İslamiyet Öncesi Türklerin Dini İnançları
İslam öncesi Türklerin din ve inanışları
İslamiyet öncesi dönemde farklı bölgelerde devlet kuran Türklerde Gök Tanrı inancının yanı sıra Maniheizm, Budizm, Natürizm, Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık gibi farklı inanç sistemleri görülmüştür. İslam öncesi Türk tarihinde din adamları diğer toplumlarda olduğu gibi imtiyazlı olmamıştır. Türklerde inanç gereği ölüler için Yoğ (Yuğ) adı verilen cenaze törenleri yapılmış ve ölenler için yas tutulmuştur. Yuğ’da verilen yemeğe de “yuğ aşı” denilmiştir. Ölüler ahiret inancının yansıması olarak atı ve eşyalarıyla birlikte Kurgan adı verilen mezarlara gömülmüşlerdir.
İslamiyet öncesi Türklerin dini inançları, genellikle Şamanizm ve Tengrizm gibi doğa inançlarına dayanmaktadır. Bu inançlara göre, doğa ruhları, ruhları ve tanrılarla birlikte yaşadığına inanılır. Şamanizm, Türklerin en eski dini inançlarından biridir. Bu inanca göre, doğa ruhları ve ruhlar, insanlar ve dünya arasında aracılık ederler. Şamanlar, doğa ruhları ve ruhlarla iletişim kurabilen özel insanlardır ve bu nedenle toplumda saygı gören kişilerdir. Tengrizm ise, daha sonraki bir dönemde ortaya çıkmıştır. Bu inanca göre, evrenin yaratıcısı olan Tengri, insanların ve tüm doğanın koruyucusudur. Tengrizm, doğa ruhlarına olan inançları da içerir ve bu nedenle Şamanizm ile bazı benzerlikler gösterir.
İslamiyet öncesi Türklerde, Tanrıça inancı da yaygındı. Bu inanca göre, ana tanrıça veya dişi bir tanrıça, doğanın ve hayatın kaynağıdır. Bu inanca bağlı olarak, çeşitli ritüeller ve törenler düzenlenirdi. Ayrıca, İslamiyet öncesi Türklerde, ölen insanların ruhlarına olan inanç da yaygındı. Ruhların, ölen kişinin bedeninden ayrılıp başka bir boyuta geçtiği düşünülürdü. Bu nedenle, ölen kişilerin mezarlarına saygı gösterilir ve ölen kişilerin ruhlarının rahat etmesi için çeşitli ritüeller düzenlenirdi.
Tüm bu inançlar, İslam’ın Türkler arasında yayılmasından önce Türklerin hayatını etkilemiştir. İslamiyet’in Türkler arasında yayılmasıyla birlikte, Türklerin dini inançları ve kültürü önemli ölçüde değişmiştir. Ancak, Türk kültüründe İslamiyet öncesi döneme ait bazı gelenekler hala yaşatılmaktadır.
1- Totemizm (Tabiat Kuvvetlerine İnanma): Türklerde en eski inanç sistemlerinden biri olan Totemizm inancında tabiat kuvvetleri, bitki ve hayvanlar kutsal sayılmıştıri Natürizm adı da verilen bu inanışta kutsal sayılan varlıklara ongun adı verilmiştir. Türklerde farklı dönemlerde kurt, kartal, geyik (alasığın) veya ejder gibi hayvanlar veya yağmur yağdırdığına inanılan “yada taşı” kutsal kabul edilmiştir.
2- Atalar Kültü: Eski Türklerde ölmüş olan ataların kendilerine yardım ettiğine dair inanç sistemidir. Animizm adı da verilen bu inançta ahiret inancı da mevcuttur. Bu inanç sitemine göre atalarının kendilerini koruduğuna inanan Türkler ataları için kurbanlar kesmişlerdir.
3- Şamanizm: İyi ve kötü ruhların mücadelesine dayanmaktadır. Şamanizm’de bu ruhlarla iletişim kuran ve inanca dair ayini yöneten görevli şaman, kam ya da baksı adıyla adlandırılmaktadır.
Kam veya Şaman adı verilen kişi lerin, kötü veya iyi ruhlarla temas sağladıklarına ina nılarak, bunların büyücülük ve sihir özelliklerine baş vururlardı. Şaman inançları Anadolu’da hala varlığını sürdürmektedir. Gelinlerin üzerine buğday veya para atmak, eşikten atlamanın uğursuz kabul edilmesi veya kurşun dökmek bunun en güzel örneklerini oluşturmaktadır. . Örneğin: Gelinlerin üzerine buğday veya para atmak, eşikten atlamanın uğursuz kabul edilmesi, kurşun dökmek gibi…
4- Göktanrı İnancı
Gök Tanrı İnancı Eski Türklerde en fazla kabul gören bu inanç sisteminde tek bir tanrıya inanılmıştır. Gök Tanrı inancında ahiret inancı mevcuttur. Bu nedenle ölen kişi at, silah gibi eşyalarıyla gömülmüştür.
BALBAL: Ölen kişinin hayattayken öldürdüğü düşman sayısını simgelediği kabul edilen mezar taşlarıdır. Bu inanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla cennete gidecek ve öldürdüğü düşmanlar sonraki yaşamında ona hizmet edeceklerdir. Bu gelenek ilk defa İskitler’le birlikte ortaya çıkmıştır. İnanç gereği tek ve soyut kabul ettikleri Gök Tanrıya kurban adamışlardır.
İnanç sistemi içinde iyi insanların “uçmağ” olarak adlandırılan cennete, kötü insanların ise “tamu” adı verilen cehenneme gideceğine inanılmıştır. Gök Tanrı inancında ulu varlıklar “bayat” adı ile anılırken yaratıcı olan Tanrı “Çalap” adını almıştır.
- Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı.
- Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından ölülerini; atı, eşyaları ve silahıyla birlikte gömüyorlardı.
- Cennet’e UÇMAğ , cehenneme ise TAMU diyorlardı.
- Mezarlara ölünün, sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar BALBAL adı verilen küçük heykeller dikerlerdi. İnanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla cennete gidecek, ve öldürdüğü düşmanlar sonraki yaşamında ona hizmet edeceklerdir.
-
Ölüleri için YUĞ adı verilen cenaze törenleri yapar, ve ardından yas tutarlardı. Türkler arasında Maniheizm (Mani dini), Budizm, Musevilik, Hıristiyanlık gibi dinlerde yayılmıştı.
5. Maniheizm
Türkler arasında ilk defa Uygurlar tarafından benimsenen bu inanç, yine tarihte ilk defa Uygurlar tarafından resmi din ilan edilmiştir. Başta et olmak üzere bütün hayvansal gıdaların yenmesinin yasak olduğu bu inanç İran’da doğmuş ve yayılmıştır. Uygurlar döneminde bu inanca yönelik eserlerde yazılmış olup, bu eserler arasında; Maniheizm’in öğretileri çerçevesinde yazılmış bir tövbe ve dua kitabı olan “Huastuanift” ve bir fal kitabı olan ve Göktürkçe yazılan “Irk Bitig” yer almaktadır.
6. Budizm
Hindistan’da yaşayan Buda’nın öğretilerine dayanan bu din Brahmanizm’e karşı tepki olarak ortaya çıkmıştır. Yaygın olarak Uygurlar arasında yer bulmuştur. Uygurlar arasında yayılmış olan Budizm dini öğreti, düşünce veya inancını başkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacı ile “Sekiz Yükmek” isimli eser yazılmıştır. Çinceden Uygurcaya çevrilen, Budizm’le ilgili bir başka kitap da “Altun Yaruk”’tur.
Budizm’in kutsal kitabı sayılan ve İslâmiyet öncesi Türk edebiyatının ünlü yapıtlarından sayılan bu kitap, Uygurların dinî inançlarını, dil zenginliğini ve ulusal özelliklerini göstermesi bakımından, bir çeviri olmasına rağmen kültürel değerlerimiz arasında sayılmaktadır. Öte yandan Uygurlarda Budizm esaslı eserler arasında Türk edebiyatının ilk iptidai (ilkel) tiyatro örneği olan “Maitrsimit” ve bu dönemin en önemli öykülerinden biri olan “Prens Kalyanamkara Papamkara” da gösterilebilir.
7. Hristiyanlık
Özellikle Avrupa’ya göç eden Macarlar, Bulgarlar ve Avarlar gibi Türkler arasında yayılmıştır. Türklerde yaygın olarak Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebi benimsenmiştir. Macarlar ve Kıpçaklarda ise Katolik Hıristiyanlık yayılmıştır
8. Musevilik
Türklerde sadece Hazarlar tarafından benimsenmiştir. Hazarlarda yöneten hanedan arasında Museviliğin Karay Mezhebi kabul görmüştür.
9. İslamiyet
Türkler arasında en fazla kabul gören inanç olmuştur. İlk defa Karluklar tarafından kitlesel olarak benimsenen İslamiyet kısa süre içinde diğer Türk boy ve devletleri tarafından da benimsenmiştir.
İslamiyet Öncesi Türklerin Dini İnançları
Uygurlara (Kök Türklerde Kapgan Kağan hariç) kadar Türklerin milli dini olarak Gök Tanrı inancı ön plana çıkmıştır. Gök Tanrı inancında ölüm den sonraki hayata inanışın sonucu Türkler, ölülerini eşyalarıyla birlikte gömmüşler ve mezarlarının güvenliğini ve bozulmamasını önemsemişlerdir. Mezarların talan edilmesi savaş sebebi görülmüştür.
Cennet (uçmağ) ve cehennem (tamu) inancının görüldüğü Gök Tanrı inancında din adamlarına Kam demişlerdir: Ölüleri için yaptıkları yas törenlerine yuğ denilmiş ve ölen kişinin mezarını ilk zam anlar ziyaret etmişlerdir. Türkler ölülerini çadıra koymuşlar ve yas töreni (yuğ) düzenlemişlerdir. Daha sonra ölünün mezarı (kurgan) üzerine kerpiçten, taş ve ağaçtan kulübe biçim inde yapılar yapmışlardır.
Uygurlardaki anıt mezarlar, çadırdan esinlenerek kubbeli yapılmıştır. Karahoço yakınlarındaki anıt mezarlar Uygurlar dönemine ait ilk örneklerdir. Ölülerin mezarlarına hayvan figürleri işlenmiş mezar taşları yapmışlardır. Kök Türklerde “balbal” olarak bilinen insan figürlü taş heykeller mezar taşları olarak bilinmektedir.
Türklerin, atalarına saygının bir gereği olarak mezarlara verdikleri önem “Atalar Kültü” denilen inanışa da neden olmuştur. Bozkır yaşamının etkisiyle Türklerde “Tabiat kuvvetlerine inanış”, tabiatın sunduklarına şükran, tabiatın gücü karşısında saygı biçiminde algılanmıştır, Güneş, Ay, Yıldızlar Türklerin ilgisini çekmiş
ve hükümdar unvanlarında bu unsurların gücüne de yer vermişlerdir.
İslamiyetten Önceki Türklerin Dini inanışlarına Genel Bakış
Türkler, Şamanizm denilen tabiat kuvvetlerine saygı esası içinde bu değerlere yer verirlerken hiçbir zaman bu unsurlara tapınmamışlardır. Tümülüsü andıran kurganlar, İslamlaşan Türklerde türbe ve kümbetler olarak yeni bir kimlik almıştır. Gök Tanrı, “Allah” inancında olduğu gibi uluhiyet içerikli, yeri ve göğü yaratan, doğmamış – doğrulmamış tek mutlak güçtür. Bilen, işiten, yaratan vs. özellikleri ile tek tanrıdır. Bulgar Kitabelerinde “Bulgarlar Hıristiyanlar için çok şey yaptı. Ancak onlar bilmezler. Olsun ! Gök Tanrı biliyor ya!” ifadeleri görülmüştür. “Gök Tanrı’nın, Güneş’in ve Ay’ın tahta çıkardığı Tanrı Kut’u Tanhu” unvanı Mete Han için kullanılırken; “Ay Tengri’de Kut bulmuş Külüg Bilge Kağan” unvanı Uygurlarda kullanılmıştır.