli, ilmî çalışmalarda artık eskimiş görülen fenomen sınırını aşacak özgün boyutlara ulaşılmalıdır.
İslam kültürünün siyer (Peygamber’in hayatını anlatan eser), siret (Peygamber’in ahlaki özelliklerini anlatan eser), şemail, hilye (Peygamberin fiziki özelliklerini anlatan eser) gibi disiplinleri; rüya tabirleri ve cinsiyet eğitimi gibi konularda geliştirdiği metotlar; onların içindeki edep ve hilkate (yaratılış) tabi açıklamalar, mükerrem (saygıdeğer) insanın psikolojisi, şuur ve şuuraltı meseleleri, hikmet ve ibret bilgileriyle doludur. Tasavvuf ilmindeki nefis basamaklarında, Freud’un sadece nefs-i emmare (kötülüğü emreden ve bundan zevk alan nefis) sınırında kalan bütün kavramları, ahlaki sapmalar açısından incelenmiştir. Ne yazık ki bu engin kültür Rönesans’tan ve kendi irfanını yok sayan sözde mücedditlerden (yenilikçi) beri son iki yüz elli yıldır, yeni çağın formatıyla asrın içtihatına göre icat, inşa ve ikmale (tamamlamaya) tabi tutulamamıştır.
Psikanalizin, yeni bir çıkış diyerek anlattığı ama diğer medeniyet dairelerinde de aşina olunan klasik teknikler, kısmen Marks ve Darwin teorileri ile bütünleştirilerek düzenlenmiştir. Bu suni terkip, doğum ve ölüm mucizelerine bigâne kalmaktadır.