Servet-i Fünun Edebiyatında Tenkit
Servet-i Fünun Edebiyatından Önce Tenkit
Tanzimat Dönemi edebî tenkitleri, dönemin edebî gelişiminde olduğu gibi yine iki safhada şekillenmiştir. Birinci dönemde Divan Edebiyatı’na ağır hücumlar yapılmış, hayal ve mazmunlarla şekillenen suni bir yapısı olduğu konusunda tenkit edilmiş, bu edebiyatın artık farklı kültür dairesine uyum sağlamaya çalışan bir milletin sanat anlamında beklentilerini karşılamayacağı savunulmuştur. İkinci dönemde ise, daha çok Recaizade Mahmut Ekrem ile şekillenen fikrî yapıda özellikle Fransız edebiyatından örnek alınan teknik ve estetik unsurular edebiyatımıza nakledilmiş, realizm ve natüralizm akımlarının esasları yavaş yavaş anlatılmaya başlanmıştır.
Servetifünun Edebiyatı Döneminde Eleştiri (Tenkit)
Servet-i Fünun dönemi, edebî tenkit açısından büyük bir ilerleme kaydeder. Özellikle eleştiri yazıları, başkalarına cevap verme ya da Servet-i Fünun görüşlerini savunma biçiminde ortaya çıkar. Bu dönemde, şair ve yazarların kullandığı yapay sözcükler ve anlam karışıklıkları, ağır eleştirilerin hedefi olur. Sanatçıların bir kısmı ise Batı hayranlığı konusunda eleştirilir.
Servet-i Fünun dönemine gelindiğinde ise artık divan şiirine yapılan hücumlardan dolayı bu anlayış oldukça zayıflamış, tenkitler, bu yeni edebî anlayışa yapılan eleştirilerin dağıtılması üzerine yoğunlaşmıştır. Batılı anlamdaki edebiyat artık hâkimiyetini neredeyse tamamen kurmuştur. Kendilerine Fransız edebiyatının taklitçiliği üzerinden yapılan eleştirilerin öncüsü olarak Muallim Naci bulunmaktaydı. Servet-i Fünun yazarları, bu eleştirilere karşı oldukça soğukkanlı davranırlar. Eleştirileri, yapısal açıdan değerlendirerek cevap verirler. Aynı zamanda, kendi eserlerini de eleştirip, daha iyi bir seviyeye ulaşmaya çalışırlar.
Servet-i Fünun dönemi, Türk edebiyatında büyük bir değişimi başlatmış ve edebi tenkit anlayışını kökten değiştirmiştir. Bu dönemde edebiyat eleştirisi, daha önceki kuşaklara göre çok daha önemli hale gelmiştir. Servet-i Fünuncular, edebi eserleri daha eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirerek, edebiyatımızda yeni bir tenkit anlayışı geliştirmek istemişlerdir.
Eleştiri yazıları, Servet-i Fünun döneminde önemli bir yer edinir. Yazarlar, eleştirilerini yaparken sadece aynı dönemdeki diğer sanatçıları değil, aynı zamanda önceki dönemlerdeki eserleri de değerlendirirler. Bu sayede, edebiyat tarihinde birbirinden farklı dönemlerin karşılaştırmasını yaparlar.
Servet-i Fünun yazarlarının eleştirilere karşı tutumları, döneminin en dikkat çeken özelliklerinden biridir. Eleştirileri, kendi eserlerindeki hataları görmek ve geliştirmek için bir fırsat olarak değerlendirirler. Bu şekilde, eleştiri kültürünün gelişmesine önemli bir katkı sağlarlar.
Servet-i Fünun Edebiyatı Dönemi’nde Hüseyin Cahit, Cenap Şahabettin, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Tevfik Fikret, Ali Kemal, İsmail Safa ve Ahmet Şuayp eleştiri türünde yazan sanatçılardır. Çoğunlukla eleştiri türünde yazan Ahmet Şuayp, Türk edebiyatındaki eleştiri anlayışına nesnel bir bakış açısı getirmeye çalışmıştır. Hüseyin Cahit’in “Kavgalarım” ile Ahmet Şuayp’ın “Hayat ve Kitaplar” adlı eserleri, bu dönemde eleştiri türünün tanınmış örnekleridir.
Fecr-i Ati’de Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Haşim, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ali Canip, Mehmet Fuat Köprülü ve Şahabettin Süleyman eleştiri türünde yazan sanatçılardır. Milli Edebiyat Dönemi’nde ise Ali Canip’in Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey’le Münakaşalarım adlı eseri eleştiri türünün tanınmış örneğidir.
Servet-i Fünun dönemi, Türk edebiyatının batılılaşması açısından oldukça önemli bir dönemdir. Bu dönemde, önceden yapılan çalışmalar daha yoğun bir şekilde sürdürülür ve edebiyatımızda büyük bir değişim yaşanır.
Servet-i Fünun Edebiyatı öncesinde, “Abes-muktebes” tartışmasıyla başlayan bir dizi eleştiri ve tartışmalar mevcuttur. Bu dönemde Ahmet Mithat Efendi’nin “Dekadanlar” makalesi ve Tevfik Fikret-Ali Ekrem Bolayır tartışması da oldukça önemlidir.
Bunların yanı sıra, Servet-i Fünun yazarları Cenap Şehabettin, Ahmet Şuayb, Hüseyin Cahit Yalçın ve Mehmet Rauf gibi önemli isimler de kendi alanlarında tartışma yaratan yazılar kaleme almışlardır. Bu yazılar, edebiyat tarihimiz için önemli bir kaynak niteliğindedir.
Servet-i Fünun döneminin edebiyatımızda yarattığı değişim, yalnızca batılılaşma süreciyle sınırlı değildir. Aynı zamanda, sanatın toplumsal bir sorumluluk üstlenmesi ve toplumun gerçeklerini yansıtması gerektiği fikri de bu dönemde ortaya atılmıştır. Servet-i Fünun yazarları, sanatın toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği fikrini benimsemiş ve eserlerinde bu yönde çaba göstermişlerdir.
Servet-i Fünun dönemi, edebiyatımızda önemli bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde ortaya çıkan eleştiriler ve tartışmalar, edebiyatımızın gelişimine ve çağdaşlaşmasına büyük katkılar sağlamıştır. Servet-i Fünun yazarları, edebiyatımızı yeni bir seviyeye taşıyarak, Türk edebiyatının geleceğine önemli bir yön vermişlerdir.
Servet-i Fünun Dönemi’nde Tenkit Yazarları
Muallim Naci bu dönemde geleneksel edebiyatın tamamen elden bırakılmamasını savunan anlayışın başındaydı ve kısıtlı da olsa arkasındaki bir grup edebiyatçı ve onun edebî görüşlerini temsil ediyordu. Bu grubun eleştirilerine ise Servet-i Fünuncular Hüseyin Cahit, Ali Ekrem Bolayır, Tevfik Fikret gibi sanatkârlarla kendi anlayışlarını açıklamak noktasında cevap vermişleridir. Bu anlamdaki yazıların birkaçı şunlardır; Hüseyin Cahit: Edebiyyât-ı Cedîde: Menşe ve Esasları; Ali Ekrem, Şiirimiz; Tevfik Fikret, Lisân-ı Şi’r, Evzân-ı Arûz, Müstezâdlarımız…