Yapısalcılık Kuramı
Yapısalcılık Kuramı Nedir? Yapısalcılık Teorisi Hakkında Kısaca Özet Bilgi ( Structuralizm )
Yapısalcılık, birçok bilim dalında ve edebiyatta uygulanan bir metot olmuştur. Yirminci asırdaki tahlil ve eleştiri metotlarından önemli bir kısmı, metni esas almakta, bu müştereklikten sonra kendine özgü prensipler benimsemektedir. Yapısalcılık da, bunlardan biridir. Eseri inceleyerek, eserin parçalarına ve kurgusal yapısına dikkat ederek, parça-bütün ilişkisine ulaşarak derin yapı denilen orijinal oluşumu çözmek, yapısalcı metodun en önemli yanını teşkil etmektedir. Bu yapılırken, tarihî eleştirinin dışında kalmak ve dilbilimin göstergelerinden faydalanmak yoluna gidilmiştir
Yapısalcılığın edebiyatta ilk temsilcileri
Roland Barthes, Claude Bremond, Gerard Genette, A. J. Greimas, Tzvetan Todorov’dur. Türk edebiyatında yapısalcılığın en önemli temsilcisi, Tahsil Yücel olarak kabul edilir.
Yapısalcılığın Özellikleri
- Yüzeydeki birtakım fenomenlerin altında, derinde yatan bazı kuralların ya da kanunların oluşturduğu bir sistemi (yapıyı) aramaktır.
- Ferdinand de Saussure’ün “Yapısal Dilbilim Kuramı”, yapısalcılığın temel kaynağını teşkil eder. Saussure, dil’i, “eş süremli” ve “art süremli” kanunlarla açıklamaya çalışır. Dilbilimde, şu an yaşanan dil kuralları ile geçmişten günümüze doğru gelişen dil kurallarını ayrı ayrı incelemenin gerekli olduğunu savunan Saussure, her iki anlayışın etimolojik, fonetik ve morfolojik örneklerini verir.
- Buna göre, dili anlamak için geçmiş zamanın dil gelişmelerine ihtiyaç yoktur. Geçmiş zamanın dil gelişmelerini incelemek, art zamanlı (diachronic) bir tekniktir. Hâlbuki şu an konuşulan dili incelemek, onun günümüzdeki yapısını anlamak daha doğru bir yoldur. Eş zamanlı (synchronic) teknik adı verilen bu yaklaşıma göre nasıl ki dili kendisi dışındaki tarihî kuralları ile öğrenmek gereksizdir ve şimdiki kullanımını öğrenmek daha doğru bir yoldur; tıpkı bunun gibi, edebî eserin kendisi metin incelemede yeterlidir. Tarihî şartlara gerek yoktur. Onun yapısı, fenomenlerin (görünen unsurların) derunundaki yapıyı çözmekle anlaşılır.
- Edebî metinde kullanılan bir kelime, aynı zamanda bir kavram ve bir göstergedir. Bu kelimenin sözlükte bir anlamı, günlük hayatta çeşitli nüansları ve tarihî gelişim çizgisinde farklı yorumları vardır ancak, o kelimenin incelenen eserin bütünlüğü içindeki anlamı ve anlam katmanları çok önemlidir, çünkü “Bir terim ya da bir göstergenin kesin kelime anlamı ancak kendilerini bu dizgeye (eserin içindeki anlam bütünlüğüne), bu dizgede yer alan öteki terim ya da göstergelere göre değerlendirdiğimiz zaman belirlenebilir.”
- İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaygınlık kazanan yapısalcı görüş, “metni, metin dışı olgularla değil, metin içi olgularla değerlendirme amacı taşır.” Bu amaçla, derin yapı, derin anlam çözülmeye çalışılır.
- Yapısalcılar, 1920’den sonra batıda etkisini sürdüren Rus formalizmi ve Prag ekolü kolları içinde öğretilerine devam ederler. Yapısalcılar, edebiyatta, okullaşmanın yanlış olduğunu söylemişlerdir. Bazı ülkelerde, özellikle Amerika’da, yapısalcılar içinde okullaşma (ekolleşme, gruplaşma) görüldüğü için eski yapısalcı anlayışa mensup bir kısım temsilciler, poststructuralistler adıyla anıldılar.
- Eseri incelemek, edebî olanı anlayabilmek için tarihî gelişmeye veya önceden belirlenen bir takım kurallara ihtiyaç yoktur.
- Doğrudan doğruya eseri incelemek, görünenin derinindeki, geri planındaki faktörleri aramak ve eserin kendi bütünlüğü içindeki yapıyı çözerek esere girmek temel hareket noktasıdır. Bu bakımdan Rus formalizmi ile benzerlik gösterir.