Yaratılış Destanı
Yaratılış Destanı Kimindir Kimlere Aittir
Yaratılış destanı, dünyanın birçok farklı kültüründe bulunan bir mitolojik hikaye türüdür. Bu nedenle, Yaratılış destanı kime ait olduğu sorusu bir cevapla sınırlı değildir. Diğer kültürlerde ise farklı yaratılış destanları bulunmaktadır. Örneğin, antik Yunan’da, Hesiodos’un “Theogony” adlı eseri, Yunan mitolojisindeki tanrıların ve dünyanın yaratılışına ilişkin bir yaratılış destanı olarak kabul edilir. Kısacası, Yaratılış destanı farklı kültürlerde farklı yaratıcı mitolojileri anlatan hikayeler olduğundan, tam olarak kime ait olduğu sorusu tek bir cevapla sınırlı değildir.
Başka bir örnek verecek olursak Sümerlerin yaratılış destanı, dünya tarihinin en eski destanlarından biridir ve “Enuma Eliş” olarak bilinir. Destan, kısaca şu şekilde özetlenebilir: Başlangıçta, dünya ve evren kaos halindedir. Tanrılar arasındaki savaşta, tanrı Marduk diğer tanrıları yenerek en güçlü tanrı olur. Marduk, evreni yaratmak için birçok tanrının yardımıyla çalışır. Bir yandan tanrıların arasındaki çekişmeler devam ederken diğer yandan Marduk evreni yaratır. Yaratılan evrende birçok tanrı ve insan yaratılır. Ancak tanrılar ve insanlar arasındaki mücadele hiç bitmez.
Destan, evrenin yaratılışı, tanrıların yükselişi ve insanların ortaya çıkışı gibi temel konuları ele alır. Sümerlerin inanç sistemini ve dünya görüşünü yansıtan Enuma Eliş, antik dünya mitolojisi için önemli bir kaynaktır.
Altay Yaratılış Destanı
Altay Yaratılış Destanı, Altay Türkleri tarafından anlatılan bir mitolojik hikayedir. Bu destan, Altay kültüründe var olan dini inançları, mitolojik figürleri ve kozmolojik anlayışı anlatır. Aşağıda Altay Yaratılış Destanı’nın detaylı anlatımı yer almaktadır.
Konusu
Altay Yaratılış Destanı, dünya ve evrenin yaratılışını anlatan bir mitolojik hikayedir. Destan, Altay Türkleri’nin tarihi ve kültürel kimliğiyle ilgili önemli bir kaynak olarak kabul edilir. Ayrıca, destanın içerisindeki öğretiler insanların doğaya saygı duyması, barış içinde yaşaması, düşmanlarına karşı mücadele etmesi ve birbirleriyle olan ilişkilerinde dürüst olmaları gibi konuları da kapsar.
Destanın Başlangıcı
Altay Yaratılış Destanı, başlangıçta hiçbir şeyin var olmadığı bir evrenden bahseder. Bu karanlık evrende yalnızca tanrı Korkut, yani “Başlangıç Tanrısı” bulunmaktadır. Başlangıç Tanrısı, kendisine ait olan “Zambu” adlı bir dağın zirvesinde durur ve düşünür. Zamanla, Korkut’un düşüncelerinden yeni evrenin temelleri atılır.
Evrenin Yaratılışı
Korkut, düşünceleriyle evreni yaratır. İlk olarak, “Bayır” adlı bir yer yaratır. Daha sonra, “Alasu” adlı bir ırmak oluşturur. Irmakta yüzen bir toprak parçası, suyun içinde erir ve bu sayede ilk insan olan “Boz İnek” oluşur. Korkut, Boz İnek’i yarattıktan sonra evrenin diğer varlıklarını da yaratmaya başlar.
Korkut, yeni yaratıkları yaratabilmek için Alasu Irmağı’nın dibine dalabilmektedir. Bu sırada, yeryüzündeki boşluklardan ateş ve su gibi elementlerin çıkması nedeniyle dünya kaosa sürüklenir. Korkut, bu kaosu düzeltmek için çabalarken, aynı zamanda Tanrıların yaratmış olduğu yaratıklar arasındaki çekişmeleri de gidermeye çalışır.
Yaratıkların ve İnsanların Oluşumu
Korkut, dağları ve ormanları yaratır. Ayrıca, insanlar, hayvanlar ve bitkileri de yaratır. İnsanların dünyaya yerleşebilmesi için Korkut, üç erkek ve üç kadın yaratır. İlk insanlar, Altay dağlarının eteklerinde yaşarlar. Yaratıkların ve insanların dünyaya gelmesiyle birlikte, dünyanın varlığı artık Korkut’tan bağımsız hale gelir.
Destanın Öğretisi
Altay Yaratılış Destanı, dünya ve evrenin nasıl yaratıldığını anlatmanın yanı sıra insanlara birçok dini, etik ve estetik öğreti de verir. Örneğin, Korkut, insanlara doğa ve hayvanlar hakkında bilgi verir. Ayrıca, insanların birbirleriyle nasıl barış içinde yaşayacaklarına dair de öğütler verir.
Destanın devamında, insanlar doğayı korumak ve ona saygı duymak konusunda öğüt alırlar. Korkut, insanların birbirleriyle olan ilişkileri konusunda da öğüt verir ve onları barış içinde yaşamaya teşvik eder. Ayrıca, insanların düşmanlarına karşı nasıl mücadele edecekleri konusunda da tavsiyelerde bulunur.
Destanın Önemi
Bu destan, Altay Türkleri’nin tarihi ve kültürel kimliğiyle ilgili önemli bir kaynaktır. Destan, Altay Türkleri’nin tarihine, yaşam tarzına, inançlarına ve kültürüne ışık tutar. Ayrıca, destanın içerisindeki öğretiler, Altay Türkleri’nin toplumsal yapısına ve değerlerine de yansır.
Destan, Altay Türkleri’nin tarihi ve kültürel kimliğine önemli bir katkı sağlar. Destan, dünya ve evrenin yaratılışı hakkında anlatılan bir mitolojik hikaye olsa da, içerisindeki öğretiler insanların doğaya saygı duyması, barış içinde yaşaması, düşmanlarına karşı mücadele etmesi ve birbirleriyle olan ilişkilerinde dürüst olmaları gibi konuları da kapsar.
Yaratılış Destanı Özellikleri Nelerdir
Altay Türkleri’nin tarihine ve kültürel kimliğine ışık tutan önemli bir mitolojik hikayedir. Destanın özellikleri şunlardır:
- Dünya ve evrenin nasıl yaratıldığını anlatan bir hikayedir. Altay Türkleri’nin kozmolojik inançlarına ışık tutar.
- İnsanların doğaya saygı duyması gerektiği ve doğayı korumaları gerektiği konusunda önemli bir öğreti sunar. İnsanlar, doğanın bir parçası olarak ona karşı sorumlulukları olduğunu anlarlar.
- İnsanları birbirleriyle barış içinde yaşamaya teşvik eder. İnsanların birbirleriyle olan ilişkileri hakkında öğütler verir.
- İnsanların düşmanlarına karşı nasıl mücadele edecekleri konusunda öğütler verir.
- İnsanın nasıl yaratıldığını ve evrimleştiğini anlatır. İnsanın doğadan ve Tanrı’dan gelen bir varlık olduğu vurgulanır.
- Altay Türkleri’nin tarihi ve kültürel kimliğiyle ilgili önemli bir kaynak olarak kabul edilir. Altay Türkleri’nin kozmolojik inançları, yaşam tarzları, inançları ve kültürleri hakkında bilgi verir.
Yaratılış Destanı Uzun Detaylı Özeti
Yakut’lardan derlenen yaradılış efsaneleri de Altay yaradılış destanının yakın varyantı olarak algılanmaktadır
Yer ve gökyüzü, hiç bir şey yokken dünya uçsuz bucaksız sulardan ibaretti. Tanrı Ülgen bu uçsuz bucaksız dünyada hiç durmadan uçuyordu. Göklerden gelen bir ses Tanrı Ülgen’e denizden çıkan taşı tutmasını söyledi. Göğün emri ile oturacak yer bulan Tanrı Ülgen artık yaratma zamanı geldi diye düşünerek şöyle dedi. Bir dünya istiyorum, bir soyla yaratayım Bu dünya nasıl olsun, ne boyla yaratayım Bunun çaresi nedir, nasıl yaratayım Su içinde yaşayan Ak Ana, su yüzünde göründü ve Tanrı Ülgen’e şöyle dedi:
Yaratmak istiyorsan Ülgen, Yaratıcı olarak şu kutsal sözü öğren De ki hep,” yaptım oldu ” başka bir şey söyleme. Hele yaratır iken,”yaptım olmadı” deme. Ak Ana bunları söyledi ve kayboldu. Tanrı Ülgen’in kulağından bu buyruk hiç gitmedi. İnsana da bu öğüdü iletmekten bıkmadı:
“Dinleyin ey insanlar, varı yok demeyin. Varlığa yok deyip de, yok olup da gitmeyiniz.” Tanrı Ülgen yere bakarak : ” Yaratılsın yer!” Göğe bakarak “Yaratılsın Gök!” Bu buyruklar verilince yer ve gök yaratılmış. Tanrı Ülgen çok büyük üç balık yaratmış ve dünya bu balıkların üzerine konmuş. Böylece dünya gezer olmamış bir yerde sabit olmuş. Tanrı Ülgen balıkların kımıldadıklarında dünyaya su kaplamasın diye Mandışire’ye balıkları denetleme görevi vermiş. Tanrı Ülgen, dünyayı yarattıktan sonra tepesi aya güneşe değen etekleri dünyaya değmeyen büyük Altın Dağın başına geçip oturmuş.
Dünya altı günde yaratılmıştı, yedinci günde ise Tanrı Ülgen uyumuş kalmıştı. Uyandığında neler yarattım diye baktı: Ayla güneşten başka fazladan dokuz dünya birer cehennem ile bir de yer yaratmıştı. Günlerden bir gün Tanrı Ülgen denizde yüzen bir toprak parçacığı üzerinde bir parça kil gördü” insanoğlu bu olsun, insana olsun baba.” dedi ve toprak üstündeki kil birden insan oldu. Tanrı Ülgen bu ilk insana “Erlik” adını verdi ve onu kardeşi kabul etti. Ancak Erlik’in yüreği kıskançlık ve hırsla doluydu. Tanrı Ülgen gibi güçlü ve yaratıcı olmadığı için öfkelendi. Tanrı Ülgen, kemikleri kamıştan, etleri topraktan olan yedi insan yarattı.
Erlik’in yarattığı dünyaya zarar vereceğini düşünerek insanı korumak üzere Mandışire adlı bir kahraman yarattıktan sonra yedi insanın kulaklarından üfleyerek can, burunlarından üfleyerek başlarına akıl verdi. Tanrı Ülgen insanları idare etmek üzere May-Tere’yi yarattı ve onu insanoğlunun başına han yaptı.