Tarihin Konusu ve Tanımı Nedir

Tarihin Tanımı (Tarih Nedir) Kısaca Bilgi

Tarihin Doğası ve Tanımı: İnsanın Geçmişle İlişkisi

İnsanın doğasında, geçmişini ve kendisini daha iyi anlama arzusu her zaman bulunmuştur. İnsanlık tarihi boyunca, bireyler ve toplumlar, kendi kökenlerini, çevrelerini ve tarihlerini anlama ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu ihtiyaç, tarih biliminin doğuşuna ve gelişimine yol açmıştır.

Tarih kelimesi, Arapçada “ay görmek” anlamına gelen “verrehe” kökünden gelir. Bu terim, Anlam bilgisi bakımından Sami kavimlerinin ay takvimini kullanarak olayları bir kronolojiye bağlama, yani kişisel olayları tarihleme amacını ifade eder. İnsanlar, geçmiş olayları tarih içinde sıralayarak anlamaya çalışmışlardır.

Batı kaynaklarındaki “histoire” kelimesi ise Eski Yunanca “istoria” kelimesinden türetilmiştir ve tarih bilimini ifade etmek için kullanılır. Tarih, tüm dillerdeki karşılığıyla geçmişin bilgisidir ve insanların geçmişi anlama ve yorumlama çabalarının bir ürünüdür. Bu nedenle, tarih bilimi, insanlığın geçmişini daha iyi anlamak ve bu bilgiyi geleceğe taşımak için önemlidir. Tarih, insanların toplumsal ve kültürel kimliklerini inşa etmelerine, geçmiş hatalardan ders çıkarmalarına ve geleceği daha bilinçli bir şekilde şekillendirmelerine yardımcı olur.

     Günümüze kadar tarihin pek çok tanımı yapılmıştır. Mesela İngiliz tarihçi Edward Hallet Carr tarihi, “tarihçi ve olguları arasında kesintisiz, karşılıklı etkileşim süreci, bugün ile geçmiş arasında bitmez bir diyalog” olarak tanımlar. Buna benzer bütün tanımlardaki ortak noktaları dikkate alarak diyebiliriz ki tarih, “geçmişte yaşamış insan topluluklarının bütün faaliyetlerini belgelere dayanarak, objektif kriterlere uygun ve neden – sonuç ilişkisi içerisinde ele alıp, yer ve zaman göstererek inceleyen sosyal bir bilim dalıdır.”

Tarihin tanımında öne çıkan ve ona bilim olma özelliği kazandıran noktalar şunlardır:

• Belgelere dayanması
• Objektif oluşu
• Yer ve zaman belirtilmesi

Tarihin Konusu Nedir?

      Geçmişe ve insana ait her şey tarihin konusudur. Fakat sıradan olaylar tarihin ilgi alanına girmez. Geçmişte meydana gelen bir olayın tarihin konusu olabilmesi için sonuçları itibarıyla insanlığın üzerinde etkili olması ve üzerinden belli bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Bu süre, tarihî olayların özelliğine göre değişkenlik gösterse de hadiselerin neden ve sonuçlarının doğru bir şekilde tahlil edilebilmesi için zorunludur.

     Tarihte meydana gelmiş olaylar çoğunlukla bir düşüncenin ürünüdür. Dolayısıyla tarihin konusunu, insanın düşünce ve iradesi sonucu meydana gelen bu fiiller oluşturur. Tabiat olayları ise insanın iradesinin dışında gelişir. Bu durumda deprem, sel ya da kuraklık gibi olayların tarihin ilgi alanına girmesi için insanların yaşantısı ile kesişmesi ve onların kaderini etkilemesi gerekmektedir. Bu durumda tarih insanların katkısı ile meydana gelen olayları ele alırken bir taraftan da bu olayların meydana geliş şartlarını İnceler.

Tarihte Kişilerin Rolleri Nelerdir?

     Tarihteki olaylarda bireylerin rolleri farklı farklıdır. Bazı tarihçiler tarihe sadece lider ve kahramanların hikâyesi gözü ile bakar. Fakat hadiselerin meydana gelmesinde katkısı olan herkesin konu edinilmesini savunanlar çoğunluktadır. Tarihi yapanları araştırırken sıradan insan, toplum ya da lider ayrımı yapabilmek çok zordur. Öte yandan lider şahsiyetlerin fikir dünyasını şekillendiren ise içinde yetiştikleri toplumdur. O yüzden tarihçi, olayları meydana getiren bütün bu etkenleri göz önünde bulundurmak zorundadır.

 Tarihin tanımı ve ilgi alanı daima tartışma konusu olmuştur. Mesela Herbert Spencer, tarihi kralların biyografileri olarak görür ve tarihin insanlığa öğreteceği hiçbir şeyi olmadığını savunur. Alman Kari Lamprecht ise bireylerin tarihi olan siyasi tarihi, sosyal tarihin karşıtı olarak tanımlar. James H. Robinson, insanın tüm işleri olarak ifade ettiği yeni tarih anlayışının kullanacağı metodu, tüm sosyal bilimlerin keşiflerinden yararlanmak şeklinde açıklar.

BAŞKA BİR KAYNAK
Tarihin Tanımı:

Tarihin belli olmayan bir başlangıcı ve belli olmayan da bir sonu vardır. Akıp giden bir nehir gibidir diyebiliriz. Zamanı geldiğinde insanlar bu nehrin üzerinde bir şekilde yer alır daha sonra bu nehirden ayrılırlar. Burada önemli olan nehirde olduğu zaman diliminde nehirde bırakılan iz ve daha sonraki zamanlara bu izin yansımalarıdır. İşte insanlar bu izleri merak ederek geçmişlerini araştırmaya başlamışlardır.

Tarihin araştırılmasında en önemli duygu insandaki merak duygusudur. Tarihi insanlığın hafızası olarak görebiliriz. En ilkel toplumlardan günümüze kadar geçen sürede insanların yaşamlarını, buluşlarını, bilgi birikimlerini vb. şeyleri içinde barındıran bir hafızadır demek daha doğru olur. Buradaki önemli unsurlardan bir tanesi binlerce yıl içerisinde oluşan ve oluşmaya devam eden bilgi birikimi yani tecrübedir. İnsanlar oluşan bu tecrübeyi öğrenip gelecek nesillere aktarma ihtiyacı hissetmişlerdir.

Önemli tarihçilerin tarih bilimi ile ilgili sözlerine kulak verelim;

o İbni Haldun: “Tarih, gerçeği araştırmak ve olayların sebeplerini bulup ortaya koymaktır. Olayların ilkeleri incedir, nitelik ve sebepleri hakkındaki bilgi derindir. o Zeki Velidi Togan: “Tarih, insanlığın eylem ve fikirlerinin gelişimini takip eden, eylemleri, ortaya atılan fikirleri ve sonuçlarını inceleyen bilimdir.”

o Alman Tarihçi Ernest Bernheim: “Tarih bilimi insanların zaman ve mekan çerçevesinde meydana getirdikleri evrimlerini ve bunların toplumsal bir varlığın bireyleri ve toplulukları sıfatıyla yaptıkları fiiller.”

o Halil İnalcık: “Gerçek bir tarih için kaynaklara gitmek, kaynakları iyi tenkit edip değerlendirmek gerekir.” Tarih biliminin tek bir tanımı yoktur. Yapılan tanımlara baktığımızda tüm tanımların ortak tarafları bulunmaktadır. En basit ifadeyle tarih bilimine geçmişin bilgisi diyebiliriz.

Bu bilgiler ışığında tarihi şöyle tanımlayabiliriz; “Tarih; geçmişte yaşamış insan ve insan topluluklarının meydana getirdikleri olayları, medeniyetleri ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini, etkileşimlerini, yer ve zaman göstererek, belgelere (kaynaklara) dayalı olarak, sebep- sonuç ilişkisi içerisinde objektif (tarafsız) olarak inceleyen, araştıran ve anlatan sosyal bir bilimdir.”

NOT: Tarih kelimesi Arapça’daki “verreha” kelimesinden türemiştir. Bu fiil “ay, zaman” anlamına gelmektedir. Batı literatüründe ise Grekçe “istoria” sözcüğünden gelmektedir.

Tarihin Konusu
Tarihin Alanları: İnsanın Rolü ve Etkisi

Tarih biliminin merkezinde insan faktörü yer alır. Her türlü olay, gelişme ve dönüşümün temelinde insanlar bulunur. Bu, bireysel düzeyde bir kişi olabileceği gibi, aynı zamanda topluluklar veya devletleri oluşturan insan gruplarına da atfedilebilir. Tarih, geçmişte yaşamış insanların eylemlerini ve deneyimlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Dolayısıyla tarihin temel konusu, insanların geçmişteki faaliyetleridir.

Tarih bilimi, geçmişte yaşamış olan insanların siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve diğer faaliyetlerini inceler. Örneğin, göç olgusunu ele alalım. İnsanların bir yerden başka bir yere göç etmesi, tarih bilimini doğrudan ilgilendiren bir konudur çünkü göç, tarihsel olayların ve toplumsal değişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Göçün nedenleri, sonuçları ve etkileri, tarihçilerin inceleme ve analiz ettiği önemli bir konu olmuştur.

Tarih, insanların geçmişteki kararlarının, olayların ve etkileşimlerin izlerini sürmek için kullanılan bir araçtır. İnsanların tarihsel deneyimleri, bugünkü dünyanın nasıl şekillendiğini anlamamıza yardımcı olurken, gelecekteki seçimlerimize ve toplumsal dönüşümlere yön vermek için bir rehber olarak hizmet eder. Bu nedenle, tarih bilimi, insanlığın hikayesini anlatmanın ve anlamın temel bir parçasıdır.

Tarihin Kapsamı: İnsanlar ve Doğa Olaylarının Etkileşimi

Çevremize baktığımızda, birçok hayvanın göç ettiğini ve doğadaki olayların meydana geldiğini gözlemliyoruz. Bu tür doğa olayları, doğrudan tarih biliminin ana konularından biri olarak kabul edilmez, ancak bazı durumlarda doğa olayları insanların faaliyetlerini etkiler ve insanların tarihinde önemli dönüm noktalarına yol açabilir. Bu nedenle, bu tür olaylar, tarih biliminin inceleme alanına dahil edilebilir.

Örneğin, hayvan göçleri, insanların geçimini sağlama biçimlerini ve toplumsal yapılarını etkileyebilir. İnsanlar, göç eden hayvanları takip ederek avcılık veya çiftçilik alanlarını değiştirebilirler. Bu da ekonomik ve kültürel değişikliklere neden olabilir. Dolayısıyla, hayvan göçleri, tarihçiler için önemli bir konu olabilir.

Ayrıca, doğa olayları da tarih bilimini etkileyebilir. Depremler, kuraklık ve salgın hastalıklar gibi doğal felaketler, insanların yaşamlarını ve toplumlarını derinden etkileyebilir. Bu tür olaylar, insanların yerleşim yerlerini terk etmelerine, göç etmelerine veya yeni sosyal organizasyonlar oluşturmalarına neden olabilir. Bu nedenle, doğa olayları, tarihçilerin incelediği ve tarih yazımına dahil ettiği önemli faktörlerden biridir.

Sonuç olarak, tarih bilimi sadece insanların faaliyetlerini değil, aynı zamanda doğa olaylarının insanlar üzerindeki etkilerini de inceler. Tarih, insanlar ve doğa arasındaki etkileşimlerin karmaşıklığını anlamamıza yardımcı olur ve geçmişten ders çıkarmamıza katkı sağlar.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir