Büyük Selçuklu Kültür ve Medeniyeti
BÜYÜK SELÇUKLU KÜLTÜR VE MEDENİYETİ
Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşu Türk İslam tarihinde siyasi hayatta olduğu kadar ilim, sanat ve edebiyat hayatında da yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bu dönemde âlimler, şairler, sanatkârlar Selçuklu sultanları ve yöneticileri tarafından himaye edilmiş; maddi ve manevi yönden desteklenmiştir.
Devlet tarafından inşa edilen eğitim ve bilim kurumları eliyle, toplumun her bakımdan geliştirilmesi amaçlanmıştır. Tarihçi Ravendi, Selçuklu Türklerinin kültür ve medeniyete verdiği bu önemi anlatırken Büyük Selçuklu Devleti’ni bir ağaca benzetmiş; bu ağacın meyvelerinin kurulan medreseler, kervansaraylar ve diğer sosyal kurumlar olduğunu belirtmiştir.
Selçuklularda Düşünce ve İlim Hayatı
Selçukluların medrese eğitimine önem vermesinde eğitim öğretime ilişkin amaçların yanı sıra dinî-siyasi nitelikteki mücadeleler de rol oynamıştır. Türk İslam medeniyeti içerisinde eğitim ve öğretim faaliyetleri bakımından Büyük Selçuklu Devleti Dönemi, bir dönüm noktası olarak kabul edilmiştir.
Daha önceleri düzensiz bir biçimde yapılan eğitim ve öğretim faaliyetleri Sultan Alp Arslan zamanında belli bir programla sistemli hâle getirilerek devlet himayesi ile verilmeye başlanmıştır. Selçuklular, Bâtınilere karşı askerî ve siyasi yöntemlerin dışında fikrî alanda da mücadele etmek amacıyla Selçuklu Nizamiye Medreselerini kurarak yaygınlaştırmışlardır.
Adûdî ve Nureddin (Darüşşifaları)
Tuğrul Bey’in emri ile vezir el-Kündüri tarafından Bağdat’ta kurulan Adûdî Hastanesinde dâhiliyeciler, cerrahlar, göz hekimleri ve ortopedistler görev yapmıştır. Tıp eğitimi de verilen hastanede İbn-i Baks, İbn-i Kaşkarîyâ, er-Rûmî gibi ünlü hocalar görev yapmıştır. Selçuklu Atabeyi Nureddin tarafından Şam’da kurulan Nureddin Hastanesi’nde, hasta yatağı başında pratik tıp eğitimi verilmiştir.
Selçuklu Mimarisi
Selçuklu camileri özgün planları ve silindir gövdeli, ince uzun minareleriyle İslam mimarisinde yeni bir üsluba öncülük etmiştir. Bu camilerin en meşhuru yapımına Melikşah döneminde başlanan başkent İsfahan’daki Mescid-i Cuma’dır. Mescid-i Cuma’nın planı Irak, İran ve Türkistan’da da uygulanmıştır. Çini ile kaplı çok köşeli çatıları ve üzerlerindeki göz alıcı kumaş süslemeleriyle kümbetler Selçuklu mimarisinin en önemli eserleridir.
Büyük Selçukluların sanata getirdiği yenilikler: Nizamiye Medreseleriyle medrese mimarisi ilk şeklini almıştır. Girintili duvarları ve büyük avlu yapısıyla ilk defa medrese camiler yapılmıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nde mimari ve sanat alanındaki faaliyetler İslam medeniyeti içerisinde yeni bir dönemi temsil etmiştir. Türkler kültür unsurlarını İslam uygarlığına aşılayarak yeni bir kimlik ve güç kazandırmıştır.
Selçukluların İslam mimarisine getirdikleri bir diğer yenilik Türk çadırlarına benzeyen ve “kümbet” olarak da adlandırılan türbelerdir. Selçuklular, uzaktan görülebilen silindir şeklinde yükseltilmiş kubbeleri ile kubbeli türbe anlayışını ortaya koymuştur. Merv’de bulunan Sultan Sencer Türbesi bu alanda abidevi bir örnektir. Birer anıt mezar görünümündeki bu yapıların en tanınmışları, Sultan Sencer ve İmam Gazalî Türbeleri ile Radkan Kümbeti’dir.
Yüksek, silindirik, yivli, ince minare şekli Selçukluların İslam dünyasına bir diğer hediyesidir. Selçuklu kabartma heykel sanatının günümüze kadar ulaşan en önemli eseri, Rey’de saray hayatını anlatan stuk panodur. Yapılarda pencerelerin katlar hâlde sıralanması, sivri kemerler, kubbelerde Türk üçgeni denen tekniğin uygulanması, mihrabın dikdörtgen ve beş köşeli olması Selçuklu sanatının özellikleri arasında yer almıştır.
Büyük Selçuklu Devleti Dönemi’nde Çin sınırlarından Mısır’a, Kafkaslardan Hindistan ve Yemen’e kadar ulaşan coğrafyada binlerce saray, cami, imaret, ribat, kervansaray, mescit, darüşşifa, künbet, türbe, hankah, sur, kale, medrese, hamam, han, sebil ve çeşme Selçuklular tarafından inşa edilmiştir.
Selçuklular, seramik ve maden işçiliğinde kendilerine özgü bir teknikle estetik değeri yüksek eserler verdiler. Kakma yöntemiyle bronz ve pirinç eserler üzerine altın ve gümüş süslemeler yaptılar. Bu sanat dallarından başka halı ve kilim dokumacılığı ile hat, tezhip ve minyatür sanatlarında da benzersiz güzellikler ortaya çıkardılar.
NOT: Resim ve heykel sanatlarının İslami dönemde gelişmesinin durması minyatür ve hat sanatlarının ön plana çıkmasına yol açmıştır.
Selçuklular Dönemi’ne Ait Önemli Mimari Eserler
Zavere Camii, Mescid-i Cuma, Diyarbakır Ulu Camii, Kavzinde yer alan Mescid-i Camii, Gülpayegan Camii, Nizamiye Medresesi, Cihil Dühteran, Herrekan Kümbetleri, Kümbet-i Ali, Kümbet-i Surh, Sultan Sencer Türbesi, Tuğrul Bey Türbesi, Hoca Ahmet Yesevi Türbesi ve İmam-ı Gazali Türbesi Kemer Kümbet
Kubbe: Binaların üstünü örtmek için kullanılan yarım küre şeklindeki mimari unsur.
Kemer: İki duvar veya ayağı birbirine bağlayarak kapı, pencere gibi açıklıkların üstündeki ağırlığı yanlardaki ayaklara intikal ettiren mimari unsur.
Türbe ve Kümbet: Dört duvarının üstü kubbeyle örtülü olanlara türbe; duvarları silindir veya çokgen çatılı veya piramit şeklinde olan yapılara da kümbet denir.
Selçuklu Edebiyatı
Büyük Selçuklu Devleti’nde resmî işlerde ve edebiyatta Farsça, medrese eğitiminde Arapça, orduda Türkçe yazılıp konuşulmuştur. Selçuklu sultan ve melikleri şiir ve edebiyatla yakından ilgilenmiştir. Selçuklularda resmî dilin Farsça olması dolayısıyla edebiyatta Farsça kullanılmıştır. Emir Muizzi, Ömer Hayyam, Enveri, Ezraki dönemin ünlü edipleridir.
NOT: Büyük Selçuklularda yaşanan dildeki bu çeşitlilik Türk dilindeki gelişmelerin yavaşlamasına sebep olmuştur.
Bu dönemde ilim insanlarının yanı sıra çok sayıda şair ve edebiyatçı yetişmişti. Şirazlı Sadi “Bostan” ve “Gülistan” adlı eserleriyle, Ömer Hayyam ise rubaileriyle tanınmıştır. Melikü’ş-şuarâ adıyla bilinen Muizzî şiirleri Enverî, Ezrâki ve “Tarih-i Âl-i Selçuk” adlı eserinde Selçukoğulları tarihini anlatan Hatunî devrin ünlü edebiyatçıları arasındaydı.