Anı (Hatıra)
Bir edebî tür olarak hatıra (anı), toplumca tanınmış ve alanlarında isimleri duyulmuş kişilerin geçmişte yaşadıkları ya da şahit oldukları olayları, durumları anlattıkları yazı türüdür. Anılar yaşanabilecek olanı değil, yaşanmış olanı anlatan yazı türleri olduğundan gerçeğe dayalıdır. Bu yönüyle anılar yaşandığı dönemin ekonomik, toplumsal, siyasal, kültürel ve tarihî yapısını yansıtan birer belge niteliği taşır. Anı, insanın tanınma, unutulmaya karşı bir önlem alma, unutamadığı anları paylaşarak yaşatma, ardında iz bırakma, ders alma-verme vb. gereksinimlerinden doğmuştur. İnsanın yaşadıklarını hatırlama özelliği ile hatırladıklarını çocuklarına, yakınlarına, çevresindekilere aktarma ihtiyacının birleşmesi sonucu ortaya çıkan anının geçmişi ilk çağlara dayanmaktadır.
TÜRK EDEBİYATINDA ANI
Türk edebiyatının yazılı ilk eserleri olan Orhun Yazıtları, birer söylev olmakla birlikte anı özelliklerini de taşımaktadır. XV. yüzyılda Babür Şah’ın yazdığı Babürname edebiyatta bu türün ilk örneği olarak kabul edilmektedir. XVII. yüzyılda Ebul Gazi Bahadır Han’ın yazdığı “Şecere-i Türk” yer yer anı özelliği taşıyan bir tarih kitabıdır. Yine aynı yüzyılda yaşamış Katip Çelebi’nin eserlerinde de anılarına yer verildiği görülmektedir. Bunların dışında divan edebiyatında yazılan tezkire, gazavatname, vakayiname, menakıpname, sefaretname, seyahatname gibi türlerde anlatılan olaylar, tanınmış kişilerin hayatından örnekler de yer yer anı özelliği göstermektedir. Tanzimatla birlikte gelişen bu tür II. Meşrutiyet sonrası edebiyatımızda tam olarak yerini bulmuştur. Ziya Paşa‘nın “Defter-i Amal”, Muallim Naci’nin “Ömer’in Çocukluğu”, Halit Ziya Uşaklıgil’in “Saray ve Ötesi”ile “Kırk Yıl”, Halide Edip Adıvar’ın “Mor Salkımlı Ev” ile “Türkün Ateşle İmtihanı”, Yusuf Ziya Ortaç’ın “Portreler” ve “Bizim Yokuş”, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Zoraki Diplomat” ve “Politikada 45 Yıl”, Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya”adlı eserleri edebiyatımızda bu türün tanınmış ilk ve önemli örneklerindendir.
Anıda bir kişinin başından geçen ya da yaşadığı dönemde ortaya çıkan olaylar vardır. Anı yazarı, bunları kendi gözlem ve izlenimlerine bağlı kalarak anlatılır. Amaç, yaşamın ya da olayların paylaşılmasının ötesinde, bunların yeniden sergilenmesi ve geçmişin gözden geçirilerek sorgulanmasıdır. Anı yazarı, geçmişi ele alırken unutmaları önlemek amacıyla, belge ve mektup gibi kaynakları kullanır. Yazarın, içtenliği ve gerçeklere bağlılığı, inandırıcılığın önemli kanıtlarından olacaktır. Toplumda iz bırakmış bilim, sanat, politika adamlarının ya da askeri kişiliklerin anıları belli bir dönemi aydınlatması yönünden önemlidir. O dönemde yaşanan toplumsal ve siyasal olaylar, kişinin yaşamının önüne geçer.
Servet-i Fünûn Edebiyatı’nda anı türünde başarılı eserler verilmiştir. Halit Ziya Uşaklıgil anı türünde yazdığı Kırk Yıl, Saray ve Ötesi (3 cilt), Bir Acı Hikâye adlı eserleri yazarın hayatını ve çevresini aydınlatması bakımından çok önemlidir. Hüseyin Cahit Yalçın; edebiyat hayatıyla ilgili anılarını Edebi Hatıralar adıyla çıkarmıştır. Gazete ve dergilerde yayımlanan siyasi anıları ölümünden bir süre sonra yayınlanmıştır.
BATI EDEBİYATINDA ANI
Yazılı anlamda bilinen ilk anı örneği, milattan önce dördüncü yüzyılda Yunan tarihçi Ksenophon’un (Ksenöpon) yazdığı “Anabasis” adlı eserdir. XVII. yüzyılda Antoine Hamilton’un (Anton Hemilton) “Gramont Kontu’nun Anıları”, Daniel Defoe’nun (Denyıl Döfo) “Bir Atlının Anıları” adlı eserleri roman biçiminde yazılmış ilk anı örnekleridir. J. J. Rouseau’nun (Russo) “İtiraflar”, Andre Gide’in (Andre Cid) “Jurnaller” anı türünde yazılmış önemli eserlerdir. Victor Hugo’nun (Viktor Hügo)“Gördüklerim”, Alman şair Goethe’nin (Göte) “Şiir ve Gerçek”, Stendhal’ın (Stendal) “Bencillik Anıları”, Verlaine’nin (Verlin) “İtiraflar”, Rus yazar Tolstoy’un “İtiraflarım” adlı eserleri bu türde yazılmış önemli eserlerdir.
ANI TÜRLERİ
Türk edebiyatında anı türünde yazılmış eserler genel olarak siyasi ve edebî olmak üzere iki grupta toplanmıştır. Siyasi ve edebî anıları da kendi içinde geleneksel, sosyal, eğitim, hukuk, sanat, tiyatro vb. anılar olarak gruplandırmak mümkündür. Anılar “kişiye” ya da “olaya-döneme’ dönük olmaları bakımından iki grupta toplanır.
a) Anı Portre (Kişi Merkezli)
Bir yazarın tek bir kişiyle ilgili anılarını yazdığı anı türüdür. Bu anı türünde yazar, kişinin çeşitli yönlerini ele alarak portresini çizer. Onu, ruhsal ve fiziksel açıdan anılar yoluyla tanıtır. Bu tür anılara biyografik eserlerde de yer verilir.
Örnekler
● Yusuf Ziya Ortaç, “Portreler”
● Halit Fahri Ozansoy, “Edebiyatçılar Geçiyor”
● Yahya Kemal Beyatlı, “Siyasî ve Edebî Portreler”
b) Düz Anı (Olay Merkezli)
Yazarın bizzat yaşadığı ya da tanık olduğu olayları veya dönemleri anlattığı anılardır. Bu tür anılara otobiyografi türünde eserlerde sıkça yer verilir.
Örnekler
● Muallim Naci, “Ömer’in Çocukluğu”
● Ahmet İhsan Tokgöz, “Matbuat Hatıralarım”
● Yakup Kadri, “Zoraki Diplomat”
İçeriklerine Göre Anılar
İçeriklerine göre sınıflandırma yapmak zor olmakla birlikte anıları; siyasi, tarihî ve toplumsal tarafı ağır basan anılar ile kültür, sanat, edebiyat ve bireysel tarafı ağır basan anılar olarak ikiye ayırabiliriz.
a) Siyasi, Tarihî ve Toplumsal Tarafı Ağır Basan Anılar
Cumhuriyet döneminde yazılıp yayımlanan toplumsal nitelikli anıların ana konularından biri, Kurtuluş Savaşı’dır. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılıp dağılması üzerine söz konusu olan Millî Mücadele, haklı olarak bugünleri yaşamış pek çok komutan, devlet adamı ve yazarın hatıralarına girmiştir.
Örnekler
● Mustafa Kemal Atatürk, “Nutuk”
● Kazım Karabekir, “İstiklâl Harbimiz”
● Rauf Orbay, “Cehennem Değirmeni”
● Çerkez Ethem, “Çerkez Ethem’in Hatıraları”
b) Kültür, Sanat, Edebiyat ve Bireysel Tarafı Ağır Basan Anılar:
Cumhuriyet dönemi anı türünün en zengin alanlarından ikincisi, özellikle şair ve yazarların kaleme aldıkları kültür, sanat ve edebiyat sahasındaki olay, gelişme, kişi ve eserlere dair gözlem, intiba ve kanaatleri içeren anılardır.
Örnekler
● Aziz Nesin, “Bir Sürgünün Anıları”
● Keçecizâde “İzzet Molla, Mihnetkeşan”
● Muallim Naci, “Medrese Hatıraları”, “Ömer’in Çocukluğu”
● Ali Ekrem Bolayır, “Ali Ekrem Bolayır’ın Hatıraları”
● Hüseyin Cahit Yalçın, “Edebî Hatıralar”
● Baki Süha Ediboğlu, “Bizim Kuşak ve Ötekiler”
● Beşir Ayvazoğlu, “Defterimde Kırk Suret”
● Celal Esat Arseven, “Sanat ve Siyaset Hatıralarım”
● Gülriz Sururi, “Kıldan İnce Kılıçtan Keskince”