Ahenk, Vezin ve Ritim
Ahenk, Vezin ve Ritimin Şiirdeki Yeri ve Önemi
Ahenk ve ritim, şiirde birbirini tamamlayan fonksiyonlar oluşturur. Ahenk, bir bütün içinde bulunan parçaların birbiri ile uyumu demektir. Bu uyumda parçaların özellikleri, biçimi, yapısı, dokusu, etkisi, takdimi, soyut veya somut değerleri, muhtevası, kullanılışı vb. nitelikleri birbiri ile orantılı, dengeli bir bağlantı içinde olmalıdır. Bu uygunluk, bazen siyah-beyaz birliğinde görülen zıtlık özelliği ile karşımıza çıkarken bazen de birbiri arasındaki alışılmamış uyum sistemleri ile belirebilir. Bazı örneklerde büyük ve küçük, uzun ve kısa, iyi ve kötü, güzel ve çirkin, hassas ve dayanıklı vb. tercihlere göre bozulabilir ve geleneksel oran ve denge anlayışı ihlal edilebilir.
Ritim, edebî eserin parçaları arasındaki uyum sistemlerinden biridir. Ritim, aslında bir müzik terimidir ve melodinin icrasındaki zamanlamayı belirleyen usul adlı bir bilim dan ile disipline edilir. Musikideki usuller, belli aralıklarla, periyodik darbe tesiri yapar. Bu usuller darbuka, tef, zil gibi ritim sazlarla icra edilir. Edebî eserde, bilhassa şiirde, söz konusu edeceğimiz ritim; harf, hece ve kelimelerin önce kulakta sonra gönülde uyandırdığı darbe tesiridir ki belli periyotlarla bize ulaşır. Nesirde de ritimden bahsedilebilir ama ritim duygusu nazımda öne çıkar. Vezin, kafiye, asonans, aliterasyon gibi ritim de şiirde ahenk unsurlarındandır. Bunlar, müzikteki ritim saz fonksiyonunu yerine getirir. Edebiyatta müziğin bu etkisine tedahül denir.
Vezin, nazımda kullanılan bir ahenk ve ritim elemanıdır ki ölçü kelimesiyle de anılır. Mısralardaki hecelerin sayısı (hece ölçüsü); hecelerin açık, kapalı veya uzun, kısa oluşu (aruz ölçüsü); hecelerin arasında daha önceden bir kalıpla belirlenmemiş ama orijinal bir bağlantı içinde bulunuşu (serbest ölçü), vezin dediğimiz kulak ile algılanan ama manaya ve nazmın bütününe tesir eden bir ahengi meydana getirir.
Yeni Türk Edebiyatı’nda önce aruz, sonra hece ve en son serbest vezin kullanılmıştır; bu sıra, inceleme kolaylığı olsun diye, aruz vezni, hece vezni, serbest vezin diye düzenlenebilir. Ancak, 19. asırda serbest vezin ve hece kullanıldığı gibi 20. asırda, divan edebiyatı geleneği bitmesine rağmen aruzu devam ettiren şairler de vardır. Bu üç vezin, iki asırdır görülen vezinler olmakla beraber, tercih bakımından farklı etki merkezlerine ve ilgilere bağlıdır. Bu etkilerin en önemlisi kültür değişikliğidir.
Yeni edebiyat, vezinde de gelenek içindeki gelişmenin son halkasını teşkil eder. Vezinler, bu geleneğin devamı çizgisinde oluşur. Klasik vezin anlayışından az çok ayrılmakla birlikte 19. asrın başından Milli Edebiyat dönemine kadar aruz vezni en yaygın vezin olarak kabul edilir. 20. asırda halk edebiyatından etkilenilerek hece veznine dönüş hızlanacak ve 1940’tan sonra da yaygın olarak hece vezni ile serbest vezin bir arada kullanılacaktır.