Yeniden Eleştiricilik Kuramı
Yeniden Eleştiricilik Kuramı Teorisi Nedir Hakkında Kısaca Özet Bilgi ( New-Critisizm)
1930-1950 yılları arasında Amerika’da ve İngiltere’de etkili olan bu anlayış, T. S. Eliot, I. A. Richards gibi eleştirmenlerin estetik tenkit görüşünden etkilenerek ortaya çıkmıştır. Eliot ve Richards gibi yazarlar, edebî eseri estetik bir gerçeklik olarak kabul etmişlerdir. Bu anlayış aynı zamanda Rus Formalizmi ile Yapısalcılık gibi teorilerin etkisinde kalmıştır.
Yeni eleştiri; “edebî eserin, yazarının ve okurunun somut gerçek dünyasının da dışında kalan, tüm birikimlerden arınmış bir algılama gerektiren, yalnızca kendi verdiği izlenimlere açık, soyut bir varlık olarak ele alınmasını” kabul etmektedir. Edebî eseri tahlil etmeye başlamak için edebî eserden başka bir şeye ihtiyaç yoktur.
Bu anlayış, eserden hareket eden, objektif tenkit ve tahlil metodu gibi bir isimle anılan edebî tahlil anlayışına çok uygundur. Ama unutulmamalıdır ki edebî eserden hareket etmek, başlangıç için gereklidir ve şarttır. Metin tahlilini tamamlamak için zaman zaman eser dışındaki bilgi ve birikimlere de ihtiyaç vardır. Özellikle edebiyat eğitimi süresi içinde klasik anlayışlar; tarihî kabuller; kronolojik gelişmeler; bibliyografi, biyografi ve monografi çalışmaları gibi edebî metin dışı kaynaklar ikinci derecede önemlidir.
Yeniden Eleştiricilik Kuramının Temsilcileri
Cleant Brooks, Robert Penn Warren, Yuor Winters, John Crowe Ransom, W.K.Wimsatt’tir.
Yeniden Eleştiricilik Kuramının Özellikleri
Yansıtma kuramı da dâhil olmak üzere klasik anlayışlara karşı çıkmasıdır. Yeni eleştiriciliğe göre edebî dünya, gerçek dünyanın dışında, kendine has bir gerçekliği olan dünya olarak tanımlanmalıdır. Eğer sanatı bu dünyanın bir taklidi olarak kabul edersek sanatın ve dolayısıyla edebî eserin kıymetini ortadan kaldırmış, edebî değeri bozmuş oluruz.
Edebî metin, taklit ve yansıma olmadığı gibi, tarihî bir doküman da değildir. Edebî metin, estetik bir gerçekliktir. Kurgusal bir bütünlüğü vardır. Bu yapının tıpa tıp bir benzeri ne tabiatta, ne sosyal çevrede ve ne de insanların iç dünyasında vardır; o, kendi terkibi ve orijinalliği içinde bir bağımsız eserdir. Onu sadece kendine has estetik ölçütler içerisinde ve kurgusal dünyasında anlamak gerekir. Söz gelimi şiir, estetik bir objedir. Edebî eserde birlik ve bütünlük aranırken edebî eser, incelenirken bu temel estetik obje hareket noktası olmalıdır.
Yeni Eleştiri, Rus Biçimciliği ve Yapısalcılık, birbirine benzeyen anlayışlar içindedir. Çeşitli kaynaklarda, bunların birbirinden ayrıldığı noktaların belirtilmesi yerine, müşterek oldukları noktaların anlatılması yoluna gidilmiştir. Bu mesele, öğrenmeyi zorlaştırmaktadır.
Bu üç metodu şöyle karşılaştırabiliriz:
- Her üçü de, metinden hareket etmişler, metin dışı unsurları ya değerlendirmemişler veya ikinci, üçüncü derecede bir özellik olarak değerlendirmişlerdi.
- Rus Formalizmi, edebî metnin en önemli yanına “biçim” (form) adını vermiş, yapısalcılar bu önemi, yapı (structure)kavramıyla ifade etmiştir. Yeni eleştiriciler ise, daha çok “edebî metin” ve “estetik değer” kavramlarını tercih etmektedir.
- Yeni eleştiriyi savunanların bir kısmı, edebiyatın dili kendine özgü kullanışı sayesinde yaşamın karmaşıklığını yansıtabildiğim” söylemektedir, “Rus biçimciliği ise, metnin dışına çıkarak yaşamla bağlarını bulmak gereğini duymamaktadır.
- Yeni eleştiri, tek tek eserleri inceleyip her birine bir ölçüt uygulamak ister. Yapısalcılık ise, tıpkı Rus biçimciliği gibi, edebî olanın peşindedir ve bunlar, edebî eserin yapısını ve biçimini genelleştirip bütün eserlerde bu özelliği aramak isterler.
- Hem yapısalcılık ve hem de Rus biçimciliği, Saussure’ün dilbilim araştırmaları ve göstergeleri ile ilgilenir ama dilbilimden genel kurallar çıkarma, daha çok yapısalcıların bir karakteristiğidir. Yeni eleştiri ise, edebî metni esas alacak her yolu dener.
- Rus biçimcileri, eserin biçiminden hareket ederek onu anlamaya çalışır; yapısalcılar ise, eserin derinindeki yapıyı ve geri planındaki özellikleri bilmek isterler.