Rubai
Rubai, İslâmî edebiyata (divan edebiyatına) Farsların kazandırdığı bir nazım biçimidir.
Rubai, 4 dizeden oluşan tek bir dörtlüktür. Dize kümelenişi ve uyak şeması şöyledir: aaxa.
Rubai’de genellikle felsefî konular işlenmiştir.
Genellikle mahlas kullanılmaz.
Bir tek düşüncenin en kısa yoldan, en yoğun biçimde anlatılması zorunlu olan rubaide, dizeler ve beyitler arasında ister istemez anlam birliği ve bağlantısı vardır.
Fars edebiyatı ozanı Ömer Hayyam (XI.-XII. yy.) bu türün en büyük ozanı sayılmaktadır. Azmî-zâde Haletî (XVII. yy.) ve Mevlana 1500 felsefi rubaisi ile bu türün yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Tek dörtlükten oluşur. Kafiye örgüsü (aaba) biçimindedir. Bütün dizeleri birbiriyle uyaklı rubailer de vardır. Dizeler arasında anlam bütünlüğü bulunur. Divan şiirine İran edebiyatından geçmiş, tek dörtlükten oluşan nazım şeklidir. Uyak düzeni (aaxa) şeklindedir. Belli bir hayat görüşü, felsefi görüş, ölüm vb. konularda yazılır. Halk edebiyatındaki manilere benzer. Bu nazım şekli az sözle derin anlamları ifade etme becerisi ister. Rubaidelerin konusu aşk, felsefe ve tasavvufta ilgili görüşlerdir. Aruz ölçüsünün yirmi dört ayrı kalıbıyla yazılabilir. Rübai’nin en ünlü sanatçısı, Ömer Hayyam’dır.
Rubai Örneği
Kimdir ki gamında nâle vü zâr etmez
Derdin sana nâle ile izhâr etmez
Feryadına hiç kimsenin yetmezsin
Feryâd ki feryâd sana kâr etmez
Fuzuli
Hazırlayanların ellerine sağlık sizin sayenizde edebiyattan kalmayacağım 😀